6
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1031
Okunma

Ah şu babalar yok mu. Onlar belirliyor çoğunlukla geleceğimizi.Oysa kendince severdi beni ve kardeşlerimi ama kız erkek
ayrımı yaptın. Biraz da çevrenin etkisiyle. Sen bu konuda yalnız değildin. Seni yönlendiren halam ve ağababam da suçluydu.
Halam kız kısmı okuyup da ne olacak derken, ağababam yatılı okullarda kızların ceninleri tuvaletlere attığını söylüyor bizim
okumamamızı söylüyordu. Bir yandan da hocalar etkin olmuş sonra söylediğine göre. Erkek evlât da gözünde bir başkaydı.
Sözgelimi erkek kardeşimi okuması için zorlarken bizi bu konuda daha başlangıçta bıraktın. Kız kısmı okuyup da ne olacak.
Evlensin evinde çoluk çocuğuna baksın. Bazen de bizi bir çiçek gibi gördün. Zamanı gelince açıp koklanacak. Oysa biz önce
insandık.
Bugün öğleyin kapımın zili çalındı. Kapıyı açtığımda başı türbanlı iki bayan alt kattaydı. Birisi yukarıya benim yanıma çıktı.
Selâmün aleyküm diyerek hemen söze girdi :
" Kur’an kursuna gelmek ister misiniz?"
"Ben dört yıl gittim kuran kursuna biliyorum."
"Olsun tecvit öğrenirsiniz."
"Tecvit de öğrendim."
"O zaman gelin hatim yaparsınız."
" Ben çok hatim yaptım. Artık kuranın Türkçesini okuyorum."
Ne söylediyse beni kuran kursuna çekemedi. Geçen yıl da gelmişti birisi illâ seni kuran kursuna kaydedelim, gel diye.
Benim mutfaktaki küçük radyom bayağı hızlı açık, içeri odada kahvaltı ediyordum. Bir bardak çayımı bitirmeden kapı tekrar çalındı. Kapıyı açtığımda
yine aynı bayanla karşılaştım :
"Üçüncü kattaki Şaziye hanım gönderdi. Ümran siz misiniz? "
" Hayır, ben değilim. Ümran kuran kursuna gider dedi, size gönderdi. Şaziye hanım da gelecek kursa."
O gitsin dedim içimden. Kurbanları kesip etlik yaptılar sanki. Buz dolaplarına, donduruculara doldurdular.Eşiyle bayramın ikinci günü evinden çıkmış
giderken merdivenlerde karşılaştım. Elinde kocaman et dolu bir poşet yanımdan hızla geçti. Ne merhaba, ne selâm. Sanki konuşsa elinden etleri
alıp kaçacakmışım gibi. Her zaman konuşan adam tek kelime etmedi. Bayram günü insan hiç olmazsa iyi bayramlar der. Bu adamın eşi Şaziye hanım.
" Sizi gelin kursumuza yazalım. Sizi sevdim. "
" Ben de sizi sevdim ama olmaz."
" Öğrenci olur, bir şeyler öğrenirsiniz hem."
Güldüm :
" Ben zaten öğrenciyim. Açık öğretimde okuyorum. Babam okutmadı. Ben de içimde ukde kalmasın dedim. Okuyorum."
Böyle söyleyince onun da eski dertleri depreşti:
" Ben güzel sanatlara gitmek istemiştim. Babam göndermedi. Güzel resim yapardım."
Ben de güzel resim yaparım. Kurslarına da gittim demedim ona üzülmekten. Benim İlâhiyata gitmemi istedi dedi.Bende
ilâhiyatı bitirdim. Ah bu babalar dedim. Neden bizim istediğimizi değil de kendi istediklerini dayatıyorlar bize. Ben de
o zaman babama dedim k,: Madem okutmuyorsun, hiç olmazsa imam hatibe gideyim. Yaşım büyümüş, gidemezmişim.
Adım Nezahat dedi birden. Ben de Nazik dedim.
" Bu kuran kursundan maaş alıyor musun yoksa, öyle gönüllü mü yapıyorsun? "
" Maaş alıyorum. Sigortam yani güvencem de var."
" Bence sen yine de imam hatip hocalığı için başvur. Hazır pek çok Fetocu görevden alınmışken."
İlk geldiğinde Fetöcü olmadığını normal bir kurs öğretmeni olduğunu söylemişti. On beş Temmuz gecesi herkese telefon ettim. Bu beladan kurtulmak için sabaha kadar
kuran okuyup, dua ettik. Allaha şükür bunu atlattık."
" Belli olmaz. Atlattık sayılmaz" dedim.
" Sen yine de öğretmenliğe başvur dedim birden."
" Dokuz yaşında bir çocuğum var, biraz mızmız. Onu bırakamıyorum."
" Ne bileyim ailen, annen, kaynanan yok mu onu bırakacağın?"
"Onlar ikisi de uzaktalar. Kaynanam Ankara’da ayağı sakatlandı, zor yürüyor. O çocuğumla ilgilenemez."
Eşinin İmam hatibin müdürü olduğunu, sen çocukla ilgilen çalışma dediğini söylemişti. Ben hayat ortak, o da sen de ilgilenirsen, bir sorun kalmaz demiştim. Erkekler
kendi rahatlarını düşünüyorlar. Bence sen de öğretmen ol, çalış. demiştim. Şimdi iş güvencesinin olduğunu öğrenince rahatladım. Bana ille çalıştığı Muhammet nur
camiinde cuma günleri hanımlara vaiz de verdiğini gelmemi, muhakkak beklediğini söyleyerek çıktı. O gidince neden onu Halk Eğim Merkezindeki resim kursuna gel
diye çağırmadığımı düşündüm. İçinde kalan resim yapmak özlemini giderirdi. Bir cuma günü Muhammet nur camiine uğramalı..
Yazdıklarımı düşünürken, ah şu babalar yok mu dedim. Onlar istese neler olmaz ki.
Yine de hiçbir zaman vakit geç değil diyorum, insanın hayalini gerçekleştirmesi için..
23. 09. 2016 / Nazik Gülünay