7
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1165
Okunma

Dünya nelerle uğraşıyor, ben ne yazıyorum. Yazmak nedenim insana verdiğim değer.Neyse çok bilmiş
sözleri bırakıp esas konuya başlayayım.
Ayten’den söz etmiştim. Merak edenleriniz olmuştu. Hatta hayırlı kısmetler dileyenler de. Tanımak
belki de zordur onu. Güler yüzünün arkasındaki sırı okumak güç. Annemde karşılaştığımda hoş geldin
Ayten diye onu yanaklarından öperken ince dudaklarını yanaklarıma doğru uzanışı, gözleriyle gülüşü
o candan tavırları. Bunun yanı sıra sözgelimi, abisini, halasının kızını, bir başka halasını anlatışı daha
başka. Hepsini farklı algılıyor, ya da gerçek böyle.
Bir iki hafta önceydi. Babası yine hastanede yatıyordu. Ekmek alacak parası yokmuş, kardeşimden
bayat ekmeğiniz varsa verin de yiyeyim demiş. Kardeşim de ekmek parası vermiş ekmek al diye. Niye
babandan para istemiyorsun diye sormuş. Babası Ayten’e vermesi için parayı kendi kardeşine vermiş.
Biz de git babandan para iste dedik. Babasının kendisine pazar harçlığı için yedi lira verdiğini söyledi.
Dört lira da onun varmış, böyle gitmiş pazara.Yedi liraya bir kilo nohut, kalan paraya ise kavun almış.
Bunu ondan çok dinlediğim için yazıyorum. Ha bir de halasının kızına hırsız diyor. Parasını saklamak
istiyormuş ama saklayacak yer yokmuş. Uzun gri renkli salaş yeleğinin cebinde gezdiriyormuş. Hem
para veren yok, hem de para saklayacak yer. Nereye koysa halasının kızı bulurmuş.
Sanırım on gün önce beş lirayı beyaz bir iple iyice sarmış anneme verdi. Bu parayı bir yere sakla dedi.
İki sarılmış beş lira daha getireceğim. Eğer yaşlı biri böyle sarılmış paranı saklarsa paran çoğalırmış.
Kardeşim gülerek:
" Ayten senin paran çoğalırsa ben de anneme saklayayım bari."
O saf gülüşüyle sakla, senin paran da çoğasın diyerek keyifle dizine vurdu.
Bir gün sonra bir beş lira daha getirdi. Küçük kardeşim de bir beş lira uzattı Ayten’e:
"Al şu beş lirayı da beş liraların tamamlansın."
Üç beş lira annemin çantasına saklandı ama Ayten on lira, beş lira her gün anneme para bırakıyordu al
sakla diye. Ben düşünüyordum. Hani babası para vermiyordu diye..
Her akşam anneme giderim Ayten hemen her gün gelir oraya. Annemin evinin kapısını anahtarı üç kız
kardeş hepimizde vardır. Akşam anahtarı çevirip açtım kapıyı. Benim küçüğüm önüme koştu. Sus diye
elini dudağına götürerek. Bakın dış kapıdan eve girişimi anlatmadım. Yukarda oturan komşularla girdik
içeri. yanlarındaki küçük torunlarını severek. daha önce apartman yöneticisi olan adam kırılan kamera
kırıklarını gördü. Yukarıya baktığında kamera parçalanmıştı. Kim kırar bu kamerayı diye hayret ederek
baktık bir süre. Ben annemin alt katta olan evinin kapısını açtım. Kardeşimin tuhaf hali beni şaşırttı
Yavaşça konuşmaya başladı:
" Bugün neler oldu bir bilsen. Hani geçen gün Ayten Fatmanımgile gitmişti ya. Melike Ayten’e annesinin
telefon numarasını yazmış. Ayten kontörü bitince Melik benim kontörümü çaldı diye apartmanda olay
çıkarttı. Önce yöneticiye çıkmış. Eşi namazdaymış aşağı inip, elindeki tencereyi kameraya fırlatmış.
Melike hırsız apartmanı kapı kapı dolaşıp herkese söyliyecem diye bağırıyormuş. Kardeşim onlar öyle
insanlar değil. Öyle şeye tenezzül etmezler, hem telefondan senin kontörünü çalması imkânsız demiş
ama söz Ayten’e bir türlü anlatamamış. Kardeşim hastanede yatan Ayten’in babasını aramış ve olanları
anlatmış. Artık benim de Ayten’le işim bitti demiş. Kızınıza sahip olun demiş.Ayten’in anneme bıraktığı
paraları da Ayten’e vermiş. Bundan sonra seninle işim bitti demiş. Madem sözümü dinlemiyorsun bir
daha bize gelme. Ben de, herkesi hırsız tutuyordu demek ki bir bozukluk var dedim.
Az sonra kapı çaldı. Gelenler Ayten’in hala ve amcasıydı. Ayten’in kırdığı kamera parasını babası ben
öderim demiş. Ayten çıkıp herkesten özür dileyecekmiş. Başta da Melike’den. Kardeşim:
"Onlar ne olduğunu hiç duymadı. Eğer duyarlarsa Melike’nin babası gelir, Ayten’i kurtaramayız elinden."
Amcası:
"O zaman yöneticiye çıkıp, kırılan kamera parasını vereceğimizi söyleyelim."
Kardeşim oraya gitmenize gerek yok dediyse de söz geçiremedi. Birlikte yukarı yöneticiye çıktılar.
Düşünmeye başladım. Demek ki Ayten’in konuşmalarının çoğu yalan. Kardeşinin annesinin bileziklerini
Ayten’in altınını aldığı falan.. Her şey. Kardeşim tımarhaneye mi yatıracaklar, yoksa huzur evine mi
ne yaparsa, yapsınlar demişti son olarak..
Yapay bir dünyada yaşıyor Ayten. Psikolojide buna ne denir, bilmiyorum..
22. 10. 2016 / Nazik Gülünay