İşgal altındaki İstanbul’da mavi gözlü küçük bir çocuk, Beyoğlu mağazalarından kaldırımlara kadar sarkan düşman bayraklarını gördükçe çok üzülüyordu. Bir gün oynadığı sokakta kendisinden büyük çocuklara rastladı. Bu çocuklar vatansever bir çete kurmuşlardı. Çetenin görevi işte o mağazalarda asılı Yunan bayraklarını çekerek yere düşürmek ve alıp kaçmaktı. Küçük çocuk hemen bu çeteye katıldı. Çetenin en küçüğü olmasına rağmen bir günde diğer çocuklardan daha çok bayrak düşürüp alıp kaçmayı başarmıştı. O gün ilk defa çok mutluydu ...

Yine o günlerde bir kadının oturduğu apartmanın karşı dairesinde işgal kuvvetlerinin subayları, edepsizliği o kerteye vardırmışlardı ki, pek coşkun mizaçlı olan kadın çıldırma raddelerine gelmişti. Hemen tek başına bir protesto mitingi tertiplemiş ve dikkati çekip sokağa halkı toplamak için mutfağa koşmuş. Eline geçirdiği bir boş tencereye havanın elini vura vura balkonda büyük bir gümbürtü koparmıştı. Velvele üzerine kalabalıkla beraber subaylarda heyecanlanmıştı. Fransız subayları, ihtilal mi çıktı, Türkler mi ayaklandı diye bitişikteki balkona fırlamışlardı. İşte kadın o zaman:

Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar,diyen İstiklal İstiklal Marşımızın henüz doğmamış mısraından başlamış. İyi bildiği Fransızca ile Pierre Loti’sine kadar şöyle bir nutuk çekip iyice giydirmişti.Bunun üzerine iyice şaşırıp pısıran işgal ordusunun subayları büyük bir sessizlik içinde odalarına çekilmişlerdi.

İşgal kuvvetlerinin subaylarına haddini bildiren kadını ve vatansever çetenin en küçük ferdi olan mavi gözlü çocuğun kim olduğunu merak ediyorsunuz değil mi? O halde sizi merakta bırakmayayım ve ben söyleyeyim:

Protestocu yurtsever kadın Ressam Celile Hanım ve küçük mavi gözlü çocuk,Celile Hanımın oğlu Şair Nazım Hikmet’tir. Aziz anıları önünde saygıyla eğiliyorum...