7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2220
Okunma

Tarih beni anar mı , yoksa ... ! neyse
Ayak uydurmaya çalıştığımız bir hayatın perde arkasında , payımıza düşeni yaşamak için sırasındaydık !
Vakit ezan sesini bekleyen , besmele ile yollarını aşındıracağımız bir günün içinde sıkıştırılmış bir hazırlığın gölgesindeydi. Sabahın kucağına düşmeden daha güneşin sarı saçları , günün ilk ışığı ile bir olup rehin alırlar yastığımı.
Keyfini düşünüp uykusundan uyandığı gezmelerden birine daha adım adım ilerliyordum. Sadece bayanlar diyerek büyük bir yükü omuzlarımıza aldığımızın farkına varmadan , çocuklarımıza eğlenecekleri bir gün hediye etmekti amacımız.
Aldık yanımıza keki böreği , demledik termosta orta halli karadeniz çayını çıktık yola . Yakın zamanda açılan ve kalabalık olabileceğini düşünemediğimiz o mekan , hafızalara kazılacak bir anıya yataklık edeceğinden habersizdi bizim gibi .
Çocuk parkına yakın küçük bir ağacın altına yerleşen kız kardeşime doğru yürüyorduk. Güneşe hasret kaldığımız şu günlere inat sıcak nefesi geziniyordu etrafımızda . Hava doğa ile buluşmuş bizim için harika bir ortam oluşturmuştu.
Selamlaşmak , yerleşmek derken kaderin oyunu ve o acı tokatıyla tanıştık an itibari ile.
Dakikalar öcesi yanımda olan oğlum bir anda içime oturan en büyük korkum oldu.
Tedirginliğimi çaktırmadan önce gözucuyla etrafı süzmeye başladım.
yok...
Orda da yok...
Parkın etrafını kaç kez döndüğümü bilmiyorum , adımlarıma karışan telaşıma şahit olanlarsa başladı soru sormaya.
Galiba oğlumu kaybettim diyen iç sesim bir anda dilime vurur , korkum kabusum olmaya başlar an
Sakinleştirmeye çalışanları duymuyor , bağrıma oturan acının ateşiyle yanıp kavruluyordum .ne inanmak ne de sonucunu düşünmek istiyordum
sesime hırçın dalgaların deliliği
gözlerime evlat acısının kanlı yaşları dolmaya başlar ince ince
hazırlıksız yakalandığım bir hayat sınavı daha
sonucunu bilmeden
belirsizliğin dizginlerini kaptırmış içine çekiyordu beni korku
Allahım !
Yardım et ,
kıyma bize ... !
kıyısız bir limana sığınmış ürkek bir kuldum . Bedenime ağır gelen çaresizlikle çekiliyordum toprağa doğru ve derinlerinde kaybolduğum uçurumlar bekliyordu ağzı açık.
ömrümün onbeş yılına bedeldi o onbeş dakikada.
dört koldan devam ederken aramalar , acizliğin kuşattığı iç sesime ayak uydurmaya başlamıştım çoktan .Gücüm öfkeme yenilirken öfkem işkenceye dönüşüyordu.
aklımın duvarlarına çarpan olası ihtimâller Türk filmlerini aratmıyor , olabilecek en kötü şeyler sahneleniyordu gözlerimde . keşkelerim dolup dolup taşıyor , yavaş yavaş mezar oluyordum kendi kendime
derken ;sığındığım rabbim yakarışımı duydu , önüme gelenden dilendiğim cennet kokulumu bana bağışladı çok şükür
hiç tanımadığım biri koşarak yakşalıyordu bana ;
abla aradığın çocuk kot ceket mi giyiniyordu dedi
evet dedim ,
elinde top var mıydı peki
evet dedim ,
abla çocuk parkın dışında bir marketin önünde gördüm ...
kadına teşekkür edip etmediğimi bilmiyorum o an , sadece sırtıma vuran ayaklarımdan kaçarcasına koşuyordum.
evlatttttttt !
yanakları kızarmış ve topunu elinden bırakmayarak ondan güç alan oğlum gözlerime bakıyordu
emine seni bulamadım diyip yumruk yumruk gözyaşlarını akıttığını gördüm ,
dudaklarında korkunun ıslık sesi
ellerinde çaresizliğin soğuk nefesi
meğerse o âna kadar tutmuş kendini kabullenmemiş yaşadığı gerçeği
ne tuhaf !
hayatın yazılmamış kaderini yaşamak için çok düşünmek
düşüncelerini korkulara bırakmamak için de keşke dememek lazımmış
insan yaşamadan anlamaz .... NOKTA !
Allahım
ne olur
bizi evlatlarımızla
sevdiklerimizle sınama
dermansız dert verme Allah’ım
bu mübarek Cuma gününde kabul et dualarımızı
( 15 Nisan 2017 soğuk bir sayfa )
05/05/2017
eMİNeYZAMAN
10;30