7
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
936
Okunma

Düşünce özürlü insanların yerine memleketi sen mi düşünüyorsun annem.. Kıyamam ben sana aşkımm!
Şu günlerde içim içime sığmıyor, gündüz hayalimdesin gece düşümde. Bu nasıl bir sevmektir, nasıl sevinmek! Bunca ömrümde beni böylesi heyecanlara salan, bu kadar çok mutlu eden bir başkası girmedi hayatıma inan Binali! Dünyada böyle erkekler de varmış! Dedirttin bana bu ahir ömrümde. İşte ‘son gürlük’ dedikleri şey de bu olsa gerek.
Ayağının tozuyla geldin,tozu dumana katarak gönlümün baş köşesine oturdun. Sen bir mucize sen bir ödülsün şu garip gönlüme. Önce sözlerinle, o tatlı vaatlerinle girdin gönlüme. Sana inanıyorum, sana güveniyorum ve verdiğin sözlerin arkasında duracağına inanıyorum bütün kalbimle ben.
Çünkü ne diyordun sözlerini noktalarken sen: Vaatlerde bulunmak öyle kolay iş mi? Verilen söz mutlaka yerine getirilmeli. Ben de verdiğim sözlerin ettiğim yeminin oturduğum koltuğun hakkını vereceğim elbette. Bu benim en asil görevim olacaktır.
Ey benim haşmetmeap hazretlerim! bu da benim sana sunacağım en büyük sevgi ve sadakatim olacaktır. Ne diyordun açış konuşmasını yaparken gözlerimin içine baka baka mecliste.
"Bismillah! diyerek yeni dönemde millete hizmet vermeye başlıyoruz. Hayırlı, uğurlu olsun. Erzincan, İzmir... Tüm mazlum coğrafyanın ortak iradesiyle gurur duyuyoruz. Türkiye’nin bağımsızlığı, güvenliği ve huzuru için gece gündüz demeden görev yapan askerimizi, polisimizi, korucularımızı selamlıyoruz. Kahraman şehitlerimizi şükranla anıyor, bağrımıza basıyoruz. Gazilerimize Allah’tan acil şifa diliyoruz. Bugün yeni hükümetimizi ilan ettik. Hayırlı olsun.
Milletimiz mutluysa, memnunsa biz ondan ancak ve ancak gurur duyarız. Daha güzel hizmetleri yapmak için canla başla çalışırız. Sizlerle aynı yolda omuz omuza yürümek onurların en şereflisidir.
Ah Binali’m ah.. Ben bundan sonra ne desem boş ne söylesem anlamsız gayri. İllegal işler yapan biri bu işlerden çok uzak olan birinden yardım istediğinde “Git işine! beni pis işlerine alet etme” denir ya hani.
İşte bunca baştan aşağı kire bulanmış bir siyaset batağına, Allah’ın adını alet etme yalvarırım sana.
Rahmetli İsmet İnönü’ye seçim gezilerinde etrafındakiler: Paşam lütfen içinde Allah’ın adı geçen bir iki söz edin. Görüyorsunuz bu halk dinle yatıp imanla kalkıyor. Laiklik anlayışı bu topluma henüz yerleşmemiş demişler. İsmet paşa söz vermiş Allah’ın adını zikredeceğine dair.
Ve gittikleri ilk yerde konuşmasını yaparken etrafındakiler heyecanla ağzından çıkacakları beklerken o konuşmasını "Allahaısmarladık" sözüyle sonlandırır.
Hani söz vermiştiniz paşam? derler. "Allahaısmarladık" dedim ya demiş. Vefatından çok sonra dönemin değerli gazeteci-yazarı değerli Mete Akyol eşi Mevhibe Hamım efendiden İnönü’nün özel odasına girme iznini rica minnet alıp odasına giriyor. Duvarda: Allah’ın Dediği Olur yazısı olan bir tablo asılıdır. Ceviz bir konsolun üstünde ise bir seccade bir tespih ve bir namaz takkesi durmaktadır. Bu gün maalesef: ben müslümanım ben vatanseverim diyenlerden köşe bucak kaçar oldu bu eşsiz değerlere gerçekten sahip olanlar.
İşte bak kendi ağzınla söylüyorsun “mazlum coğrafya” diye. Bir ülkede her şey doğru düzgün işliyor hak hukuk adalet eşitlik güven ve insani ahlaki değerler kol kola hep birlikte yürüyorsa o coğrafya nasıl mazlum olabilir? Erzincan dan İzmir’e diye sınır çizmene de benim aklım ermedi nedense Binali.
Bak Binali’ciğim,sen daha buralarda yenisin. Beni pek tanımazsın. Sözlerimin çok sert dilimin ölçüsünün ayarsız olduğu kesin ancak kalbimin çok yumuşak gönlümün dost canlısı olduğu da kesin. Şimdi sana dostça bir uyarı. Hani seni bizim başımız getiren uzun beyaz adam, bir zamanlar koynunda besleyip kucağında zıplattığı kısa beyaz adamı da senin gibi ani bir çalımla başa getirmiş, seçim zamanı ve sonrasında posası çıkıncaya kadar çalıştırmıştı biliyorsun. Ardından kendisinin kısa beyaz eşi ile onun uzun beyaz eşiyle yan yana oturdukları bir protokol sırasında önlerine bırakılan su ambalajlarının eşitsizliğini bahane edip yine aynı beklenmedik bir çalımla kucağından yere atıvermişti sen de biliyorsun. Böyle gidersen seni daha lafların kursağındayken kucağına sığamayacağından yere değil de, meclis kürsüsünden Erzincan’a kadar şutlayabilir dostum.
Laf aramızda Binali’ciğim, eğer söz verdiğin gibi emeklilere dullar ve yetimlere vermeyi vaat ettiğin kurban parası ve bayram ikramiyesi elime geçer geçmez ben de senin safına geçmeyi vaat ediyorum!
Ha! sana bir şikayetim olacak bu arada. Hani şu İslami İlimler Fakültesi kurucu dekanı Prof. Dr. Mustafa Aşkar, TRT1’ de yayınlanan ve konuğu olduğu programda şu ifadeleri kullandı:
"Alnı secdeye gelen bir varlık var mı insanın dışında? Secde eden tek varlık insan. O zaman ben düz söyleyeyim. Ayette de bunu söylüyor, ağır gelmesin. Yani, namazı hayvanlar kılmaz, namaz kılmayan da hayvandır."
Bu nasıl bir insandır? Bu nasıl bir devlet görevlisidir? Bu nasıl bir sözdür?
Be şaşkın zavallı adam! Sen Allah’ın “Onlar benim sessiz kullarımdır” dediği o hayvanların her azasına kurban ol! Ayeti bırakıp bir tavuğu gözleyebilseydin bu dünya gözüyle eğer, onun başını eğip içtiği her suyun her yudumunda başını göğe kaldırıp Yaradan ‘a şükür ettiğini görürdün. Bir ağaca şöyle insan gibi bakabilseydin ya da, dallarının yerlere eğilip Allaha’ a secde ettiğini anlardın.
Geçenlerde facebooka: Artık şu Hayırlı Cumalar sözünü bırakın da bu ülke bu millet ne zaman hayırlara insanca güzelliklere ve huzura erecek? Onu düşünün artık demiştim Ve her nedense bir daha öyle süslü püslü yazılara hiç rastlamadım.