7
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1447
Okunma

Oğlumla birlikte acele bir şeklide evden çıktık.Nedenini bilmiyordum ama; saatlerce yürümek istiyordum.Nereye gideceğimde önemli değildi ;sadece yürümek istiyordum.
Çok işlek olan ana caddenin araç geçimine kapalı olan yoldan, hızla yürüyerek geçtik.Karşı tarafta büyük bir alış veriş mağazası olmasına rağmen yol oldukça sessizdi.Yolun sağında ve solunda incir erik kayası ve mavi çam ağaçları ve bol yeşil bitkiler vardı.Çok uzakta ise mağazanın levhası görülüyordu. yolun güzelliği insana huzur veriyordu.Yol bitmesin uzasın istiyordum.Bazı yerlerin enerjisi gerçektende insanı kendine bağlıyordu ve buna bir kez daha inandım.Sırf bu yolda yürümek için günde birkaç kez bu alış veriş mağazasına gidebilirdim.
Yol daraldı, yeşillikler içindeki bir virajı dönükten sonra, sanki bir masal diyarına gelmiştim. Sağ tarafta tahtadan taksi kulübesi,önünde bir bank ve büyük bir akasya ağacının altında birkaç yolcu sessizce bekliyordu. Karşıda ise alış veriş merkezi duruyordu.
Alış veriş merkezinin içi, bilindik görüntülerden ibaretti.Ürün raflarının önünde insanlar ve sorduğunuzda cevap vermeyen çalışanlar.Sıradandı her şey…
Biz oraya ekmek,su ısıtıcı,şemsiye ve domates almaya gitmiştik.Su ısıtıcı dışında aradıklarımızı bulamadık.Su ısıtıcı bana nedense pahalı gelmişti.Bu gün ihtiyacız olanları deği l de daha sonra ihtiyacımız olacak birçok şey aldık.
Aldıklarımızı eve bırakıp,merkeze gitmeye karar verdik.Merkezde aradıklarımızı daha kolay bulacağımızı düşündüm.Hay düşünmez olaydım….
Aldıklarımızı eve bırakıp, otobüs durağına gittik.Bu arada gökyüzünde kara bulutlar hızla çoğalmaya başladı,hafif esen rüzgar insanı üşütüyordu,akşam ezanına ise çok az bir zaman kalmıştı.Aslında bu kadar karanlık olmazdı bu saatlerde , resmen hava geceye yakın bir hal almıştı. Oysa Manisa’ dan Balıkesir’ e çıkarken sıcaktan bunalıyorduk.Şimdi ise üşüyorduk arada iri yağmur damlaları yüzümüze çarpıyordu.Ah ah ah..o sırada eve dönmek varmış ya! Dönmedik…
Otobüsten Merkeze indiğimizde yağmur iyice hızlanmaya başladı.İşte o anda anladım ki; bu yağmur tehlikeli bir hal alacak.Biz Şemsiye satan bir dükkan buluncaya kadar iç çamaşırlarımıza kadar ıslandık. Mübarek yağmur, sicim gibi yağmıyordu,...Sanki testiden boşalıyordu. Ayaklarımız bileklerimize kadar su içindeydi. Sokaklardan bulanık sular delirmişcesine akıyordu.Trafik o kadar yoğundu ki;karşıdan karşıya geçmek imkansızdı.Otobüs duraklarını da bilmiyordum, neyse sonunda bir taksi durağı bulduk ama; taksi yok ve gelmiyor da, Yoldan akan sulara bakamıyordum çünkü başım dönüyordu ve gerçekten de çok üşüdüm ve titriyorum, bu arada birde oğluma üzülüyordum.Kendimi hiçbir zaman o denli çaresiz hissetmemiştim.
Orada ne kadar taksi bekledik bilmiyorum.Gözüm kavşaktan dönen sarı bir taksiye takıldı.Öyle çok sevindim ki; ama sevincim çok kısa sürdü , önde bir müşteri oturuyordu.Arka koltuk boştu.Taksi tam bizim önümüzde trafik sıkışıklığından durdu.İşte tam o anda oğlumu kolundan çekip taksinin arka kapısını açtım.Oğlum takside müşteri olduğu için binmek istemiyordu.Onu çekmeye devam ederek ortaya oturdum.Oğlumda mecburen benim yanıma oturdu.Tam o sırada başka bir kadın da diğer kapıdan içeriye girip benim yanıma oturdu.
Şoför şaşkınlıkla bir sağa,bir sola bir ortaya bakıyordu.Neyse ki; yanımda oturan kadın:
-Biliyorum bu araçlar özel araçlar ama; malum hava şartı ortada, lütfen bizi de gideceğimiz yere götürün…
Dediğinde baya rahatladım. Şoför bizi araçtan indirmedi. Gideceğimiz yerlere kadar sıra ile götürdü.
Eve geldiğimizde önce ıslak kıyafetlerimizi değiştirdik.Doğal gazımız olmadığı için duş alamadık.Ekmekte alamamıştık,su ısıtıcıda alamamıştık…Evin altındaki lokanta da kapanmıştı…
Kısaca mahrumiyet yeri olmayan bir yerde,yağmur nedeni ile o gece aç kaldık….