2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
796
Okunma
Sahurdan sonra uyumak adetim değildir. Ne yaparım? Okurum. Okuduklarımdan önemli bulduğum cümlelerin altını çizerim ki sonradan tekrar okurum buraları…
Bir gazetenin kitap ekinden bölümler okudum.
Örneğin Mario Vargas Liosa, oyun diye nitelediği edebiyatta, kurmacanın “ tehlikeli” tarafına dikkat çekip “ Yaşamın gerçekliğine samimi bir memnuniyetsizlikle karşı koymanın ürünü olan kurmaca, aynı zamanda huzursuzluğun ve memnuniyetsizliğin de kaynağıdır ” demiş.
Böyle alıntılar devam edip gidiyor. Hatta kurmacayı gerçeklikten uzaklaşılan yalanlar yumağı olduğunu belirtiyor.
Geçenlerde söylediğim gibi kayda değer yazar olamadığımız için dördüncü romanım için ret yanıtları aldığımı belirtmiştim ya. Dördüncü romanın dosyası bir kenarda bekleye dursun, ben yine harıl harıl çalışmaya devam ediyorum ne yazık ki. (Ne yazık ki diyorum zira yazanı ve okuyanı ben olacağım için.) 5. sinin şimdilik adı: ZİLLİ!
Zilli, nasıl bir roman? Kerhane kadınına vurulan bir gencin aşkı!(ben olabilirim!) Bu aşk denilen illet, öyle bir hastalık ki orospu morospu demiyor insanı çarpıyor… Zilli pek yakında bitmek üzere.
Kızım yarın(bugün) üniversite sınavına girecek. Dualarım onunla ama bakalım ne olacak? Heyecan, stres, umut(suzluk) arşı alem! Hayat kavgası şimdi başlıyor! Benden bu kadar diyemiyorum. Dershane paraları gözümde değil. Ölene dek kızım için varım.
Dün yine değişik insan profilleriyle karşılaştım. Kuyumcu, nasıl ki altın sarrafıysa hasbelkader ben de insan sarrafı oldum.( o kadar çarpıldıktan sonra ne yazık ki..)
(Güncemden 11.06. 2017 saat: 05:25)