Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
s.eyyubi
s.eyyubi

İçimdeki Müzik

Yorum

İçimdeki Müzik

0

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

1053

Okunma

İçimdeki Müzik

İçimdeki Müzik



Sonbahar, ah bu sonbahar yine gelip kapıma dayandı, kafam kazan gibi. Bu aralar kendi müziğimi yapmaya, içsel yolculuğuma çıkmaya ne kadar da ihtiyacım var. Sonbaharda bitkiler, hayvanlar, insanlar ama herkes bir telaş içindedir. Kışa bir hazırlık vardır. Vücudumuz da kışa hazırlanıyor. Okulda, evde nasıl kış hazırlığı varsa vücudumuz da öyle kışa hazırlanıyor.
Zaten bir bünye sonbahara uyum sağladı mı tamamdır. Ama uyum sağlayamayanın vay haline. “Efendim ben her sonbahar depresyona girerim, efendim beni bu aralar aramayın, efendim ne yapayım şimdi” der durur. Başlar sızım sızım sızlamaya. Al sana güz depresyonu…
Bazı hayvanlar göç ediyor. Bazı hayvanların derileri değişiyor. Bazı türlerin tüyleri sıklaşıyor. Ağaçlar da sularını yere salıyor. Yaprakları susuz kalınca da dökülüyor. Bende de bir kırgınlık bir karamsarlık sürüp gidiyor. Sonbaharı bir atlatsak tamamdır. Çünkü kış başlayınca hazırlıklar bittiği için insan rahatlıyor. Yeni duruma göre şekilleniyor.
Kendi öz müziğimizi keşfetmeliyiz. İç dengemizi sağlamalıyız. Düşünsenize kulağımızda bir piyano sesi kötü mü olur. Herkesin iç müziği vardır. Kimi burnundan soluduğu için bu sesin farkında olmaz. Kimi kendini kalabalığa kaptırdığı için böyle. Oysa her canlının bu iç müziği vardır.
Gün başlarken sokaklarda koşuşturan insanlarda bir ses vardır. Cıvıl cıvıl… Sabah okulun bahçesinde dolaşırken de bunu dinleyebiliyorum. Önünden geçtiğim her sınıfın penceresinden ayrı ayrı nağmeler yükseliyor. Mesela ayrık otlarına konmuş çiğ tanelerinin kaymasının sesi yok mudur? Mesela kuşları izlemek, kuşların ardıç ağacındaki kozalakların içinden tohumları gagalayarak alması sizce de sesi duyulamayacak bir şey mi.
Bekir amcanın yaz boyunca biçtiği otlar, şimdi yağan yağmurda ıslanıp çürümeye başladı. Bazen gelip bakıyor, ama boşuna. Birkaç ot bağının yerini değiştiriyor. Birkaç tanesini üst üste yığıyor. Ama öğleden sonra yine yağmur yağıyor. Bekir amca hayırsız çocuklarından çok çekmiş. Dudağında sigarası eksik olmuyor. Ne zama beni görse madde bağımlısı oğlundan gelininden torunlarından dert yanıyor. Bu yaşta çalışıp kazandığı paraları oğlu zorla elinden alıyor. Yağmur yağıyor ot yığınları yine ıslanıyor. Okulun bahçesi büyük bir tarlayı andırıyor. Her tarafta ot yığınları. İlkin otların rengi altın sarısıydı. Fakat sonradan yağmurlarda ıslana ıslana çürüyüp siyahlaşmaya, kokusu ekşimeye başladı. Olsun bu da sonbahar renklerindendir diyorum. Bekir amca yazın biçip taşıdığı otu kurtarmıştı ama geride kalandan bir şey beklemesin bence. Bekir amcanın otlar ile uğraşırken çıkardığı sesleri şimdi duymayalım mı yani. Sigara içerken nefes nefese, dumanlar yükseliyor. Tırpan ile ot biçerken hışır hışır… Hele bazen de ihtiyar bir türkü tutturuyor. Kendini gençliğinde, yaylada derin bir vadinin yamacında hissediyor galiba… Çünkü onu dinlerken ben kendimi öyle yaylada hissediyorum da…
İsmail’in her hafta temizlemesine inat köşe bucak, okulun her yerinde, ağlarını süratle ören uzun tel bacaklı örümcekleri, soğuktan içeri kaçan sineğin pencere önünde ters yatmış fırıldak gibi dönerken çıkardığı vızıltısını, çatıda kavga eden kargaların, yurdun çatısına dizilip güneşlenen güvercinlerin sesini duyuyorum. Bütün bu sesler “duy beni, duy beni” diyor…
Öğleden sonra başlayıp sabaha kadar sokakları göle çeviren yağmurun sesini duyuyorum. Karıncalar yollarından çekilmişler. Yaz boyunca harıl harıl yük taşıyan bu küçük nakliyeciler acaba şimdi neredeler? Yollarında in cin top oynuyor. Karınca yuvalarının olduğu tümsekler aşırı yağmurdan iyice ıslanmış… Yaz boyunca taşıdıkları tohum silolarını su basmış, tohumlar yeşermiş. Bu ara bahçenin en yeşil yerleri bu karınca kolonilerinin yaşadığı tümsekler oldu. Garipler kışın ne yiyecekler…
Bütün bu seslerin yanında benim iç müziğimin sesi de duyuluyor. Hem de öğrencilerimin curcunasına, komşumuz Bekir Amca’nın türküsüne rağmen. Hademe İsamil’in sürekli söylenip yakınmasına, öğrencilerle kavga etmesine rağmen. Tek yapacağım şey iç müziğimi dinlemeye çalışmak. Sakin sakin ama… Şairin dediği gibi; “Daha fazla müzik, daha fazla müzik, daha fazla, ama insanın kendi yaptığı, yarattığı müzik”




Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
İçimdeki müzik Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz İçimdeki müzik yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İçimdeki Müzik yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL