4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1096
Okunma

Canın acıdığını, ümitsiz olduğunu, herşeyi boş verdiğini biliyorum ama,
ayrılıklar biraz da ölüme benzer. Kim bıraktı, kim önce gitti, neden gitti önemsizdir. Giden sadece bedeniyle gitmiyor çünkü. Başlarken bir hayat kurmuşsundur onun üstüne. Hayallerin, yarınların vardır. O gidince hayallerin, yarınların, hayatın gidiyor.
Acır her tarafın. Sadece Ruhun değil Bedeninde sızlar. Aslında Gidişini hazm edersin de hayatını götürmesi hazm edemediğindir. Ruhunu, bedenini acıtan.
Ayrılığın ilk başında bir uçurumun kenarında durursun ama bırakmazsın kendini, çünkü hala umudun vardır bir belki için. Ama geçen Zaman’da anlarsın ki o belki hiç olmayacak ve ve salıverirsin kendini uçurumdan. Dibe vurursun. Seninle beraber kalbin de paramparça dağılır uçurumun dibinde.
Gece yatarken son düşündüğün odur. Sabah gün doğmadan ilk o doğar içine. Yaşamaya güçsüz, ölmeye korkarsın. Günün bazı saatlerinde nefret edersin ondan, bazı saatlerinde ise o kadar özlersin ki bir kere görmek için herşeyini vermeye hazırsındır.
Onun hayatını dışardan izlersin belki. Sen bu kadar acı çekerken, onun hayatına, hiç birşey olmamış gibi devam etmesine anlam vermezsin. Belki başkası girmiştir onun hayatına ve O tamamlanmıştır sen paramparçayken.
Ve zaman girer araya, Zaman akıp giderken ilk önce kokusunu unutursun. O an paniklersin ellin ayağın tutmaz ama nafiledir gitmiştir bir kere kokusu senden. Bir daha kayıp etmişsindir onu. İçindeki acının tarifi yoktur. Anlatmaya kelimeler yetmez.
Kokusunun gitmesi korkutacaktır seni biliyorum ama kokusunun gitmesiyle iyileşme devrine girdiğini çok sonra anlayacaksın.
Geçen Zaman ve hayat kavgası, yatarken son düşündüğünün "O" olmasını engelleyecek. Sabah günden önce "O" doğmayacak içine. Hata sen bunun farkına varmayacaksan ilk başta, çünkü onu düşünmek onu hatırlamak hala acıtır canını. Uçurumun hala dibindesindir. Kalbin hala paramparça bir köşede duruyor çünkü.
Zaman’la paramparça kalbini topladığının farkına varacaksın. Tüm parçalarını bulamasan bile yapıştırmış olacaksın bulduğun parçaları, bununla beraber gideni de kalbinin en kuytu köşesindeki rafa koyacaksın. Onunla beraber hatıralarını ve acılarını. Hepsi toz toplayacak o rafta.
Sen belki aylarca belki de yıllarca korkacaksın o raftaki tozları silmeye. Ama günün birinde kendi isteğinle o raftaki dağınıklığı toplamak isteyeceksin. Gideni hatırlayacaksın. Anılarını hatırlayacaksın. Tuhaf olanı acılarını hatırlamayacaksın. Belki hüzünleneceksin ama dudağında bir tebessüm le bakacaksın hepsine.
Sonra tekrar koyacaksın hepsini yerine. Atmayacaksın. Çünkü hepsi sen olacak Zaman’la. Ve anlayacaksın ki unutmak için sevmemişsindir. O tozlu rafta duran herşey senden bir parçadır. Seni sen yapandır.
Şimdi herkes sana "geçecek, üzülme dünyanın sonu değil" diyor. Senin bunların hiç birine inanmadığını biliyorum.
Acını, en derinliğine kadar yaşa. En dibine in. İn ki geri dönebilesin. Şairin dediği gibi; hep üç harftir "aşk" bazen "can" bazen "gam" bazen "hiç" olur.
Öpüyorum gözlerinden.
© BLAU, 2016