Herkes Kendinden Razı

Ruh, beden, akıl, söz…
Ezan, kıyam, rükû, secde, dua…
Sahur, iftar, şükür, hamt…
İnsana emanetler...
Emanete sahip çıkılmalı.
Hakka hakkını teslim etmeli.
Yerinde, zamanında ve usulüne uygun olarak…

Bu öyle bir dünya ki, zayıfı, güçlüsü, fakiri, zengini, erkeği, kadını doğar, büyür, birlikte yaşar ve ölürler.
İnsanları bir araya getiren ve bir arada tutan, inanç, iman, itikat, kültür, eğitim ve bir takım insanî değerler rol oynamaktadır.

Boyu, endamı, herkes kendinden razı,
Tam kıvamında, ne çoğu, ne de azı.

Olaylara ve olanlara objektif bakmadığınız sürece, hiçbir neticeye varamazsınız, hiçbir sonuç alamazsınız.
Mevcut hal, gittikçe içinden çıkılmaz çetrefilli bir hal alacaktır.
İsnat edilen ve dayanağı olmayan her şey, başınıza hep iş atmaktan öteye gidemez.
Böyle durumlarda, asıl olan mesele, karşı tarafın ne yaptığı değil, bizim bu konuda ne yaptığımız ya da ne yapamadığımızdır.

Aslında dost belli, düşman de belli.
Her devrin ve her düzenin adamı olanlar…
Sadece bu teşebbüsle tescillenmiş oldular.
Bir sefer de her devirde adam olsalar ya!
*
Bu âlemde ki en büyük sorun doğruluk mekanizmasını ve adalet terazisini bihakkın uygulayamamaktır.
Hele mevzubahis olan insansa, bu daha da zorlaşmaktadır.
En yakınlarımız ve aile efradımız da işin işine girince, her şey âdeta bir curcunaya dönmektedir.
Küçümsemek mi dersiniz!
Yüz çevirme mi dersiniz!
Böbürlenme mi dersiniz!
Kendini beğenme, durmadan övünme mi dersiniz!..
Artık ne dersiniz deyin, ama kesin olan bir şey var ki; o da terazinin yönü tamamıyla değişmektedir.
Hâlbuki adalet ve doğruluk herkese lâzımdır.

Kerim BAYDAK
[email protected]