(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Üstadım, ahmaklık, cahillik ve kötü niyetlilikten başka korkacak bir şey yokken, kadının fareden korkmasının nedeni de bunlar veya bunlarla ilgili olabilir...
Birgün iş dönüşü tramvayda yer bulup oturduğumda bir yandan da yanımdaki arkadaşla konuşuyordum, bir ara iki sıra önde oturan genç kızın omzunda beyaz bir farenin dolandığını gördüm, görmemle çığlık atmam bir oldu sahibi dahil herkes bana dönüp pis pis baktı. Yavaşça ve titreyerek yerimden kalkıp en arka sıralarda yer bulup oturdum. Evcil fare mi olurmuş ya diye kendi kendime söylenip durdum. Iyy...
Başka bir gün otobüste yanımdaki adam durakta duran koca köpek için "çok sevimli" dedi gülümseyerek. "Evet ama ben korkuyorum köpeklerden" dediğimde şaşırarak "neden, daha önce bir köpeğin saldırsına mı uğradın" diye sordu. "Hayır ama bizim orada sokakta özgür yaşadıkları için belki de, bilmiyorum. Çocukken köpeğimiz de vardı üstelik".. Adam sağ kolunu sıyırıp yara izini gösterirken "çocukken bir köpek ısırdı ama ben korkmuyorum yine de, bu korkunu yenmelisin" dedi. Kolundakı iz derin ve büyüktü. içim ürpermişti bakarken...
Hayvan korkusu en çok bizde var sanki... Fareden tiksiniriz en çok da...
Teşekkürler
Sude Nur Haylazca tarafından 5/19/2016 11:39:16 AM zamanında düzenlenmiştir.
Değerli yazarım vakit ayırıp öykümü okumanızdan çok mutlu oldum...küçükken bir "kuduz" köpeğin ısırması sonucu ünlerce hastaneye götürülüp acılar içinde iğne olmam ve ölüm korkusunu hissetmem, maalesef ben de de hala süren bir köpek korkusu yarattı... selamlar, saygılar
Tavsiyeye uyarak önce diğer hikâyeyi okudum, sonra bunu. Her ikisini de çok beğendiğimi belirtmeden geçemeyeceğim. Kaleminize, kelamınıza kuvvet Kemal Bey.
Minik bir farenin anlatımı çok başarılısınız Kemal bey.
Hayvan fobisi , hayvanlara karşı duyulan mantıksız orantısız korkular yaratıyor, Bende akrep fobisi var ve 26 yıl her yaz Erenköy'deki evimde inanılmaz korkular yaşattı bana akrepler. Evim giriş katıydı bahçeli, fakat bahçeden mi giriyordu eve mutfakta mı yuva yapmıştı bir türlü anlayamamıştık. Her yaz mutfağın aynı noktasında çokça akrep öldürmüştük. Maviye gelmez akrep dediler mutfağı maviye boyadım,sarmısaktan nefret eder dediler ,mutfağımın her köşesine sarmısak bıraktım. Bir gün misafirim gelmişti, salata hazırlıyordum,misafir mutfağa geldi sarmısakları ben soyayım dedi çok sevinirim dedim,sarmısak ayıklamayı asla sevmem. Ben salatayı yaparken ,misafirim oya yere düşmüş sarmısaklar var onlar mı dedi,bir çığlık attım aman sakın elleme onları akreplerin o dedim, nasıl yani dedi. anlatmaya başladım kahkahaya boğuldu. Denemediğim yöntemler kalmamıştı bir türlü yok edemedik. İşte bu fobiler ciddi bir korkunun izleri oluyor. Gazetede okuduğum çok acı bir haberin izleri kalınca evimde akrepler olunca her yaz, gelde korkma. ''Şöyle, genç bir bayan sabah yatağında ölü buluyor eşi, uyandırmaya çalışıyor n'oldu diye feryatlar ediyor, hastahaneye kaldırıyor çoktan ölmüş.Zehirlenme diyor Dr. Eşi feryat figan eve dönüyor yatağın içinde akrep. O haberden sonra kuruyan çamaşırlarmızı sirkeleyip toplamaktayım.Desenli yatak çarşafları kullandığımda mutlak kontrol ederim. Neyse ki 2 yıl önce Erenköy'den Suadiye semtine taşındık bir nebze rahatladım.Bu arda o genç yaşta hayatını akrep yüzünden kaybeden bayana rahmetler diliyorum.Evet Kemal bey, hayvan fobileri çok kötü bir durum. Kasım ayının 16 sından sonra tüm haşerat ve böcekler kış uykularına çekildiği zaman bende azalıyor o stres...Çok güzel efendim kaleminizin izleri,tebrik ederim. Emeğe Saygımla...
Oya gedik tarafından 5/19/2016 8:39:10 AM zamanında düzenlenmiştir.
DUYGU ASENA'nın bu kitabını çok merak ettim mutlak alır okurum.
Şunu da eklemek istedim, biz çocukken rahmetli annemi sobaya odun atarken akrep zehirlemiş,Kolu şişmeye başlamış, zehri bıraktığı bölgeyi bir bezle boğmuşlar ve akrebi de ezip zehri bıraktığı noktaya sarmışlar doktora gitmeden bir çözüm olmuş, zehir zehiri alır dedikleri bu galiba. Annem anlatırdı n'olur anne devam etme derdim. Çok tehlikeli bir sevimsiz hayvan. bu fobimden dolayı iyi ki , burcum oğlak diyorum...
