2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
755
Okunma
Birçok milletle savaşa girmiş ve bu savaşların büyük bir çoğunluğundan zaferle ayrılmış bir ırkın sevilmesini düşünmek elbette yanlış olandır.
Aksine, ırkların meydana geldiği ve ırk bilincinin oluştuğu günden itibaren birçok savaşa girmiş ırk olan Türk ırkına karşı antipati de olacaktır.
Fakat masum bir insana karşı sırf Türk olduğu için kin beslemek, sırf Türk oldukları için kendisine tehdit olmayan kadınları ve çocukları katletmek, hiçbir zaman doğal karşılanacak bir şey değildir.
Geçmişte bu kinle yapılmış katliamlar oldukça fazladır. Hocalı katliamının diğer katliamların yanında hafif kalacağını düşünecek olursak, Türk karşıtlığının ne boyutta olduğu, bu karşıtlığın diğer ırklar tarafından ne derece benimsendiğini daha kolay anlayabiliriz.
Klasik milliyetçilik anlayışlarının dışında olarak, bu meseleye gerçek anlamda tarafsız bakılacak olsa dahi, bu karşıtlığı görememek gibi bir şeyin ihtimali yoktur.
Sadece dünyada değil, Türkiye’de de önemli ölçüde bu kin kendisini belli etmektedir. Türk’üm demenin ayrıma yol açacağını düşünmek gibi saçma fikirlerle ülkemizi meşgul edenler bu durumun en büyük örnekleridir.
Örneğini verdiğimiz aklıevllerin hayatıyla oynamak istiyorsanız eğer, kalp krizi geçirmelerini sağlayıcı "Türk ırkı" ifadesini çok değil, bir-iki defa yanlarında anmanız yeterli olacaktır.
Bu aklıevveller "Türk" ibaresine düşmanlıklarından dolayı, "Türkiyeli olmak" gibi akıldışı bir tabir de çıkardılar.
"Amerikalı, İsviçreli" gibi ifadelerden bir çıkarım yaparak, ulus devletin ne demek oluğunu bilmeden Türkiye’nin de bu ifade şekline alışması gerektiğini anlattılar.
Türkiye’de başka etnik grupların da var olduğunu söyleyip, fikirlerine bir temel oluşturmaya çalışan bu aklıevveller, her halkın kendisini yönetmesi gerektiğini, dolayısıyla bir "kürdistan" devletinin kurulmasını söylediler.
Ulus devlet kavramının eskide kaldığını söyleyen aklıevveller bir ulus devlet kurulmasını istiyor. Bu kavgaları da gerçekten aklıevvel olduklarını kanıtlama çabası olsa gerek.
Ne kadar rahatsızlık veriyor olsak da, ne kadar Asya’ya gönderilmek isteniyor olsak da, dıştaki düşmalarmız ve içteki aklıevvellerin anlamaları gereken bir şey var:
Biz Anadolu’ya savaşarak, çarpışarak, kan dökerek, bedel ödeyerek geldik. Yine Anadolu’da kalmak için yüz binlerce şehit verdik, hala da şehit veriyoruz. Biz bu toprağı kanla elde ettik, ancak kanla veririz. Siz inatla buradan gitmemizi, hatta adımızın dahi silinmesini istiyorsanız; adımızın geçtiği fetihlere, müdafaalara iyi bakın. Ülkünüzün imkansızlığı el sallıyor olacak oradan.