15
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
1329
Okunma


Zorlu bir sürecin son haftasına girdim. Yedi gün daha ışın tedavisi göreceğim ve bu süreç tamamlanmış olacak. Daha sonra elbette rutin kontroller yapılacak.
Yazın boğucu sıcaklarından bir kez bile denize girememek ne kadar sıkıcı bir durum, bunu Akdeniz çocuğu olanlar çok iyi bilir.
Işın tedavisinin beni en çok etkileyen yanı, iştahsızlık, bağırsaklarda ve midede gaz ve şişkinlik yaratması ve mide bulantısı yaratması biçiminde oldu.
Ağzımın tadı iyice bozuldu sanki ve bazen hiçbir şey yemek istemiyorum. Daha çok ekşili ve acılı canım istiyor sanki. Fakat bunlar da yasak. Buna rağmen ara sıra turşu yedim. Sirkeli ve sarımsaklı salatalar yedim. Bugün pazardan kızılcık aldım, mayhoş bir ekşiliğe hayır demiyor dilim.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen tedavi sürecini oldukça başarılı atlattığımı söylemeliyim. Doktorlarım da bunu onaylıyorlar zaten. Bugünkü kontrol amaçlı yaptırdığım kan tahlilleri de normal sayılır, minimal yüksek çıkan değerler de herkeste olabilecek yükseklikler ve hele hele böyle bir zorlu tedavi sürecinin son günleri için oldukça iyi değerler.
Bir de şunu öğrendim: İnsan sıcakta terleyince, tenindeki kir yumuşar, eliyle dokunsa bile kese ile sürtülmüş gibi kir çıkar, fakat Kemoterapi & Radyoterapi sürecinde insanın teninden sadece kir değil, kirden daha çok, ölmüş olan vücut dokuları kir gibi ele gelip dökülüyor. Bunu bilmeyen birisi ne çabuk kirleniyor bedenim diyebilir. ayrıca alınan ilaçların zehiri vücuttan ter ile çıkarken, ilaç kokusu ile birlikte insanın teninin kokusu da değişiyor ve bu koku çok çabuk ter ile giysilere bulaşıyor. Bu nedenle sık sık giysi değiştirmek ve banyo yapmak zorunlu hale geliyor.
Aşırı sıcak havalarda vücudum ilaçları tolore etmekte elbette daha fazla zorlanıyor. Bu nedenle ilaç almadığım hafta sonlarında serin ortamlara yaylalara kaçmak tedaviye kolaylık sağlıyor.
İnsan neden kanser olur; bunun çok çeşitli nedenleri var sayılamayacak kadar çok hem de. Biyolojik faktörlerin yanı sıra psikolojik faktörler buna bir de sosyal ve sosyoekonomik faktörleri de eklemek gerekli.Son günlerde hastanede kanserli hasta sayısının giderek arttığı hissine de kapıldım, çünkü, yeni yeni yaşlı ve gepegenç hastalar ile de karşılaşıyorum.
İçinde bulunduğumuz toplumun sosyoekonomik koşullarının oldukça kanserojen olduğunu söylemek hiç de yanlış değil; baskı, zulüm, işkence, adaletsizlik, soygun, sömürü, terör ve sonuçları, vurdumduymazlık; duyarlı bir insanın kolay kolay içine sindirebileceği şeyler değil ve bu durum karşısında düşünce özgürlüğüne, basın özgürlüğüne getirilen sınırlamalara tanık olmak insanı bir kez daha çıldırtıyor; BİR TOPLUM HIRSIZLARIN YÜZÜNDEN KANSER OLUYOR!
Fakat onurluca direnmek gerekli, yaşamayı en çok hak eden insanlar haksızlığa tahammülü olmayan insanlardır.
Sonuç olarak bu zorlu sürecin bitimine çok az bir zaman kaldı. Toplam 7 gün daha ışın alacağım. Araya Kurban Bayramı tatili girecek ve aletin arızalanması gibi aksilikler olmaz ise 29 Eylül son olacak.
Şayet turizm sezonu düzgün gidecek olursa Ekim ayında çalışmaya başlamak ümidiyle, tüm doktorlarıma, arkadaşlarıma, dost ve akrabalarıma selam ve sevgilerimi sunarak, hepinize mutlu bayramlar dilerim.
Sağlıcakla esen kalınız.
Şaban AKTAŞ
17.09.2015