Çok değerli yazarım o fobinizi çok iyi anlayabiliyorum. İnanır mısınız, bu öykünün çıkış noktası da akrep korkusunu işleyen bir öykü oldu. Bir ihtimal okumuş da olabilirsiniz; rahmetli DUYGU ASENA'nın KAHRAMANLAR HEP ERKEK isimli bir öykü kitabı vardır. O kitabında akrep korkusunu işlediği çok güzel bir öyküsü de vardır onun. O öyküyü okuduğumdan beri (sanırım birkaç yıldır) aklımın bir kenarında bu kadınsı fobilerle ilgili bir öykü yazmak hep vardı. Sizin öykülerimi okumanız ve yorumlamanız benim için gurur vericidir. Çok teşekkür ederim. Saygılarımla
Can komutanım, inanır mısın yazımı açıp alttaki yorumlara bakınırken senin yorumuna bakıyorum ilk. Bedri komutanım okumuş mu diyerek... Beni çok mutlu ediyorsun. Sana ne kadar teşekkür etsem azdır. Sonsuz saygılarımla
Kemal Abi, bu öyküyü de tarihini de kaydetmelisin. Zira bugüne kadar okuduklarımdan nitelik olarak farklı bir öykü bu. Girişi bir masal gibi metinle yapman başlı başına farklı bir tat vermiş öyküye. Dolayısı ile okurla temas oldukça sıcak sağlanmış.
İkincisi ne anlattığına değil nasıl anlattığına önem vermişsin. Yan karakteri tanır tanımaz, ana karekterin de tanıdık olduğunu anladım. Metinlerarası yapmışsın. Bu da bir ilk.
Baş kahramanını ilk kez bir öykünde bu kadar uzun süre iç diyaloğa sokmuşsun. Bu da bir ilk.
Post-modern edebiyata hoş geldin.
Modern edebiyatın, sanki varmış gibi, salt gerçekliği arayan yüzüne elveda ediyorsun sanırım.
Değerli Kemal Abş, bu insan beyninin çalışması ne kadar ilginçtir! Hani, yeni mi anladın Meto diyebilirsin, ama insan bir şeye şaşırıyorsa hep şaşırır. Tıpkı ben gibi.
Film seyrediyordum. Bir sahneden dolayı olsa gerek, aklıma senin son öykü geldi. Öykünün kendi değil de, yazdığın bir cümle. Hay Allah, dedim, nasıl d unutmuşum? Oysa bu konuda yorum yapacaktım. Atlamışım. Aklıma gelince, ya Allah dedim, buldum o cümleni.
"A-aa! Televizyonda dokunulmazlığı olan kız yarışmadan çıkacak ikinci aday olarak birleşme partisinde Halil Sezai’nin Sonbahar’ıyla İsyan’ını okuyan yakışıklı oğlanı söyledi. Olacak şey mi şimdi bu?" Ya ben bu kısmı o kadar güzel bulmuştum ki, atlamışım.
Bu kısım süperdi. Ben bayıldım. Öyküyü inanılmaz bizden biri yapıyor zira. Söylemezsem kendimi kötü hissedecektim.
Sevgili Metin, evet, John Steinbeck hayranı olduğum yazarlardan biridir, FARELER VE İNSANLAR adlı romanı da baş yapıtlarımdan biridir (sıralama daki yeri Gazap Üzümleri'den sonra olsa da) Öykümün isim babası kabul edebiliriz onu... Bu postmodern öykücülüğü kafama sokan da sen oldun, ortaya çıkacak her berbat öykünün vebali senin olacak, ona göre... Okuyup o güzel yorumu yazdığın için çok teşekkür ederim dostum. Saygılar
Sevgili Beren Yılmaz, o fobiyi çoğu erkek gülünç bulsa da ben öyle düşünmüyorum, empati yapabiliyorum. Vakit ayırıp okuduğun için teşekkürler. Selam ve saygıyla
Fare değil ama evde küçücük bir yılan görmüş olsaydı sanırım benim eski hatun da bu öyküdeki hatundan farklı davranmazdı.)))))))
İnsanın bir şeylerden korkması normal de, '' Pencereden düşüp bir yerlerini kırmaktan korkmayan bir insanın minik bir fareden daha fazla korkmasını anlamak zor. Lakin var böyle korkular.
Sevgili hocam, inanır mısın benim kayınvalidede de KURBAĞA fobisi aynı. Yeni evlendiğim yıllardı, hanım söyledi bu korkusunu. Bir gün denk geldi bir oyuncak satın aldım. Plastik bir ince hortumun bir ucunda oyuncak kurbağa bağlı, diğer ucunda da küçük bir top. Topa bastırdın mı hava akımıyla kurbağa sıçrıyor. Çaktırmadan kayınvalidenin kucağına zıplattım bunu. Kadıncağız korkunç bir feryat attı ve bet beniz soldu. Onun o haline gülmeye başladım. Tabii tek gülen bendim. Hanım sinirden küplere bindi. Az kaldı dövecekti beni, annesine yaptığım bu eşek şakası nedeniyle. Kayınvalidemde bir yüksek tansiyon illeti vardır. Hanım hala, annemin bu tansiyon hastalığına sen sebep olsun diyerek o hadiseyi hatırlatır. Kadınların bu tip fobileri baya bir sorun. Yazdığım öyküde bu korkuyu kendimce işleyeyim dedim. Beğendiğin için çok mutlu oldum. Selam ve saygıyla
Sayın Gülhun hocam, dediğiniz gibi bayanlardaki bu fare vs. korkusunu anlayabilmemiz zor. Öyküyü yazarken mümkün olduğunca empati yapmaya çalıştım bu nedenle, onların korkusunu hissederek yazmaya çalıştım. Vakit ayırıp okumanızdan çok mutlu oldım. Teşekkürler. Saygılar
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.