4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
937
Okunma


Bir oda düşlüyorum. Bir de yılda üç yüz bin liralık bir gelir. o zaman odanın pencerelerinin pembe panjurlu olmasına gerek olabilirdi. Virginia Woolf’un ta 1929’da yazdığı bu isimdeki( kendine ait bir oda) kitap işte bu hayali kuranlara göre tam da. Evlerimizin herkese yetecek kadar odasının olmaması gerçekten de üzücü. Gerçi bunu bir eksiklik olarak görmemişiz yıllarca. Mutfağı olmayan bir ev düşünebilir miyiz? Bir banyo mutlaka olmalı. Uyumak içinse rahat bir yatak şart. Birincil ihtiyaçlarımızın hepsi karşılanıyor çok şükür. Yemek, temizlenmek, uyumak...
Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisini bakalım. Beş kademelik bir merdiven bu. İlk dördünü şöyle böyle tamamlıyoruz. Fizyolojik gereksinimlerimiz birincisi, güvenlik gereksinimlerimiz ikincisi, ait olma, sevgi, sevecenlik gereksinimimiz üçüncüsü, saygınlık gereksinimimiz dördüncüsü. Bir ailesi, işi gücü olan bir insan dört merdiveni rahatlıkla aşabiliyor.
Beşincisi ’kendini gerçekleştirme gereksinimi’ yani, erdem, yaratıcılık, doğallık, problem çözme, önyargısız olma, gerçeklerin kabulü ...Bu özellikleri kazanmak için insanın dört merdiveni aşması şart tabii ki. Eğer sıcak bir aile ortamından mahrumsak, üçüncü merdivende takılı kaldık demektir; bir işimiz yoksa, topluma faydalı bir meslek edinememişsek dördüncü basamakta çakılıkalırız. Gelişmemiş toplumlarda, sanırım üç ve dört sorunlu basamaklar. Daha kötüsü ilk üç basamaklarda sorun yaşamatır ki en üzücüsü de budur.
Sanıyorum ki beşinci basamakta olabilmenin yolu kendine ait bir oda ile yıllık tatmin edici bir gelirden geçiyor. Wirginia Woolf o tarihte bu kitabı kadınların henüz belli haklara sahip olamadığı bir dönemde, kadınlara hitaben yazmıştı. Oysa şimdi bu ihtiyaç herkes için geçerli. Günün kirini atıp arınacağımız bir odamız olsa, kendi zevkimize göre döşediğimiz bir oda. Orada kendi dünyamızla başbaşa kalsak bir süre. Çoğu uzmanın hani şu dediği gibi; içimizde saklı duran bir yeteniğimiz var ya, işte onu ortaya çıkaracağımız bir oda. Orhan Veli’nin dediği;’bırakmıyor geçim derdi’ dizesi boşuna kazınmadı zihnimize. Sevgili şair, yamalı pantolonla dergi çıkarmaya uğraşırken göçtü gitti. Tam verimli bir dergi çıkaramadan...
Wirginia Woolf, döneminin en başarılı şairlerinin en iyi eğitim alıp da maddi sorun yaşamayan kişiler olduğunu da ekliyor kitabına. Demek ki şu dört basamağı bi geçsek yaratıcılağa mediven dayamış olacağız. Etrafımızda sanatla uğraşan bi dolu insan olsa ne güzel olurdu değil mi? Ayşe müzisyen, Kerem ressam, Aynur şair, Filiz romancı....rüya gibi.
Kendini gerçekleştirmenin basamakları hakkıyla tırmanmak olduğunu düşünenlere pembe panjurlu olmasa da sessiz sakin bir oda dilerim.