12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
922
Okunma

HASTANE ÖNÜNDE İNCİL AĞACI
12/07/2008 - 22:44
Özel sektörde turizm işiyle uğraşan bir arkadaşımızın başından geçenler.Olay yeni devlet hastanesi önünde olmuştur.
Güzel giyimli bir adam ve yanında bir bayan.Gayet güzel Türkçe lisanı ve samimi tavırlar.Biraz sohbet biraz muhabbet derken daha sonra görüşmek üzere ayrılırlar. Adres ve telefon alınır vedalaşılır.Arkadaşımız turizm işiyle alakadar olduğu için kaynaşma gibi bir sorunu yoktur.
İlerleyen günlerde bir araya gelirler ve aynı ortamı sık sık paylaşmaya başlarlar. Saygı had safhadadır ilişkilerinde.Paranın önemli olmadığı bir ortam vardır.Aradan geçen günlerde arkadaşımız bu çiftin ateist olduğuna karar verir.Ve muhabbetler din ve inanç gibi konulara gelir.Bizimki anlar ki bunlar hrıstiyan.Ama sadece din olarak bunu seçmekle kalmamışlar.Misyonerler vesselam.
Aralarındaki uzun sohbetler dinler savaşına döner.Artık iki tarafta kendi dininin özelliklerini anlatmaktan ve dinsel empoze etme gayretinden usanır.Anlarlar ki herkes dininden memnun.Ama bizim arkadaş samimiyetle anlatırken karşı taraf dolar teklif eder.Üzerinde piramit resmi olan dolar.(Piramit i daha sonra anlatacağız kısmet olursa)
Anlattığına göre Nevşehir de hiç umulmadık simalar ve bazı iş adamları bu oluşumlara destek veriyor.Binlerce incil dağıtılmış ve dağıtılmayı bekliyor.Bilhassa turistik ilçelerimizde faaliyetler çok yoğunlaşmış durumda.Şu an bu çift Nevşehir i terk etmiş.Ama ya diğerleri…
Bundan 2 yıl kadar önce ticaret yaptığım sıralarda benzer bir olayla karşılaşmıştım.Araştırma merakım olduğu için çok daha ilginç bilgilere ulaştım o günlerde.Elimize öyle isimler gelmişti ki inanmakta güçlük çekmiştik.Dinine bağlı birkaç ağabeyimizle çalışmalar yapmıştık o günlerde.Bizim paramız kısıtlıydı ve yardım talep ettiğimiz yerler açıkçası olumlu değillerdi gerek maddi gerekse manevi açıdan.
Binlerce cd ve kitap temin edip ( peygamberimiz s.a.v ın hayatını anlatan ve kuran öğretmeyi amaçlayan cd ler v.s ) belirlediğimiz adreslere samimi dindar kardeşlerimiz sayesinde ulaştırdık.Bizimki bir karşı ataktı ve düşmanın silahıyla silahlanmak gerekiyordu.Bu süreçte maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen samimi insanlar da oldu elbet. Daha sonraki günlerde belki bir faydası dokunur diye adreslerini tespit ettiğimiz onlarca misyonerin evine de İngilizce kuran göndermiştik.Gerçi adamlar Türkçe biliyordu ama bilmeyenlerde olabilir ekiplerinde diyerek böyle bir adım atmıştık.
Sadece bunlar yetmez diyerek tespit ettiğimiz 2 sayfalık misyoner adreslerini Nevşehir deki istihbarat birimlerine yollamıştık bir ağabeyimiz kanalıyla.
Ama buraya turist olarak geldikleri için ellerinden gelen yoktu yasal kurumların.Zaten mevcut yasalar da ekmeklerine yağ sürüyordu bu kişilerin.
O zaman ne yapmalıydık ve nasıl bir strateji belirlemeliydik bu davetsiz misafirlere.Malatya da meydana gelen düzmece misyoner katliamı gibi olayları tasvip etmiyorduk ve dinimiz de bunu emretmiyordu zaten.O zaman bu iş aile kurumuna düşüyordu.İlk terbiye edici mevcut kurum aileydi ve aileler çok ihmalkardı açıkçası.
Ülkemizde din değiştirip hrıstiyan olan gençlerin çok yüksek bir oranı ataları hrıstiyan olan gençlerdi evet ve bu sevindiriciydi.Ama dinini değiştiren bir gencimizin bile vebalinde hepimizin ve ailesinin payı vardı.
Kapadokya bölgesi hrısiyanlar açısından son derece önemli bir bölge.Buraya akın akın gelen yabancıların çoğunun aklı ve yüreği burada kalarak dönüyor ülkelerine.Bizler misyonerlerin ayak oyunlarıyla bu vatanı yedirecek değiliz elbette.Ama kültürümüze dilimize ve dinimize sahip çıkmadan ve sadece oturduğumuz yerden dem vurarak mücadele edemeyiz değil mi ? Herkesin elini taşın altına koyması ve fedakarlık yapması gerekiyor.Çocuklarımıza sahip olmamız gerekiyor.Bakın insan tabiatı boşluk kabul etmez ve bizim boş bıraktığımız o körpe beyinlere birileri mutlaka bir şeyler doldurur.Ve kendine sahip olmayana olamayana ve vatanına sahip olmayana olamayana bir başka insan ve bir başka devlet sahip olur.Bu bir doğa kanunudur.Elbette kanun koyucuların en büyüğünün de bir hesabı vardır ama yarın o kanun koyucunun karşısına gülümseyerek çıkmalıyız değil mi? Bu açıdan çok çalışmalı ve bizlerde dinimizi tanıtmalıyız.Ama en güzel ve en etkili örnek biçimi yaşayarak örnek olmaktır.Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz demiş atalarımız.Şu an için islamı düzgün anlatan ve yaşayan insanlar çok az kaldı ve dışlanmaktan kendilerini ve dinimizi ifade etme şansı bulamıyorlar.Kendi öz yurdumuzda boynumuza yapıştırılan ve maalesef halk tarafından tam manasıyla anlaşılamayan psikolojik harekatların içindeyiz.Evet bir gün hepimiz medyada dönen tezgahları anlayacağız.Bir gün içimizdeki ihanet taifelerini deşifre edeceğiz.Ve bir gün bu oyunlar boşa çıkacak ve o misyoner uşakları Gazi nin dediği gibi geldikleri gibi gidecekler.
Evet Atatürk ün başka bir konu hakkında söylediklerini biz de burada bu konu hakkında söylemek istiyoruz.
GELDİKLERİ GİBİ GİDECEKLER !