5
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1128
Okunma
Yağmurun işi bu.
İnsanları derin düşüncelere daldırıp uzun zaman orada tek başına bırakıyor.
Farklı farklı ruh halleri, buğulu hüzünler, ağlamaya ramak kalmış gözler. Ya da huzur.
Ben bazen yağmuru sevmem.
Sebepleri durmadan değişse de dönüp dolaşır aynı yere gelir.
En temel sebebi karamsar ruh halim…
Zaten bir şey ruh halime kaldıysa tamamdır daha gülmez benim yüzüm.
Kendimi tanıdım tanıyalı hep hüzün doluyum. Ne bileyim sanki ben hep üzülmek için geldim bu dünyaya. Sanki temel doğamda hüzün yatar.
Bana öyle geliyor ki bu hayat bu dünya hüzünlü düzen üzerine kurulu. Ne yaparsak yapalım, ne kadar yol kat edersek edelim hayatın ve dünyanın bütün yolları hüzüne açılıyor. İnsanoğluna mutluluk haram gibi, gülmek günah gibi.
Zaten mutluluk, sevinç gibi pozitif enerjilerin ömrü kısa olur. Zamanda bükülme mi derler adına ne derler bilmem ama mutluluğumuz ve sevincimiz çok kısa sürüyor, hüznümüz uzun. Mutlulukta zaman ışık hızında, hüzünde salyangoz hızında.
Dünyadaki bütün enerjiler düşman mıdır pozitif enerjilere?
Hayatta birçok güzel şeye sahibim; sağlıklıyımdır, işim gücüm yeteneklerim vardır, aç değilim açıkta değilim, iyi yürekli insanlara denk geliyorum fakat sonumun hüsran olacağı düşüncesine kapılıp keyfini çıkaramıyorum.
Korkuyorum.
Acaba bu konuda yalnız mıyım diye düşünüyorum, geçecek mi? diyorum.
Dünyada yol biter vücutta damar, benim sorularım bitmez dostlar…