Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
ol
olcay genç

kabus

Yorum

kabus

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

625

Okunma

kabus

Daha fazla bekleyemedi. Kanepenin üzerine attığı paltosunu sırtına geçirdi. Telaşla evden çıktı. Yağmur yağıyordu. Şemsiyesini almadığını fark etti. Tekrar çıkmadı yukarıya. Sağanak yağmurda ilerlemeye başladı. Vakit çok geç olmamasına rağmen sokak ıssızdı. Ama aldırmadı.
Mırıldanıp duruyordu kendi kendine. Sokakta bir gören olsa deli olduğunu düşünürdü kesinlikle. Dağınık saçlar, traşsız, uykusuzluktan yorgun bitap bir yüz. Sevgilisinin dokunmaya doğamadığı bu çehre şimdi görse tanıyamayacağı bir haldeydi. Oysa bir hafta olmuştu sadece. Birden bire çökmüştü.
Mesafe gözünde ne kadar da büyüyordu. Yol gittikçe uzuyordu sanki. Her zaman gidip geldiği yollar sürekli döndüğü kavşaklar, önünde her zaman beklediği durağa varana kadar işkencecisi olmuştu bu gece. Binalar kaldırım taşları, oto yoldan geçen arabalar, ıssız yolda rastladığı insanlar onu engellemek için seçilmiş birer bekçiydi sanki.
Daraldı yüreği şaha kalktı. Otobüsü beklerken bağırmak üzereydi ki beklediği otobüs geldi son anda. Atına atlayan bir şövalye gibi bindi taşıta. Şoföre ödeme yapıp en arkaya otururken içinde zamanında yetişebilmenin umudu doğdu, küçük bir kırıntı da olsa.
İşte buydu tıkanıklık. Ne yapabileceğini bile bilmiyordu aslında. Aklından hiçbir çözüm geçmiyordu. Pencereden dışarıyı seyretmek en kolayıydı. Niçin çıkmıştı ki evden. Gitmesine neden olabilecek o kadar çok hata yaptıktan sonra nasıl gitme diyebilecekti. Ya o son hatasını nasıl silebilecekti belleklerden. Yok olmak istiyordu şu an geçmişiyle birlikte. Avuçlarını sıktı. Pencereyi yumruklama isteği duydu. Dışarıda yağan yağmurdan daha şiddetliydi içindeki fırtına. Ben olsam affetmezdim dedi kendi kendine. Saatine bakıp bakıp duruyordu sürekli. Zamanında orda olabilecek miydi? Tanrım yol nasılda uzuyordu gidildikçe. Bağışlanmama isteği mi yoksa korkusu muydu içindeki bilmiyordu. Tek bildiği daha fazla acı çekme isteği vardı içinde. Hak ediyordu bunu. Gecenin ona sunduğu tüm işkenceleri. Her anı böyle geçmeliydi. Gündüz ve gece sırayla ardı ardına elindeki tüm olanaklarla işkence yapmalıydı ona.
Sonunda yaklaşmışlardı. Otogar 2 dakikalık uzaklıktaydı şimdi. Aylardan ocak, günlerden Cuma ve saat tam da 7:30 u gösteriyordu. Düşercesine indi otobüs durur durmaz. Büyük bir hızla, bacaklarının şimdiye kadar görmediği bir hızla koşuyordu. 13 numaralı peronu sordu karşısına ilk çıkan muavin kılıklı kişiye. Yağmurdan sırılsıklam olmuştu. Nerdeyse ittiriyordu önüne çıkan etten engelleri.
İşte 13 numaralı peron ve İzmir otobüsü. Ellerini dizlerine koyup eğilerek soluklandı bir süre ama kısa bir süreydi bu. Kaybedecek zamanı yoktu. Otobüse yaklaştı yolcular henüz biniyorlardı. Uzun yol şoförü koltuğuna yerleşmemişti henüz. Gözleri onu aradı. Dışarıda göremeyince otobüsün camlarına bakındı. Göremedi. İçeriye attı kendini. Telaşlı telaşlı etrafına bakındı ve gördü sonunda, hayatının son aşkını. Ordaydı işte, gözleri ağlamaktan şişmiş, elinde bir mendil. Yaklaştı ona. Ürkütmekten korkarak. Kalbinin ritmi yükselmişti. Herkes duyuyor sandı kalp atışlarını. Aşkım diye seslendi. Bir adım kala durdu. Kıpırdayamadı daha fazla. Elini uzattı. Ne söyleyeceğini bilemeden. Sakin bir yüzle baktı ona sevdiği kadın. Kadının yüzündeki şaşkınlık acıya, bir an sonra durgunluğa bıraktı yerini. Elini uzattı. Aniden yok oldu kadın. Koltuğa baktı. Bir mendil kalmıştı yerinde sadece. Otobüsün içindeki ışıklar sönmeye başladı önce. Sonra pencereler silindi. Sonra koltuklar ve yolcular… Sadece kendisi kaldı ayakları yerden kesilmiş öylece havada. ‘’Affetmedi ‘’son cümlesi oldu ve parçalara ayrıldı bütün bedeni bir anda.
Parçalandığı anda belli belirsiz bir çığlık attı ve göz kapakları açıldı. Etrafına bakındı o anda heyecanla. Yataktaydı. Dokundu kendi kendine. Tek vücuttu. Sağına baktı. Yanında karısı uyuyordu. Ve kendisi sırılsıklamdı. Elini anlına götürdü. Kâbus görmüştü yine. Yataktan kalkıp banyoya gitti. Havluyla yüzündeki teri sildi ensesini saçlarını. Gar dolabı açıp üzerini değiştirdi. Mutfakta bir sigara yaktı. Biliyordu bu rüyanın anlamını. Vicdan azabıydı bu.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kabus Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kabus yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
kabus yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
Paylaş
YAZI KÜNYE
Tarih:
28.6.2016 01:33:28
Beğeni:
0
Okunma:
625
Yorum:
0
BEĞENENLER
SON YAZILARI
POPÜLER YAZILARI
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL