İkisi de yaşlı...

İkisi de kendi dışlarında olan bitenle bağlarını koparmış, birbirlerine söyledikleri sözlerin anlamlarının içinde kaybolmuş genç aşıklar gibi...

Adam az önce ceketinin yakasını biraz daha kaldırmış, dizlerindeki battaniyeyi biraz daha yukarıya çekmiş ve küçük beyaz gül yaprakları halinde yağan kara bakarak,’ne dersiniz’ demişti, ’bu kar tutacak mı?’ Kadın da, kendine güvenen bir sesle, ’elbette tutacak!’

Arkalarında görüntü almaya çalışan kameramanlar ile iki yanlarındaki dövizleri görmeyip, üşümesinler diye ayaklarının altına koydukları mukavva parçalarını ise temizlik ve sağlık konusunda aşırı titiz bir kişiliğe verip yan yana, kol kola oturan bu kadınla erkeğin mevsimin ilk karını seyretmeye çıkmış iki romantik olduğu sonucuna da varabiliriz.

Oysa onlar, arkalarındaki kameramanlar ile yanlarındaki dövizler varken de romantikler ve en çok da romantik oldukları işte bu anda gerçekçiler.

Hem romantik hem de aynı zamanda müthiş derecede gerçekçi oldukları, bu yaşta yaptıklarının mevsimin ilk karını seyretmek değil, bir eylem olmasından ileri, geliyor. İki yaşlı, fimlere konu olacak bir eylem gerçekleştiriyor, mevsimin ilk karını TBMM’nin Çankaya kapısı önünde oturma eylemi yaparak karşılıyorlar. Eylemlerinin konusunu ve amaçladıkları şeyi yanlarındaki dövizlerden anlıyoruz. ’Tarım alanları satılamaz’, ’Şehit kanları ile sulanmış vatan toprakları satılamaz.’ ’İmza. ’Çılgın İhtiyarlar.’

Bugün Alanya kıyılarını Almanlar’ın, Kalkan’ı İngilizlerin kapattığı, burada elektrik ve su faturalarının İngilizce-Almanca düzenlendiği herkesin bildiği bir şey.Hatta hepimize ait olan kamu mallarının özelleştirme adı altında yabancılaştırıldığını da bilmeyenimiz yok. Türkiye’ de artık yasalar yabancılaştırılmakta , yabancılar için yasa değiştirilmekte, yeni yasalar yapılmaktadır.

Şimdi topraklarımıza, tarım alanlarımıza, sularımıza, maden yataklarımıza sahip çıkma zamanıdır . İşte bu yüzden iki romantik ihtiyarın eylemi büyük önem taşıyor. Bu güzel insanların önünde saygıyla eğiliyorum.