2
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1005
Okunma

Çırağın tırtıl dediğine usta kelebek der.
Otobiyografi ve Biyografi okumayı sevdiğim yazı türlerindendir.
Her ne kadar kaleme almak oldukça cesaret ve özgüven gerektirse de sonuç da yaşanmışlığa ve gerçeğe dayalıdır yine de.
Bir tarihte verdiği röportajda yazmaya başladığı hayat hikayesinin ne aşamada olduğunu soruyorlardı Müjde Ar’a. Epey yola aldığını ancak devam etmeyi düşünmediğini söylüyordu. Buna gerekçe olarak da; hayatını olduğu gibi yazacak olursa bunun kendisini oldukça zor durumda bırakacağını, yok eğer eksik ve yalan yanlış yazacak olursa da bu durumun sevenlerine yapılan bir saygısızlık ve asla etik bir davranış olmayacağını gösteriyordu.
Bundan da anlaşılacağı gibi sevgi ve saygının nasıl bir gönül terbiyesi ve farkındalıkla yaşanması gerektiğinin bir göstergesidir.
Bütün cihanı araştırdım. Güzel ahlaktan daha üstün bir liyakat bulamadım sözü yaşamımda en büyük düstur olmuştur .
Günlük yaşamda hayatın içinden akıp geçenlerin ve hiç tanımadığınız insanlarla kısacık sohbetle başlayan konuşmaların giderek yola çıkış amacınızı size unutturacak kadar sıcak ve çocukluğunuzdan damağınızda kalan renk renk akide şekerlerin farklı tadını anımsatıyor size.
Karşınızdaki kişiyle empati kurmak onun yaşadığı acılara üzüntülere onunla birlikte ağlamak acıyan gözlerle içli sözlerle yüzüne bakmak demek değildir kuşkusuz.
Nasıl ki yaşadığı aile içi sevgileri sevinçleri güzellikleri yaşı 85 in üstünde olsa da hala o günlerin heyecanı mutluluğu ile dile getiren ve bir günün kendisine yetmediğini söyleyen aktif bir kadının anlattıklarını yarım kulakla dinlemekle olamayacağı gibi.
Zihin yanılsamaya, kalp hakikate yönelir. Hangisini dinlersen, kendini orada bulursun.
Gökyüzü koyu gri bulutlarla kaplı. Ha yağdı ha yağacak. Gecenin görkemli yağmurun ardından gelen yapışkan nem biraz sıkıntı verse de benim gibi yağmur aşığı biri için zerrece sorun değil.
Bir hasta ziyareti için evden çıktım. Altı yoldaki durak oldukça kalabalık. Vasıtalar ise oldukça seyrek geliyor hatta grevdeler sanki. Biraz ayakta bekledikten sonra bir bayanın yanına sıkıştım davetini ret etmeyerek.
77 yaşında olduğunu ve doktor randevusuna gideceğini söyleyen bu sevimli yüzlü tatlı dilli hanımefendi iki erkek oğlunu 45 ve 35 yaşlarında hastalıktan yitiriyor. Ardından eşini.
Torunlar büyüyor biri doktor diğeri avukat şimdilerde. Doktor olanı yüreğine bastırırken avukat olanına oldukça sitemli.
Babaanne torun birbirlerine zıt siyasi görüşün fanatikleri imiş çünkü. Bende düşüncelerimi söylüyor ve Bunları mutlaka kendisine iletmesini istiyorum ondan.
"Hayat işte" diyor." En derin yaraları bile sarıyor zaman. Yüreğimin derinlerinde ateşleri sönmedi tabii. Ama Allah sabrını veriyor. Şu giden geçleri gördükçe evlatlarım kadar üzülüyorum içim yanıyor" dedi ardından.
"40 dakikadır şu numarayı bekliyorum Yollarda çalışma varmış gideceğim durak mesafesi iki katına çıktı"
derken ellerimiz birbirini buluyor.
İkimizin de yüzünde birbirimizi anlamanın hatta sevmenin huzuru var. Belli.
Düşündüğün her şey bir yanılsamayken, hissettiğin her şey hakikattir
Yanımızdaki çocuklu aile kalktı. Yerine gözleri gülen yüzünde çiçekler açmış olan bir hanımefendi oturdu.
"Af edersiniz şu numara geçti mi acaba?" Diye sordu bana.
Önce hafif sesli bir gülüş sonunda “vallahi ben bineceğim otobüsün numarasını dahi tam olarak bilmiyorum. Hiç bilmem numaraları” dedim.
Tatlı tatlı başını salladı. Yüzü hep tebessümlü. Üçümüz birbirimize daha bir sokulduk.
Acılı anne randevusunu kaçırdığı için tedirgin biraz ama yine de sohbetin sıcaklığı bunu ona unutturmuşa benziyor.
Şimdi söz sırası yeni gelen dostumuzda.
Harika bir çocukluk ve genç kızlık yaşamış. Babası ağır ceza hakimi eşi savcı imiş. Artık günlerini sayısız dostlarıyla birlikte hayatın tadını çıkararak geçirmeye devam ediyor.
Annesinden söz etmeye başladığında benim 17 numara vınn diye hızla geçip gitti önümüzden.
“Aman aldırmayın bir daha geçer yakalarsınız. Ama bu güzel sohbeti hem de böyle duraklarda yakalayamazsınız” derken acılı anne yerinden fırladı.
“Geldi benimki geldi!” Dedi ve bizlerle gözleriyle vedalaşarak hızla koştu otobüse.
Annesinin kültürlü eli bol yüreği sevgi dolu ut çalan musikişinas ve hoşsohbet bir hanımefendi olduğunu söyleyen bu 85 yaşındaki durak arkadaşımın anlattıklarını ben mest olarak dinlerken o “17 geldi kaçırmayın!” dedi benden önce görüp…
Bir cennet hayaliydi, bir kalemin mürekkebini kağıda aşık eden…