18
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2074
Okunma
" Her dem yeni doğarız
Bizden kim usanası.." ___________Yunus Emre
Acaba bazı insanlar neden hep iyimserdir, çevrelerine umut ve rengarenk ışık saçarlar ? Girdikleri her mekanı doldururlar, neşe kaynağı olurlar ? Yoksa bunlar bizden farklı bir kimyaya mı sahipler ? Hayatı bizden farklı mı görüp yaşıyorlar ?
Bu koşuşturma içinde, herkes kendi derdine düşmüşken, her taraftan söylenme yükselirken, yapmacılık, dışını süslemek almış başını giderken hala böyle çiçeklerin açıyor olması ne kadar güzel değil mi ?
Tanıdığım bu tür insanlar var, çok değil ama var, şükür.
İtiraf edeyim ki hayranım bu ışık insanlara, onların yaydığı enerji, doğallıkları ve bunun içinde bir çaba sarfetmemeleri beni düşündürüyor.Onlar da hiçbir zaman karamsarlığa raslamadım. Yaşamanın hakiki maksadını kavramış ve bunu kendine hayat tarzı seçmiş bir insanın içinde nefret, kin, kuruntu depolaması mümkün mü ? Ne zaman daralsam sıkılsam hemen o güzel insanlardan olan can dostum yetişir imdat’ıma... Onun bir tebessümü bile beni mutlu etmeye yeter. Hemen tazalenirim yeni doğmuş bir bebek gibi bakarım kainata.
Ne zaman birine kızsam haksızdı desem hemen bana " Yazıklar olsun sana, her kesin gönlüne girebildin de bir tek onun yüreğine mi giremedin ? " der kızar. Oysa ona haklı beni çıkartsın, teselli etsin diye gitmişimdir. Ve çok olmasa da beni üzen kişiye gitmiş özür dilemişimdir, ya da hiç bir şey olmamış gibi içim kan ağlasa da konuşmuşumdur. Ne kadar şanslıyız değil mi ? Etrafımızda böyle güzellik taşıyan bizi hayata hazırlayan güzel insanların olması ne güzel, ne kadar şanslıyız... Şanslıyım...
Bu güne kadar ki gelen alimlere gönül dostlarına bakıyorum hepsinde o ilahi sevgi var, huzur ve sakinlik var. Onlar için var’da aynı kefe de yok’ta. Çocukluğumda yan komşumuz vardı tek başına yaşayan nur yüzlü derler ya işte öyle bir halime anne. Kapısının önünde oynardık, hiç kızmazdı, şimdi düşünüyorum hiç mi onu üzecek bir şey yapmadık acaba diye ? Kapısının önü topraktı mutlaka toz çıkarıyorduk, mutlaka bağırıyorduk... O uzun entarisinin cebinde minik şekerler vardı, bize verirdi. Oysa onun hiç çarşıya gittiğini görmemiştim, yaşlıydı. Sevgi doluydu, yüzünün asık olduğuna hiç raslamadım. Oğlunun Almanya’dan cenazesi gelmişti, o çok sakin bir şekilde uğurlamıştı. Sanki emaneti sahine vermiş gibi. Kendisi vefat ettiğinde ise mahalle hiç de sessiz değildi.
Biz de o güzel insanlar gibi olabilir miyiz dostlarım, olamasakta o güzel insanların kıymetini biliyor muyuz acaba ? Var mı sizinde tanıdığınız ?
Ahlak güzelliği bulunmayacak bir nimet diye düşünüyorum, hayattaki her şeyden daha değerli bana göre. Hayat koçum demişti ki " Sev sebep yoksa da sev, severek güzel bakmayı öğrenirsin, güzel bakmayı öğrendiğin de güzel görmeyi de öğrenirsin " Ne zaman kötü bir şey desem hemen bu söz flim şeridi gibi geçer önümden, bakışlarımı düzeltirim.
Hiç unutmadığım bir hayat dersi daha vardır, kıymetli hatıralarımın en başında yer alır. Yine hararetli bir muhabbet anın da kendisine ; Eğer bir kusurum olursa beni bağışlayın olur mu ? Demiştim. Can dostum ; Gözlerime dikkatiçe bak... bak... Kusur var mı ? - Yok dedim. - Öyle ise kusur olmayan göz nasıl sende kusur görür demişti.
İnsan eğer ders almak isterse yeniden dirilmek isterse sadece etrafına bakması o kıymetli insanları dinlemesi yeterli. Bu bazen en yakınımız değer verdiğimiz, bazen de deli ya bu dediğimiz olabiliyor. Rahmet olsun Serik’te bir umar vardı, bir sevda için aklını kaybetmiş derler. Oysa o her kesten akıllıydı bana göre, tek istediği bir sığaraydı insanlardan, onun dışında çok nadir di bir şey istediği, mutlaka kapının önünden geçerken çalıştığım mağazaya uğrar selam verirdi. Üstü başı anlatılmaz derece kirliydi. Bu çok kötü oldu var mı yeni bir gömleğin der laf atardı ? Bir gün mağazaya geldi ; - Var mı çorap dedi.- Var dedim, (o zamanlar giyim mağazasında çalışıyorum), çıkardım üç tane al dedim o sadece bir tanesini aldı, al bunları da veriyorum dedim, o - hayır benim bir taneye ihtiyacım var dedi. İşte o gün onun deli değilde veli bir insan olduğunu anlamıştım ne büyük laf etmişti. Güldü dua ederek gitti öyle başlamıştı dosluğumuz.
Onunla çok hatıram vardır. Verme şuna bu kadar yüz derlerdi, gülümserdim içimden.
Bilmiyorlar ki asıl deli bendim.
Sorgulama devam edecek...
SeMa