Kuy(t)u Karanlık
1980 yılının soğuk bir kış akşamında Büyük kadın hamamının olduğu sokaktan hiç sapmadan tarihi surlara doğru yürüdük. Ortalık bembeyazdı, babamın ellerinde bir kaç öteberi vardı. O önde biz geride üşüye üşüye yürüyorduk. Karanlık iyice basmış saat gece yarısını çoktan geçmişti. Arkamızda oluşan gölgelerden korkuyor ara ara duraklayıp sonra yeniden ilerliyorduk. İnsanın kendi gölgesinden çekindiği bu yıllarda hükumet düşmüştü ve zabitlere sınırsız yetki verilmişti. Böyle bir durumda yakalanmamız sonucu nezareti boylamamız içten bile değildi.
Babam arada bir durup geride kalmamamızı sağlıyordu.
Cebinde bir kaç liradan başka bir şey yoktu. Bu yüzden çaresiz dedemlere gidecektik. Hava iyice soğumuş ve kar beyaz bir gelinlik gibi sarmıştı toprağı. Böyle devam etmesi halinde sabaha kadar yarım metreyi geçeceğine kuşku yoktu. Sokak lambaları yarı saydam bir mayhoşlukla selamlıyordu karı. Yere düşen kar taneleri kristal bir üşümüşlük taşıyordu inceden inceye.. Az ötede, soğuktan donmuş bir kedinin cansız bedeni uzanmış duruyordu. Bunu farkeden babam derin bir ah çekti. Burun deliklerinden süzülen buhar kızgın bir görünüş katıyordu bakışlarına..
Çoğu Ermeni ve Kürt evlerinin bulunduğu semtin dar sokaklarından ilerlerken yakalanma korkusu vardı hep içimizde. Babam, havanın soğuk olması sebebiyle hızlı adımlar atıyor ama ondan geride kaldığımız için sürekli duraklıyor. Ve anlaşılan o ki kafasındaki kirli düşünceleri temizlemeye havanın soğukluğu yetmiyor..
- "Ah ulan fakirliğin gözü kör olsun!" dedikten sonra yürümeye devam ederek son bir hamleyle karşıda gülümseyen lambanın ışığına yöneldi.
altı numaralı kapının tokmağına hızlıca vurdu ama kimseler gelmedi.
-"Mendebur, insafsız karı ölür müydün sabahı bekleseydin" diye mırıldandı.. Sonra öfkeli bir şekilde çalmaya devam etti.
Neyse ki bir ayak sesi duyuldu. Gelen Musa dedeydi.
-Hoş geldiniz kızım, hoş geldin oğlum
-Öpeyim baba
-Hele içeri girin içeride konuşalım. Ooo gel bakalım delikanlı
Karanlığın bağrını deşip , paslı demir kapıdan içeri girdiğimizde üzerimizdeki korku gitmiş, yerini anılara bırakmıştı. Gecenin bu saatinde bu kadar yolu zabitlere rağmen yürümemiz hayra alamet değildi.Avludan odun getirip sobayı yaktı Musa dede. İçeri ısınmış yüzlerimizdeki ayaz erimişti. Babamın aklından geçenleri az çok tahmin ediyordum, muhtemelen planlar yapıyordu yarına dair.
Bir süre kimseden ses çıkmadı herkes farklı farklı düşüncelere dalmıştı. Kafasında türlü düşünceler vardı babamın önce başımızı koyacağımız bir ev bulmalı diye geçirdi içinden, saat ikiye çeyrek vardı fakat kimsenin uykuyu düşündüğü yoktu.
"Anlat hele oğul hayırdır " diyerek sessizliği bozdu Musa dede.
-Feride hasta, geceleri banyoya mutfağa gider diye elektrikleri açık bırakıyorduk. Fatura fazla geliyor diye bizi evden kovdu mendebur karı! Fatura neyse ben öderim eşim hasta dedimse de dinletemedim. Vicdan kalmamış baba kalmamış.
-Üzülme oğul derdi veren dermanı da verir . Allah büyük , elbet bulunur bir hâl çaresi.Siz dinlenin hele.
Babamın bu çaresiz hali beni derin düşüncelere daldırsa da çocukluğun verdiği enerjiyle bu ahvali kısa sürede atlatmıştım.
İnsanın ait olduğu topraklar vardır. Ne yapılırsa yapılsın vazgeçemeyeceği; ölümü göze aldığı cenneti, aynı dili konuştuğu insanlar topluluğu, aynı çeşmeden su içtiği komşusu, aynı bahçede çocuklarının oynadığı topraklar...
