1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
969
Okunma

Türlü derde ben deva buldum elimle çok zaman
Kimse bilmez bir tabibe bende muhtacım bugün
Anlatılmaz, anlaşılmaz hal hazin mevsim hazan
Nevcivan mâsum melekten bir peri tâcım bugün
Makam: Hüzzâm
Beste: Şerif İÇLİ
Güfte: Dr. Rahmi DUMAN
Edebiyata dolayısı ile şiire en yakın ve yatkın meslek grubu hangisidir? Deseniz bana hiç tereddütsüz “Hekimler” derim.
Onlar hem öyle ünlü-ünsüz şairler gibi uçarı daldan dala konan aşkla beslenen vefasız gönül avcıları da değildirler.
Ve onlar daha çok ölümsüz ve gönüllerde derin izler bırakan şarkıların güftelerine –bestelerine imzalarını atmışlardır neşter yerine.
Benim dikkatimi çeken bir durum var ki o da onca ağır sorumluluğun heyecan telaş ve yorgunluğun içinde nasıl oluyor da böylesine yoğun bir duygu ve hissiyatla hemhal olmuş eserler vücuda getirebiliyorlar.
Yeri geldiğinde söz ettiğim gibi ben, bir sanatçıyı bir ustayı ya da mesleğinde çok başarılı olmuş bir kimseyi yalnızca ürettikleri ve imza attıkları değerli çalışmalarıyla değil, karakteri kişiliği ve toplumdaki konumlarıyla da değerlendiririm naçizane.
İkisi birbirlerine uyum gösteriyor ise değmeyin o zaman benim keyfime. Tedaviye cevap vermiş hasta bir organın hızla iyileşmesi gibi sevindirip mutlu eder beni.
Bilindiği gibi dünyada musikiyle tedavi yöntemi bizde uygulanmıştır.
Batı’da tedavi yolu basitti: Akıl hastası ateşte yakılır, işkenceye uğrarken, Türklerin akıl hastalarına şefkati, bizimle iç içe yaşayan Rumlara tesir bile edememişti.
Hatta öyle ki Türklerde ilk ciddi müzikle tedavi Osmanlı devleti zamanında görülmekle beraber,bir Selçuklu Türk`ünün yaptırdığı Şam`daki Nurettin Hastanesi’nde İbn Sina, müzikle akıl hastalığının tedavisinin yanı sıra hangi makamın hangi hastalığa iyi geldiğini çözdükleri tıpta belgelerle ispatlanmıştır.
Ee bunca sözden sonra Türk Musikisine hem emek hem gönül vermiş olan çok kıymetli doktorlarımızdan aklıma ilk gelen isimleri minnet şükran özlem ve sevgiyle yad etmemek mümkün olabilir mi üstelik içinde bulunduğumuz Tıp Bayramı hepimizi coşkuyla sarıp sarmalamışken.
Çünkü onların malzemesi bire bir insandır.
Prof: Rahmi Duman
Prof: Alaeddin Yavaşça
Dr: Nevzat Atlığ
Dr: Şerif İçli
İnanması zor belki ama ölüp bittiğim bestekar ve güftekarlardır.
Makam olarak da “Hüzzam” başımın tacıdır.
Kalbime koy başını doktor, nabzımı bırak
Gülen gözüme değil, ağlayan gönlüme bak
Bir an yaşa ruhumda, gör çaresi ne uzak
Gülen yüzüme değil, ağlayan gönlüme bak
Uzun boyu endamına uygun, güleç yüzünü pırıl pırıl aydınlatan gözler, dolgun kırmızı dudaklar, ameliyata ihtiyacı olmayan estetik bir burun, kuğu boynu misali boyun, mütenasip ölçüler içinde ince beden, uzun bacaklarını daha uzun gösteren yüksek ince topuklu ayakkabılar üzerinde nazlı nazlı salınan bu sevecen, genç kızın adı Cemile.
Cemile çok genç, etrafında bir sürü delikanlı dolaşıyor, ama onun gözü Dr. Rahmi Duman’dan başkasını görmüyor.
Dr. Rahmi Duman Bakırköy’de akıl ve sinir hastalıkları özel hastanesinin sahibi, güzel sayılmaz ama güzel hitabetiyle herkesi kendine hayran bırakan tanınmış bir hekim.
Doktor, aşkı evlilikle noktalansın ister, yakınları bu evliliğe sıcak bakmazlar çünkü aralarında büyük yaş farkı vardır. Herkes başka başka yakıştırmalar yaparak Dr. Rahmi’yi bu evlilikten vazgeçirmek isterler. Oysa Dr. Rahmi Duman kararlıdır. Hissiyatını şu dörtlükle yansıtır.
Ne günah etse açılmaz iki gönlün arası
Ne gün âh etse kanar dildeki firkat yarası
Dilerim bin beter olsun kim ayıplarsa beni
Arıyor ruhum onu olsa da bir yüz karası
Bu güzel güfteyi Prof. Dr. Alâeddin YavaşcaHicaz makamında bestelemiş, işte o günden bu yana sevilen şarkının hikâyesi.
______________________________________
Dr. Rahmi Duman’ın Cemile hanımla evliliğinden bir oğlu olur. Anarşinin kol gezdiği günlerden, bir gün, anarşistlerin oğlunu kaçırmasıyla, büyük üzüntü yaşayan aile, anarşistlerin istediği o zamanın 250 lirasını vermek suretiyle oğluna tekrar kavuşur.
Dr. Rahmi Duman yaşadığı bu üzüntülü günlerini dile getiren bir güfte yazar ve bu güfteyi Yavaşca‘ya verir. Yavaşca’da bu güfteyi Hicaz humayun makamında besteler;
Kimseyi böyle perişan etme Allahım yeter
Uyku tutmaz bir ümit yok gelmiyor hiçbir haber
Ağlamaktan gözlerim etrafı artık görmüyor
Hazreti Yakuba dönderdi beni hükmi kader
Rahmi Duman, evlâdı çoktan eve dönmüş olmasına rağmen bu şarkıyı ilk defa dinlediğinde, hüngür hüngür ağlamış ve Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca‘ya; “Yâhu! En az benim kadar o acıyı hissetmişsin” diyerek memnuniyetini dile getirmiştir.