2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
611
Okunma
Ülkemizde her kadınlar günü geldiğinde anmamız gereken isimlerin başında gelmektedir bence Nezihe Muhittin.Ancak "toplumsal hafıza"mızın zayıflığından olsa gerek,çoğu şeyi çabuk unuttuğumuz gibi bu adı da ya hiç duymadık ya da hemen unutuverdik.1889’da İstanbul’da doğan Nazihe Muhittin,her şeyden önce öğretmendir.Okul Müdürlüğü ve Bakanlık Müfettişliği de yapmıştır.
Bugünkü anlamda "kadın haklarının" yılmaz bir takipçisi ve savunucusudur.Hatta ilk "Kadınlar Halk Fırkası" adlı partiyi de kurmuştur.Ancak kadınların siyaset yasağı olduğu için 16 Haziran 1923’te kurduğu partiyi,1924 Şubatında "derneğe" dönüştürmek zorunda kalmıştır.Bu günde onu ve arkadaşlarını saygıyla anarken,kadın eğitiminin önemi de değinmeden geçemeyiz.Bu konuda güzel bir değerlendirmeyi de Robert Maciver yapmaktadır:"Bir erkeği eğitirseniz,bir kişiyi eğitmiş olursunuz.Bir kadını eğittiğiniz zaman ise bütün bir aileyi ve dolayısıyla toplumu eğitmiş olursunuz."
Nezihe Hanımın yanında Süreyya Hulusi ve Fatma Aliye hanım da hatırlanmaya değer.
1926’da Türk Ocağı’nda bir konuşma yapan Süreyya Hulusi verdiği konferansta: "Türk kadını tarihte siyasal rol oynamıştır. Kadın kendi benliğini idrak eder. İktisadi sahada haiz-i tesir olursa neden memleket işlerinde geri kalsın. Herkes anadan vatan dersi alır da ne içün o vatanın idaresi ve mukadderatı mevzu-ubahs olduğu zamanda mahmul vaziyette bırakılır. Vatanda tüten ilk ocak eğer kadın parmağıyla tutuşmuşsa ve eğer vatan o ocakların müşterek bir ifadesi ise öyle zannediyorum ki vatan ve kadın yekdiğerinden ayrılmayan iki mefhum teşkil ederler" diye konuştu.
Fatma Aliye hanım da ilk kadın romancımız denebilir...
Hepsini saygıyla anmak isterim/istedim de yazdım zaten.
(Bu yazımı dokuz yıl kadar önce yazmıştım ancak güncel olduğunu düşünüyorum.)