İnsanın sahip olduğu bazı inançlar da var. İnançsızlık bile buna dahil, hangi dine kültüre ait olduğunuzu siz belirleyemezsiniz. Dünyaya bir daha gelsem yine aynı ırktan ve aynı topraklarda olmak isterdim . Bir insanı herkes yaralayabilir fakat en çok tanıdıkları acıtırmış. O yaşlı kadını pek tanıdığı söylenemezdi fakat aynı dili konuşup aynı topraklarda yaşadığı aynı havayı soluduğu o kadının bu tutumu babamı derinden etkilemiş ve nihayet sabaha karşı uykuya dalabilmişti.
Musa dede sabah namazına kalkıp babamın öylece kıvrıldığı görünce önce başını hafifçe yastığa yerleştirip üstünü örttü. Sonra aynı şekilde annemin de üstünü örtüp abdest almaya çıktı. Beni kontrol ettiğini görünce uyuyor numarası yaptım çok geçmeden bende uykuya yenik düşmüştüm . Gözlerimi açtığımda saat onbire geliyordu. Sakosunu giyip dışarı çıktı babam fakat kapı önünde yakaladı onu Musa dede:
-Nereye oğul
-İşe baba , birde ev bulmalıyım eşyalarımız kaldı orada gidip almam gerekiyor.
- Gel hele oğul önce bir şeyler yiyelim sonra beraber gideriz.
-Pek ısrarcı olmadı ’peki baba’ deyip tekrar içeri girdi babam.
Musa dede elindeki odunları sobaya yerleştirip yaktı. Sonra babamla beraber mutfaktan kahvaltılık getirip bağdaş kurdular hemen . Ocakta pişen kaçak çayın kokusuyla uyandı annem.
-"Yüzünü yıka da gel kızım" dedi Musa dede.
-Baba senin gelmene gerek yok. Hal’de arabamı alıp gider yükler getiririm hemen. Zaten pek fazla bir şey de yok. Sende bize ev baksan buralardan iyi olur.
- Ne evi oğlum bundan sonra buradasınız. Zaten sıkılıyordum tek başıma bir yere bırakmam. Artık benimle kalacaksınız. İmran’ı kaybettikten sonra bir Feride’m kaldı bu köhne dünyada . Kanımdan olmayışın oğlum olduğun gerçeğini değiştirmez. Ben kızımı annen baban istedi diye vermedim. Dürüst ve güvenilir biri olduğunu bildiğim için verdim. Biliyorum çalışkansın ekmeğini taştan çıkarırsın. Merhametlisin kin gütmezsin kimseye, fakat bir babayı kırmayacak kadar da yol yordam bilirsin.
-Ama baba!
-İtiraz istemem bundan sonra burdasınız. Hem küçük İmran’ımın da hasretini teskin ederim böylece..
-Peki baba ben artık gideyim.
YORUMLAR
Bir iddian varsa bunu kanıtlamakla yükümlüsünüz. Bu tür küstahça cümleler kurma. Aksi halde seni mahkemeye veririm. Seviyesiz !
Bir derdin varsa kiminle ise onunla muhatap ol. Ben yazına yorum yaptım ,sıfatına değil.
lirikyalı
nereye veriyorsanız verin ......kaypaklık diz boyu
lirikyalı
bir iddianız varsa bunla kanıtlamakla yükümlüsünüz deseniz de olur
"Babam arada bir durup geride kalmamazı sağlıyordu"
Sağlamak olumluluktur...Neden olmak,doğru olandır. Ayrıca yazınızda (.) noktalama işaretlerinden sadece noktanın kullanılması da ayrı bir durum. ...
beren yılmaz
Bu ""Kuy(t)u Karanlık"ta canmaybull'u çok fazla düşünme,sana yararı olmaz. Daha çok yazılarınla ilgilen ki bir yararını gör kardeşim.
Yukarıda ismim yazıyor. Bunu okuyamayacak kadar eğitimsiz olmadığınızı düşünüyorum
beren yılmaz
Bu ""Kuy(t)u Karanlık"ta canmaybull'u çok fazla düşünme,sana yararı olmaz. Daha çok yazılarınla ilgilen ki bir yararını gör kardeşim.
Yukarıda ismim yazıyor. Bunu okuyamayacak kadar eğitimsiz olmadığınızı düşünüyorum
lirikyalı
laftan anladığınız yok ki
engin görüşlerinizi kendinize ve yalakalarınıza saklayın!
edebiyat dünyasına bir şey katacağınıza hiç inancım olmadı hala da inanmıyorum
isminize hiç dikkat etmedim bu yorumda size ait olmadığını bal gibi biliyorum .
Eğitim bir şeyleri taklid ederek değil yalnızca daha iyisini yapmak için mücadele ederek olur sizde o ışığı hiç görmüyorum
LÜTFEN SAYFAMA GELMEYİN !
SAYFAMDA SİZİN GİBİLERİNİ İSTEMİYORUM