Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
ısmahan çeribaşı
ısmahan çeribaşı

NASİBİM

Yorum

NASİBİM

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

709

Okunma

NASİBİM

Başucuma koydum bütün hayallerimi. Sarılabildiğim kadar sarılıyorum, gecenin bir yarısında. Beklediğim bir merhaba ile doğacak güneşimi selamlamak için gözlerimi pencereye dikiyor, o cümleyi bekliyorum. Ben, nasibimde ki sözü arıyorum. Kimin nasıl, ne şekilde söyleyeceğini düşünmeden beni benliğime getirecek o büyülü cümleleri. Bazen önerilen kitaplardan, söylenen bir şiirden, bazen de yapılan bir duadan. Ben, ara-sıra olsa da beni ayakta tutacak, teselli verecek “nasip” ile başlayan “hayırlısı” ile biten sözleri, hayatımda istiyorum. “İşte” dedirtecek bir kelimelikte olsa o sözü. Yazarak olsa bile ben, gecelerimi aydınlatmak istiyorum. Sabah ezanlarına kadar uyku tutmayan gözlerimi boş duvarlarda çizdiğim resimlerle değil, olması gerektiği gibi geçirmek istiyorum…
Yıllar önce üniversite yıllarında bankada sıra beklerken yaşlı bir amca ile konuşmuştum, emekli Camii imamıydı. Belli bir konuşmadan sonra ayrılırken bana: “İnsan bal satar ama yüzü sirke satar, fakat adam sirke satar yüzü bal satar” demişti. Durduk yere bu cümleyi neden kullandığını düşünsem de anlam verememiştim. Sıra bana gelince amcayı Allah’a emanet edip yanından ayrıldım. Belli bir zamandan sonra, işim bitince merakıma yenilip sordum: “ Hayırdır hocam, o sözü neden kullandınız, bilmeden yanlış bir şey mi söyledim?” Bir iki saniye yüzüme baktıktan sonra: “ seninle konuşmayan seni bilemez, görünüşün seni yansıtmıyor” dedi. Hiçbir şekilde karşılık vermeden şaşkınlıkla beraber “Allah’a emanet olun, hayırlı günler” dileyip yanından ayrıldım. Anlaşılmayı beklemediğim için ve kim olursa olsun sınırımı koruduğum için öyle düşündüğünü düşünüp o anı olduğu gibi ajandama yazdım. Şimdi düşünüyorum da o söz belki de benim nasibimdi.
Beklenenin olmadığı her dakika da hayallerim yerini acılara bırakıyor. Seviyor muyum? Kesinlikle hayır ama beklemek dışında da ‘yapacak bir şey yok’ deyip, kendi tesellimi kendim oluşturuyorum. Ajandamı elime alıp kara kapağını aldırış etmeden beyaz sayfaları teker- teker işliyorum, bütün beklentilerimi ve geceye inat o cümleleri…
Hiçbir kelime bu kadar ağır olmamıştı, zaman geçtikçe. Belki de bu kadar yaralamamıştı hiçbir şeyi. Kıymamıştı bütün duyguları, bekleyiş. Acemi cellât gibi eli titrememişti, sevmemişti. Yazık etmemişti zamanı, hayatı bu kadar değersiz kılmamıştı. Belki de o da ağlıyordu ama sessizdi, bir kelimeye ihtiyaç olan yürekler.
Dediğim gibi; Hayatımızda değerli yani sözünü kulak ardı etmeyeceğimiz, edemeyeceğimiz insanlar kısıtlıdır. Sözü kimden duyduğumdan çok ne duyduğuma bakan bir insanım, hayatın ayrıntılarda gizli olduğunu düşünüp kırmızıçizginin her zaman olması gerektiğini savunanlardanım. Şimdi aynı olmasa da beni dize getirecek o cümleyi ya da cümleleri arıyorum kimden nasıl, ne şekilde olduğunu bile düşünmeden. Çünkü biliyorum ki; bir kelime bir insanı hayatından ederken bir söz de aynı kişiyi hayata bağlayabilirdi işte, aylardır yüreğimde ki beni kendime getirecek kısacası nasibime düşecek o sözü ya da sözleri arıyorum. Herkesin art arda sıraladığı cümleleri, değer verdiğimiz insanın sıralaması bile bizi kendimize getirmeyi yetiyordu, bunun farkındaydım. Kimseye ‘olmadı’ diyemediğim için günlerce beni benliğimden çalan olumsuzluğu, sadece selam verdiğim birinin “ … Benim gördüğüm kadarıyla sen istediğini başarabilecek güçtesin.” Ve “ … Azim her şeyi yener, sadece azimli ol, yeter. Hakkında hayırlı olanı Allah sana sevdirsin” cümleleri o günden sonra olumsuzluğu ve pes etmemem gerektiğini bana bir kez daha hatırlattı. Bu cümlelerin belki de daha fazlasını herkes sıralayabilirdi ama tesiri ne kadar olurdu orası meçhul? Bir insan gelir binlerce söz söyler ama bir kişi gelir bir sözü ile mest eder, bu hayat bu mest edilen sözlerde saklıydı ve ben hayatımın saklı olan hazinesini arıyorum.
Şimdi sözlerini kulak ardı etmeyeceğim insanlara; Dokun! Dokunabiliyorsan yüreğimi, anlamaya çalış ne hissettiğimi. Yazan ellerin titrediğini ve aciz de olsa çıkan sesimi, arayışın-bekleyişin olduğu yerde, bir tek cümlenin önemini. Zordu iki kelimeyi yan yana getirmek belki de o yüzden “seni teselli edecek bir söz söylemem zor” demiştin ama biliyordum müzikten ziyade bir sözdü aslında ruhun gıdası. Artık yazılabilecek son sözler; ah ile şükür arasında gidip geliyorum, biliyorum gidecek tek bir kapım var. ‘Neden?’ diye sorup iki seçenek arasında kalıyor, sonra noktayı ‘hayırlısı’ ile koyuyorum… Benliğime kabul ettiremesem de olumsuzlukları, çaresizliğimi zincirlere vurup ‘nasip’ diyorum, sadece nasip… SAYGILAR.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Nasibim Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Nasibim yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
NASİBİM yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL