4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1175
Okunma
Her günün kendine özgü gelişmeleri oluyor. Umutsuzluk içerisinde umut arayanlar mı demek lazım bunun adına pek bilemiyorum ama sanırım insanoğlu derdini dökemese çatlayacak, patlayacak gibi. Herkes kendi dünyasında gezeleyip duruyor. Kime şöyle hafiften gülümsediysem, dilek taşıymışım gibicesine kafama, kollarıma nereme olursa çaput bağlamadıkları kalıyor dert küplerinin.
- Parmağına ne oldu hanımefendi?
Bu soruyu sormam gerekiyordu çünkü. Neden mi? Sağ elinin iki parmağı ikiz kuleleri gibi boşlukta sırıtıyorlardı. Kadın, önce derin bir nefes aldı, sonra benim samimiyetimi anlamlı bakışlarıyla ölçmeye çalıştı. Karadeniz şivesiyle derdini paylaşmaya başladı.
- Ha bu parmaklarımı görüyorsun da?
Neredeyse gözüme girecek ikiz kuleleri hiç görmem mi? Evet dercesine başımı salladım.
Parmaklar, uyuşmuşlar, dokunsalar dahi beton gibi hissediyormuş sadece. Hastaneye( ismi bende saklı) gitmiş, doktor hemen ameliyata almış. Beklenen sonuç negatif olunca kadın yıkılmış. Parmaklar, eskisinden de beter hale gelmişler. Sanki demirden duba mübarekler.
Parmaklar gözlerime girecek şekilde duruyorlar. Şu hastaneye, bu hastaneye git, diye tavsiyelerde bulunurken, şive aklıma takılmıştı ya:
- Nerelisin?’ diye sordum.
- Ünye!
Ünye-Fatsa, gençliğimde çok fındık topladığım yerlerdi, diye sohbet yavaş yavaş gelişmeye başlayınca:
- Amca da burada mı, diye üçüncü soru geldi bendeniz tarafından.( gereksiz merakım hastalık mıdır nedir)
O sırada ikindi ezanı okunmaktaydı.
- Şu ezanların yüzü suyu hürmetine, Allah’ın bildiğini kuldan niye saklıyayım.(Karadeniz şivesi)
Bu sefer dert küpünü ters çevirip ne var ne yok hepsini boşalttı. Aman Allah’ım bu ne ya. Bir insan bu kadar mı acılarla yoğrulurmuş? Dram, haltetmiş, trajiğin en ağırı. İşte anlatılanlar:
Küçük çocuğu sokakta oynarken yol yapım silindir arabası, farkına varmadan üzerinden geçmez mi! Kadın, bu durum karşısında kendinden geçip bayılıyor ve iki sene kendine gelemiyor. Sonrasında ruhsal terapi devam ediyor… Kocası, bu kadın delirdi diye üzerine kuma getiriyor.
Allah Allah! Nasıl yorumlamalı kadının başından geçenleri. Vallahi ben erkek olarak çok utandım kuma meselesi yüzünden. Hani nikâh defterine imza atarken, memur sıralayıp durur ya:
“ En zor şartlarda birbirinize destek olacağınıza, aynı yastıkta kocayacağınıza….”
Kadın bir sürü şey daha anlatıp durdu ama anlayan kim? Kuma yıktı beni.
Sahi biz erkekler niye böyleyiz ya? Şerefli(-siz) olarak aynı yastıkta bütün zorluklara sırt sırta göğüs germesini nasıl öğreneceğiz acaba?
(Kadının hikayesi kısaltılarak anlatıldı)