Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
mka193oo
mka193oo

Tanrının elleri

Yorum

Tanrının elleri

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

883

Okunma

Tanrının elleri

Tanrının elleri

Güneşin içindeyken bile karanlığı görüyordu sadece gözleri.

Parmak uçlarında teninden kopardığı et parçaları, zamanın değirmeninde ezilen göz yaşlarıyla, yürüyordu içlerinde en bildiği bilinmezliğe.

Yağmurun yeni süpürdüğü yolların üzerinde adımları gittikçe büyüyordu, ve çıplak ayaklarının toprağa dokunma melodisi, yedi kat derindeki ölülerin mırıltılarına karışıyordu.

Yalnızdı ve yalnızlığını sadece yalnızlığıyla paylaşıyordu. Şarabı çıkarılmak için ayaklar altına alınmış geçmişinin onda kalan tek nüshasını da yüreğindeki alevle yakmıştı.

Kirpiklerine çarpan sert rüzgar, el vermiyordu, son kibrit çöpünü çıkarmaya. Son sigarası ise bekliyordu onu, dans etmesini göz bebeklerinden taşan zihninin, göğe doğru süzülen dumanında.



Duraksadı... Nefesi durdu, dünya durdu, an durdu.

Meleklerin göz kapaklarına sürdüğü mavi ve pembe yaldızlardan düşenler, çocukluğunun en saf gülüşlerinin turuncusu ile karışmıştı gökyüzünde. Ve her insan evladının ömründe en fazla bir kere görebileceği tazelikte, doğanın en güzel yeşili, bir ağaç, uzuyordu yıldızlara kadar bu renk cümbüşünün içinde.

Burası, son duraktı.



"Tanrım! Nasıl senden koptuysa ruhum, kainat yaratılırken en yoğun ve sisli gecede, yıldızlardan savrulan toz parçacıkları gibi; şimdi, tekrar bir olmaya geldim senin bedenin ve erdeminle, hiç olarak merhametinde."

"Tanrım! Nasıl can verdiysen bana ana rahmine düştüğümde, dokunduğun gibi tomurcuklarına bahar vakti çiçeklerin; şimdi, vermek istiyorum bu canı geri sana, sonsuzluğundan pay almak için, hiç olarak merhametinde."

"Tanrım! Hiç olacağım, göster bana merhametini. Damarlarımdan çekilişini izlemek mi kanımın, içmek mi dudaklarında kalan bir parça zehri, yoksa bir ipin ucunda ayaklarımı boşluğa bırakmak mı bir daha göremeyeceğim ışıkların gölgesinde? Hangisi daha çok hak eder, Tanrım, senin yüce merhametini?"

*

Tanrı, avucunun içine aldı, onu ve ağacı, ve üzerilerine örttü beş gezegenden ördüğü ve yirmi iki yıldızdan kenarlarını işlediği battaniyeyi.

Kalbini söktü, parçalayıp onun göğüs kafesini, ve doldurup ruhunun yarısını içine, ağacın gövdesindeki en yaşlı halkaya akıttı onun benini.

Bir olmuştu, o ve hiçbir insan evladının bakmadıkça onun gözünden göremeyeceği zariflikteki, doğanın en güzel yeşili ağaç. Birlikte meyve verip birlikte büyüyeceklerdi, sonbaharları gelene kadar.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Tanrının elleri Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Tanrının elleri yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Tanrının elleri yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
Paylaş
YAZI KÜNYE
Tarih:
1.8.2017 01:31:43
Beğeni:
0
Okunma:
883
Yorum:
0
BEĞENENLER
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL