2
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1682
Okunma

Tarihi olayları ve kişileri anlatırken mümkün olduğu kadar araştırma yapmak gerekiyor.Çünkü ortalıkta o kadar asılsız ve karalama amaçlı yaklaşımlar oluyor ki, bu iddialar ve karamalar, insanı araştırmaya, konunun gerçeğine yönelmeye itiyor.
Tarihi konularda önemli olan hususların birisi de, gözünü kapatıp tarihi gerçekleri körü körüne karalamak degil, anlamaya çalışmaktır.Mesela Osmanlı`yı ve Harem-i Hümayun’ u anlamadan, bilmeden Harem konusunu tartışmak, kişinin bilgi yetersizliginin delilidir.
Batılı yazarlar negatif geniş hayal güçleriyle bire bin katarak Osmanlı` nın Harem hayatını kaleme almışlardır. Çünkü böyle yaparak ilgi uyandırmak, Osmanlı’ yı kötülemek ve daha fazla kitap satmaktır amaç...Bir taşla bir kaç kuş vurmak bu olsa gerek.
Harem-i Hümayun hakkında on yıllık bir araştırmanın sonucunda arşiv belgelerine dayalı doktora tezi hazırlayan Amerika’ lı uzman Leslie Peirce bunun öyle olmadığını ortaya koymuştur. (Bizde de Prof.Dr. Osman Şimşirgil, Prof.Dr.Ahmed Akgündüz gibi akademisyenlerin bu konu hakkında çalışmaları vardır.)Harem-i Hümayun bir nevi eğitim yuvasıdır.(örf ve adetler vs) Burada padişah hanımları ve diğer hanımlar mükemmel şekilde yetişmişlerdir.
Geçmişte televizyon dizilerindeki canlandırılan Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan karakterleri gerçeği tam anlamıyla yansıtmıyor.
Batı Ukrayna’ lı olan Kırım Türkleri tarafından Harem-i Hümayun’ a getirilen Hürrem Sultan, Osmanlı padişah hanımları içinde en ünlü olanıdır.Ona dizi perspektifinden bakarak karar vermek, yapılan en büyük haksızlıklardan birisi olsa gerek.İstediğini elde eden bir valide imaji, verilmek istenen... Hürrem Sultan, Kanuni ile evliliğinden ölümüne kadar geçen sürede, oniki sefer ile hayatının büyük bir bölümünü eşini beklemekle geçirmiştir.Her bir sefer bir yıl kadar sürüyordu.Eşine yazdığı mektupta; "Sultanım, benim size hasretimi anlamak isteyen Yusuf suresini okusun anlayacaktır" demiş.Hz.Yakup` un Hz.Yusuf`a özleminden, hasretle akıttığı gözyaşını ifade etmistir.
Dünyanın en büyük acılarından birisi şüphesiz evlat acısıdır. Hürrem Sultan` ın ilk evladı Mehmet, Manisa`da sancak beyliği yaparken çiçek hastalığından vefat etmistir. Yaşanan bu acıların üzerine diğer oğlu, en küçük çocukları Cihangir ise, anomolili doğmus, vücudu şeklen bozuk olan şehzade, yirmiüç sene yatalak bir ömür sürdükten sonra hayata veda etmiştir. Yani Hürrem Sultan yirmiüç sene boyunca yatalak olan oğluna bakmıştır. Bu kadar acılar içerisinde, hayatına hayır işlerini de katan Hürrem Sultan kulunç hastalığı sonucunda 15 Nisan 1558’ de İstanbul `da vefat etmiştir.
Hani herşey karşıdan görüldüğü gibi değil deriz ya...Bazı yaşanan tarih, olaylar, hayatlar size gösterilenin dışındadır aslında.Herkese selam ve sevgiler.