1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1525
Okunma

Hayat bize başlı başına bir hediyedir. Ambalajı ile, muhtevası ile ve dahi o eşsiz manası ile kabul etmemek ne mümkün.
Doğumla aldığınız bu eşsiz hediyemizi hediye edene layık yaşayabilmek ve kul hakkından azade kalabilmek okkalı hüner istiyormuş meğer.
Bu seyr-ü seferde zaman zaman arkamıza dönüp baktığımız vakidir. Hepimizin dönüp geçmişine baktığı böyle zamanlarda “keşke”lerinin olması da gayet muhtemeldir.
O vakit, vicdanınız rahat ise ve siz kendinizi biliyorsanız gördüğünüz şey fazlaca bir pişmanlık olmayacaktır.
Böylesi avdetlerde, "Keşke şunu yapmasaydım" diyeceği herhangi bir mevzunun olmaması kişiyi gayet mutlu etmeli değil mi? Bunun için şükretmeli ki, ben ediyorum zaten. Buna rağmen bir zamanlar hayatlarımıza dahil ettiğimiz bazılarını hatırladıkça içimizin mutmain olmaması da tesadüfi değildir.
Evet, bir zamanlar "dost" zannettiğimiz ve muhabbetimize dahil ettiğimiz insan kılığına bürünmüş bu şahsiyet fukaralarının varlığı dışında hiç bir pişmanlığımızın olmaması ilahi şükür sebebimiz olmalı..
Belki de bu gün en çok üzüldüğümüz şey, onlar için zamanında harcadığımız muhabbet ve onlara verdiğimiz kıymetin de masumiyetidir.
Arkamızdaki aynanın bu günümüze yansıttığı resimde gördüğümüz de o zavallıcıkların kendilerini bizim şahsiyetlerimizde temize çekme gayretleri olacaktır.
Oysa çok mu zordu insan olmak. Sanki ne olurdu içiniz dışınız bir olsaydı.
Dostluğumuzu sömürürken bizleri sevdiklerimiz nazarında küçük düşürme gayretleriniz olmasaydı keşke!
Şimdi ne geçti elinize ah ve vebalden başka. Dilinizdeki zehri, içinizin kirini pasını sevdiklerimizin üstüne kusma gayretiniz hangi vicdanda aklanır?
Sahi ne kazandınız ???
Çok mu zordu dürüst olmak, yalansız olmak, riyasız kalmak.
Altı üstü iki metre beze ne çok sahne sığdırıyor ins soyundan gelen mahluk.
Ve hâlâ bilmiyor üryan geldik üryandır gidişimiz. Neden bu hırçınlıklar, neden bu güvensizlikler. Neden bu devasa hırpalayış.
Hani diyor ya hükema: "Dostluk iki yürek arasında akan bir nehirdir. Geldiği yeri de temizler, gittiği yeri de."
Oysa geldiği yer temiz olmayanın vardığı yeri temizlemesi ne mümkün?
Bir zamanlar güven dairesine aldıklarımız?. Ne çok aldattınız bizi. Ne çok yanılttınız.
Sizin aslında kendinizeydi kastınız. Oysa bilemediniz asıl kaybeden sizdiniz. Ve siz çok zalimdiniz.
Tertemiz sevdaları kıskanmıştınız da hani lekelemek için bin gayret harcamıştınız.
Kendi içinizin kirini hedef aldığınız tertemiz kalplerin masumiyetinde aklamaya kalktınız.
İnandırmayı da başardınız inanmak isteyenlere, inanmayı bahane seçenlere.
Kininiz nasıl bir kindir anlamaz kinden beslenmeyi bilmeyen kalbim.
Bu nasıl nefrettir kavrayamaz elbet.
Ziyanı yok!
“Kaybedenler kaybettiklerine yansınlar ve aynadaki zavallıya baksınlar.”
Zalimdiniz
Kalleştiniz
Kalpsizdiniz
Ve siz;
Aslında kendi kendinizi yediniz!
Kendinizeydi gafletiniz!