10
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1242
Okunma

Sinemada hüzünlü bir hikayeyi izlemek için , önceden mendillerini hazırlayarak sürüler halinde ağlamaya giden insan.
Çevrelerinde yaşanan daha acı ve gerçek öykülere duyarsızdır genelde..
Burada farkındasız bir riyakarlık olduğu muhakkak. Lakin asıl tuhaf olan gülüp eğlenmeye değil hep beraber ağlamaya gidişimizdir.
Öyleki, hikaye ne kadar ağlatıp gözyaşı döktürüyorsa öyle çok rağbet görür. Çok güldüren filmlerden çok ta az değildir ağlatan fimlerin gişe başarısı.
Bunu anlamak pek te zor değil, ben de kendimden biliyorumki gülmek, içten ağlamak kadar rahatlatamaz insanı.
Hatta aşırı kahkaha yorar fakat ne kadar ağlarsan o kadar iyi...
İyi ama, gülüp eğlenerek neşeli yaşamak değilmiydi bizim hayat gâyemiz ?
Neden hiç birşey ağlamamızı gerektirmiyorken, herşey ağlamamızı gerektiriyormuş gibi evden çıkıp üzerine para ödeyerek bilet kuyruğunda bekleriz ?
Her şeyin istediğimiz gibi sürdüğü bir yaşantıya sahip olsak da, farkında olmadığımız ruhsal bir bunalımlamı yaşıyoruz..
Bir müzik aletinin çıkardığı sese pür neşe oynayabiliyorken, ayni bağlama telinin beş dakika sonra bir başka ritminde ağlamaya başlıyorsak, hepimiz varlıksal sorunlu olmalıyız...