7
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
899
Okunma
Her akşam anneme giderim. Neden mi akşam? Benim küçüğüm iki kız kardeşim var; sabah biriöğleyin de diğeri vardır annemin yanında.
Bir kaç gün önce yine annemdeydim.Benim gittiğim saatte bizimkiler çoktan evlerine gitmişti.
Ben yıllarca annemle birlikteydim. Annemle iyi kötü günlerimiz olmuştu. Bunu kardeşlerim her zama görmezden geldiler, işlerine öyle geldiği için. Sözü geçecek olsa burun kıvırır adeta
ne zaman diye alayla gülerler. Onlar içimde yine üzücü bir şey olduğunda anımsadığım yara
bir sızı. Tıpkı şu son olarak bana içimi ince bir burguyla delerce yaşattıkları bal olayı gibi.
Yine akşanm annemdeydim. Her zaman olduğu üzre beni görünce sevindi. Hemen ikramda bulunmaya çalıştı:
- Kalk kızım bir çay demle kendine.
-Sen de içersen demlerim.
Ben öyle yiyeyim içeyim tavrında biri değilim. Evde karnımı doyurur, öyle giderim anneme.
Annem:
Ben de seninle bir bardak içerim belki der her zaman Ama bugün anlaşılan akşam içmişler çaylarını.
Ben:
-Ocakta çay varsa ısıtırım dedim.
Tam o sırada kapı çalındı açtım. Gelen annemin apartman komşusuydu.Eşinin elinde iki parça
onun elinde birça yarık kilo kadar petek balı vardı. ( Bu komşular köyde bal üretiyorlardı.) Komşular tatsın diye bütün apartmana dağıtıyorlardı anlaşılan. Gülümseyerek, bana uzatılan balı alıp sağolun dedim. Afiyet olsun dedi güler cıvıl cıvıl yüzüyle Teslime hanım. Kapıyı gülerek örtüp içeriye girdim.
Balı anneme gösterdim, Teslime hanım getirdi diye. Annemin yüzü güldü, sevindi.
Mutfağa ısınan çayı bardağıma doldurmaya gittim. annem arkamdan seslendi. Orada bisküvi var, al. O baldan da koy ye sende.. Tamam anne diyorum ama annemin kulaklığı kulağında
olmadığı için sürekli tekrarlıyor. Bal,sadece tatlı olmasın diye bir iki sivri biber aldım ekmekle
birlikte. Bir iki bardak çay içtim, yeğenim Jülide geldi. Teslime bal getirmiş. Şakadan, afiyet
olsun dedi. Yoksa bana mı getirdi dedim gülerek. hemen atıldı hızlı konuşmasıyla:
- Niye sana getirsin anneanneme getirmiştir.
Ertesi gün anneme gidemedim galiba. Önceki gün gittiğimde anneme gelen bal geldi aklıma. O gün marketten bal dığımdan olsa gerek. Gâvurluk ya şöyle düşündüm. Bunlar balı kesin alıp
evlerine götürmüşlerdir. Annem şeker hastası ya bunu bahane etmişlerdir. Mutfağa su içmeye gidince bal nerede diye aradım. Normalde buzdolabına konulmadığı için ortalıkta olması gerekir diye düşündüm. Şöyle bir çevreye baktım, ne masanın üstünde nede başka yerde yoktu. Bir de buzdolabına bakaym dedim, belki oraya koymuşlardır diye. Yok. Yok. İçime bir
sıkıntı girdi. Kardeşlerimin ne kadar bencil olduklarını düşünerek. O baldan annem sabahları
bir kaşık olsun yiyebilirdi. Burada dursa zaten kendileri yerdi. Balın benden kaçırıldığını anladım ve çok üzüldüm.
Bu olay bana incinen kalbimin ağrısını hissettirdi. Aklıma şu an tam olarak anımsayamadım.
Bir bal öyküsü var çok güzel.
Bir sofra kurmuş ev sahibi. Sanıyorum tanınmış bir kişi. Ortaya bal konulmuş ve misafirlere hadi buyrun denilmiş ama sofradakiler de alim kişiler ki her biri soradaki balın üstünde gördükler kıla anlamlı güzel söylemişler. Sonuçta bu baldaki kıldan insan kalbinin daha ince
olduğu anlatılmış.. Sanıyorum ev sahibini incitmemek için.
Kalbim kıldan daha ince. Kırıldı. Bugün hastayım ve nerede ne yapıyor diye soran yok.
Çok doluyum. Bir ağlayabilsem.
04. 11. 2015 / nazik Gülünay