4
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1079
Okunma
Öyküye nasıl giriş yapacağım diye düşünürken az önce benim evin balkonuna bakarak o kendine özgü yürüyüşüyle dayım geldi aklıma. Kollar biraz kabadayımsı yana açık, hafif öne doğru eğik. Dayım beni görsün diye balkona çıkıncaya dek dayım gözden kayboldu. Annemin evinin penceresinden yana baktı mı acaba düşündüm. Bakmaktan öte anneme gitse, elini öpse daha iyi olurdu. Annemle arasında bir hayli yaş farkı var.
Dayım evlendiğinde kardeşimle ben daha genç kızdık. Gerçi benim dayımla aramdaki yaş farkı sanıyorum beş yaş. Annem daha tırnaklarımda onun ..ku var der. Annem ona çocuğu gibi bakar, ilgilenir, sırtından indirmez
onu çok severmiş. Aileninin küçük çocuğuymuş dayım.
Annemle dayım dargın. Nedeni ise dayımın bundan dört- beş yıl kadar önce bir bayram günü kavga etmeye
gelmesiydi. O zamanki evimizde ben alt katta annem üstte oturuyordu. Dayımın yukarıya çıktığını gördüm. Ne güzel dayım dayım geldi, ben de anneme gideyim derken tartıştıklarını duydum.Tartışanlar annem dayım ve
küçüğüm olan kız kardeşimdi. Tartışmaya dahil olmak istemediğim için yanlarına gitmedim. Az sonra dayım
hışımla indi merdivenlerden. O günden sonra iki kardeşim ve annem dayımla küstü. Dayım da bir daha anneme gelmedi.
Aslında yazmak istediğim selâmlaşmaktı. Bir bakıma dayımın bakışıyla bizden yana bakması bile bir selâm gibi geldi bana. Veya ben böyle olsun istedim. Dayımla ben dargın değilim. Dayımla selâmlaşır, konuşurum.
İnsan yalnız olduğunda daha çok insan arıyor; selâmlaşıp konuşacağı. Kardeşlerimle bir süre dargındım ve çok yalnız hissediyordum kendimi. Parkta yaptığım yürüyüşlerde bu yalnızlığımı giderirdim. Orada mutlak bir veya daha çok tanıdıkla karşılaşır, selâmlaşır veya oturur konuşurduk. İnsan insanın avusunu alır derler. Rahatlardım
bu konuşmalar sonrası. Bir gülümseme bile insanın içini açıyor. Zehir suya karışıp bir oluk bulup akıyor belkide.
Perşembe Çubuk’un pazarı. Geçen pazar unutmuştum pazar olduğunu gidememiştim, Bu pazar gittim.Önümde
sürerek götürdüğüm pazar arabam sıcak havada gittikçe ağırlaştı. Oysa hava serinlesin diye akşamı bekledim.
Evime parktan geçerek giderim çoğunlukla.Yine öyle yaptım.Oradan geçerken yorulan bazı kimseler oradaki
kanepelere otururlar, ben de öyle yaptım. Ağaç altıydı ve hava da hafif esmeye başlamıştı. Çok hoşuma gitti.
Karşımda salkım söğütler dalgalana dalgalana Çubuk çayına doğru eğiliyordu. Arada çamlar, çınar ağaçları ise
onlara arkadaşlık ediyordu.
Dinlenmeye başlamıştım. Önümden geçen insanlara gülümseyerek bakıyordum. Önce bir tanıdık kadın yaklaştı selâmını gülümseyerek verdi. Merhabayla karşılık verdim. Evine taşındın mı dedi. Evet, üç yıl olacak dedim. Unutmuş olmalı. Oysa onunla evi yolumun üstünde olduğu için her zaman konuşuruz.
Az sonra karşıdan türbanlı, gözlerinden başka bir yeri görünmeyen bir bayan,kısa kollu gömlekli spor pantolon
giymiş eşi ve küçük kız çocuğu geldi karşıdan. Benim önceki kişiye selam verdiğimi görmüştü bayan başıyla hafif
eğilerek selam verdi. Ben de ona gülümsedim.
Sanki oraya selâmlaşmak için oturmuştum. Önümden geçenle selâmlaşıyordum. Önceki kişilerle selâmlaştığımı
gören kimseler de selâm veriyordu. Kalabalık bir grup geldi deyim yerindeyse cümbür cemaat. Çocuklar dahil
herkesin elinde küçüklü büyüklü dolu naylon torbalarla yürüyorlardı. Sanıyorum tenha bir yer arıyorlar veya
oturacak bir evleri vardı. Bunda kuşkuluyum çünkü bunlar esmer zayıf insanlardı. Suriyeli olmalıydıllar. Onlara
gülümseyerek bakarken aralarından bir gencin dönerek syavaş bir sesle selâm dediğini duydum.Merhaba dedim
gülerek. Aceleleri varmış gibi hızlı adımlarla uzaklaştılar..
Burada böyle püfür püfür esen havada otursam geceyi bulurdum herhalde. Dinlenmiştim. Kalkıp pazar arabasını
sürerek yürümeye başladım. Ev zaten az ötedeydi. Parkın çıkış yönünde arkadaşıyla oturan yeğenim Jülide’yi gördüm. Konuşmaya gerek duymadan elini kaldırarak selam verdi. Sonra yanındaki arkadaşını tanıttı. Ondan
ayrılıp giderken yanlarına genç onların liseden sandığım oğlanlar yaklaştı. Dönüp arkama bakınca bir gencin
" bak kızım, kızsın demem şimdi basarım tokadı" dediğini duydum. Jülide’nin yanındaki kız ayağa kalkmıştı. Bir
benim selamlaşmadan duyduğum mutluluğa birde gençlerin selam bile demeden birbirlerine karşı saygısızlık ölçüsünde yaptıkları davranışlarını düşündüm. Kuşak farkıyla bunu anlatamadım kendime.
Herkes gülümseyerek de olsa selamlaşmayı bir bilse. El de kaldırsan selam selamdır tabii.
Selam... Selamünaleyküm.. Merhaba...
09. 08. 2015 / Nazik Gülünay