5
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1951
Okunma


“Sessiz akan bir ırmağım
geceden”(B.A)
Durmazsın, duramazsın. Durunca fark edeceğin tüm sızılar için duramazsın. Sonsuz bir devinimin içinde debelenirken bulursun kendini. Avuçlarınla nehirleri taşırsın. Sonsuz kere taşırsın. Sonsuz kere. Sanki yeri değişebilecekmiş gibi suyun. Sonra bir gün avuçlarındaki ıssızlığı fark edersin.
Kanındaki yorgun akış hele. En çok dokunanlardandır. Etrafındaki herkes tuhaf hikayeler anlatır. Sen bu hikayeleri neden dinlediğini ve hikayelerin neresinde olduğunu bilmezsin. Hep dinlersin. Senin suskunluğunun anlattıklarını kimse merak etmez. Fakat sen her boş lakırdıyı tanrının sözleriymiş gibi dinlersin.
Sanki konuşsan evrende hiç bir gezegen seni kabul etmeyecek. Sanki konuşsan ayak bastığın yer seni tükürüp atacak. Ve sana müebbet bir susku düşer. Eyvallah dersin. Buna da eyvallah. Sustuğun gün öğrenirsin içinden gelenleri bir kenara yığmayı. Bir şarkının nakaratı camdan bir biblo gibi konar göğsüne. Sonra birden düşüverir...
Kırılır. Nasıl da sızlar için. Herkes kendi acısına hislidir. Seninki hep bir yabandır. Boş ver dedikçe onlar boşluklar daha bir boşalır. Şuranda telaşsız, kabullenilmiş bir çürüme başlar.
Usulca bırakır kolların yarını.
Bir varmış ve hep yokmuş olursun.
Önceleri, bir kağıtta dağılan her şeyi toplamak gibi bir çaban olurdu. Fakat artık dağılan ne varsa itelersin uzağına. Hayal kırıkların ruhuna yapışıp kalır.
Usulca bırakırsın sevdiğin tüm şiirleri. Ezbere bildiğin şiirler bir bir silinirken zihninden için oyulur. Bir zamanlar her kederin iyileştiricisiydi şiir ve yağmur. Şimdi şiirler yetim. Şimdi yağmur mandalla asılı temiz çamaşır için ürperti yalnız.
Eskiden derdim ki ..
“Her evin mandalı olmalı. Nedenini bilmiyorum ama olmalı. Hiç solmayan çiçekleri olmalı. Sözcüklerin kırıcılığını yok etmek için reçelleri olmalı. Ocakta kaynayan domates kokusu olmalı. Konservelerin dizildiği bir kileri... Ömrün sert tokatlarını aşabilmek için pencereleri olmalı. Kaburgalarıma saplanmış kelime yığınlarını yok edebilecek pencereleri...”
Hepsi uçuştu sözlerimin.
Çünkü kapanan perdenin ardından kalbindeki yırtıkları ilmek ilmek dikmek gibi bir derdin yok artık. Kabul et bu hikayenin tam orta yerinde hoyratça kimsesizleştin.
Üzgünüm, çok üzgünüm...
Kendini yitirdin...
“Denizler dalgalar dövdü beni, sert rüzgarlar yurt bildi
zirvelerimi.
Kırıldım, söküldüm, ufalandım; döndüm bitiştim tekrar kendime
açsan, kırsan, baksan; bütün yeryüzü, her zerremde.” (B.K)
Eylül.S