Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Rasim Bakırcıoğlu
Rasim Bakırcıoğlu

Hatıran yetmez bana; uzakta kalma sevgilim!

Yorum

Hatıran yetmez bana; uzakta kalma sevgilim!

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1113

Okunma

Hatıran yetmez bana; uzakta kalma sevgilim!

İkide bir takılıyordu şu söze: “Hatıran yeter bana; uzakta kal sevgilim!”
Hatırası yeter mi sevgilinin; niçin uzakta kalsın sevgili? Eğer sevgili gerçek sevgiliyse; sevgi de gerçek sevgiyse “Hatıran yetmez bana; uzakta kalma sevgilim!” demek gerekmez mi? Yakınlaştırıcı bir duygudur sevgi. Seven, niçin yanında, yakınında istemesin sevdiğini?
Yaşamın özü, omurgası olarak görmüştü sevgiyi o. Öğrencilerinin, yüreklerinde sevgiye; bilinçlerinde insanı zor erişilen yüceliklere taşıyan değerlere yer açmaları için uğraşmıştı onca yıl.

Aradan birkaç on yıllık bir zaman geçmişken; kim bilir kaç bini bulmuş olan öğrencilerine ilişkin anıları küllenmeye yüz tutmuşken, ummadığı, beklemediği şeylerle karşılaşmıştı. Yüreklere, çok önemsediği “sevgi”nin; bilinçlere de “insanlık değerleri”nin yerleşmesi için uğraşıp durduğu o uzun yıllar ötesinden, sevgiyle yoğrulmuş insanlık değerleri, gürül gürül akmaya başlamıştı. Kimi öğrencileri, onlarca yıl öncesinde yeşertip gözleri gibi korudukları güzel duygu ve düşüncelerini kimi yüz yüze; kimi de Facebook aracılığı ile paylaşmaya başlamışlardı onunla. Bu geribildirimler, onu tanımlanması zor sevinçlerle buluşturuyordu.
Zaman acımasızdı, bağışlamasızdı. Bir bakıyordunuz, sizin bin bir emekle ve büyük umutlarla yeşertmeye uğraştığınız değerleri ağır ağır kemiriyor, bir süre sonra da onların yerinde yeller estiriyordu.
Bu nedenle o, kendini vefalılık beklentilerine fazla kaptırmamaya özen gösteriyordu. Ancak bir şeye olan inancını hep diri tutmuştu: “İnsanı, kimse tüketemezdi!” Gücüne, yüceliğine inandığı duygu ve düşünceleri öğrencileriyle paylaşmayı, işte bu inançla ara vermeksizin sürdürmüştü. İletişim kanallarını, benimsemiş olduğu mesleksel ilkelerin sınırları içinde, öğrencilerine hep açık tutmuştu.
Ona sorarsanız, yetişmekte olan kuşakları, sevginin hamurunda yoğrulmuş insanlık değerleriyle buluşturma görevi, en çok öğretmenin omuzlarındaydı. Tüm zamanlarda öğrencilerini, erişilmesi zor o yüce değerlerle buluşturmayı, işte bu inançla arzulayıp durmuştu. Şimdi büyük bir mutluluklaa tanık oldukları, o çabalarının boy veren sürgünleri olsa gerekti. Ancak zorunlu savaşlarda büyük zaferler kazanan komutanların duyumsadıkları, onun duyduğu duygular kadar güçlü olabilirdi.

Bu özel duyguların bir benzerini de birkaç yıl önce Ankara’da, yalnızca bir yıl öğretmenliklerini yaptığını kendilerinden öğrendiği iki öğrencisi yaşatmıştı ona. Delikanlı kız ve erkek annesi olmuş olan bu öğrencileri, onun kimi duygu, düşünce ve davranışlarından nasıl etkilendiklerini anlata anlata bitiremiyorlardı.
Doğrusunu söylemek gerekirse o, bu etkiye inanmakta biraz güçlük çekiyordu. “Olsa olsa, abartılmış bir değerlendirme olabilir onların bu duyguları,” diyordu kendi kendine. Bu annelerin abartılı değerlendirmeleri, pek çok insanın edinemediği, onların güçlü donanımlarından kaynaklanıyor olabilirdi. Bu öğrencileri, öğretmenlerinin, kişiliklerine kattığı küçücük bir harca, bu nedenle böyle abartılı bir anlam ve değer yüklemiş olabilirlerdi. Nitekim anlattıklarına göre, geçen birkaç on yıl içinde bu öğrencilerinin, yaşadıkları zorluklar karşısında gösterdikleri güçlü direnç, öğretmenlerinin bu yorumunu güçlendirir nitelikteydi. Öğretmenlerinin, kişilikleri üzerindeki etkisini onların, katlayarak büyütmüş olmaları, güçlü bir olasılıktı.
Onlarca yıl sonra ona, dorukları seçilemeyen yüce duygular yaşatan bu öğrencileri, kendisiyle ilgili duygu ve düşüncelerini yalnızca içlerinde saklamamış; onları, çok değer verdikleri bir başka öğretmenleri, arkadaşları ve çocuklarıyla da paylaşmışlardı.
Bu iki öğrenci, öğretmenlerinin bir öğle sonu saatlerini, çöl ortasındaki göz kamaştırıcı bir vahaya benzeyen kendi iş yerlerinde geçirmesini sağlamışlardı. Öğrencilerinin, özel bir önem verdikleri yeni öğretmenleri ve çalışma arkadaşları da oradaydı. Bu eşsiz ortamdaki içtenlikli söyleşide, insana dair ne kadar güzellik, ne kadar değer varsa, tümünün söze döküldüğünü söylese yeriydi. Öğrencileri, oluşturdukları bu ortamda öğretmenlerini, adeta zaman boyutunun ötelerine taşımışlardı. Herkesin ağzından, o havanın çağrıştırdığı en içten, bir o kadar da gizemli, doğaçlama sözler dökülüyordu. Söz, insanoğluna yaraşır bir dünya düzeninin kuruluşunu düşlemeye dek vardırılmış ve dile getirilen güzelim dünyanın derin hazzı bile yaşanmıştı.
Oradaki her bireyin gözlerindeki ışık, yüreklerinden kopup gelen umut ve inanç anlatıları, cümle âleme, insanlığın yakın bir gelecekte güzel günlere ulaşacağını muştular gibiydi. Bu benzersiz ortamda yaşadığı yoğun duygular içinde vedalaşmıştı o güzel insanlarla. Şimdiye dek bu denli içten, bu denli duyarlı ikişilerin oluşturduğu bir ortamda bulunmadığını düşünüyordu yol boyu. Kalbi orada kalmıştı öğretmenin.


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Hatıran yetmez bana; uzakta kalma sevgilim! Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Hatıran yetmez bana; uzakta kalma sevgilim! yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Hatıran yetmez bana; uzakta kalma sevgilim! yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Destina
Destina, @destina1
20.12.2016 13:07:00
Bazen yalnızca hatırası yeter ;
İmakansız ise kavuşmak !!!
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL