(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Öykünüz çok güzeldi.Akıcı ve kopmadan giden,arada,mizahı da dengeleyerek içine alan bir tarafı da vardı. severek ve keyif alarak okudum.Kutlarım sizin bu yanınızı da. Kalem güçlü olunca,ucundan her şey güzel çıkar ortaya. Sevgi ve selamlarımla...
Bir an, çocuğu alıp eve gidecek, ardından da paparayı yiyecek karısından diye düşündüm. Hak etmedi de değil hani. tek başına git sen, kendine işkembe ziyafeti çek. Hanım ise,evde işlere talim etsin. Herhalde, uzun süre işkembeciye uğramayacaktır artık. Hatta ve hatta, yanında eşi olmadan alışverişe dahi çıkmayacaktır. Güzel hikaye. Çok güldüm gerçekten.
Bundan önceki "ADI:KİRAZ" isimli öyküde evlerine getirilen bir bebek oluyor ki, onu Nurhan getiriyor... Sanırım, kedi-köpek gibi ama sevimli iki kahraman yakaladım; onlara zaman zaman öykü yazmak şart oldu... Beğeninize teşekkür ederim.Saygılarımla...
hocam tasvirleriniz, canlandırmalarınız, anlatımlarınız bir yana, diyalogları çok güzel yerleştiriyorsunuz yazılara. yani mesela ben kolaya kaçıyorum sırasıyla veriyorum ama siz cümle içinde kullanıp, devamını da kolaylıkla getirebiliyorsunuz.
mizah kısmına gelince, gerçekten o karakoldaki sahneler Türk filmlerindeki sahneleri aratmadı, anlattığınız mahalle de çocukluğumun geçtiği yerler. elinize sağlık. saygılar.
Hep derim, hayata dair "ciddi" Türk edebi eserlerinde hatta filmlerinde mizah inanılmaz derecede küçümsenir ve esere konmaz. Aslında hayata dair ne varsa, orada mizah, hayatın vazgeçilmezlerden biridir. Eseri seçkinleştirir, değerini arttırır.
NBC'ye, Bir Zamanlar Anadolu'da filmine kadar pek hazzetmedim. Bu filmi seyrettiğim de, "işte dedim, film bu". Mizahı da hayatın bir normali olarak ilk kez kullanıyordu filminde. Şaşırdım, nasıl oldu da bu karı kocadan böyle bir senaryo çıktı. Yanılmamışım zira Ercan Kesal senaryonun baş kahramanı. Cannes'de büyük ödülü, bence sırf bu yönüyle kaldırdı.
Kemal ağabeyim, değerli hocam, öykülerinde mizahı ilk sende gördüm, gıpta ettim. En hüzünlü aşk öykülerinde tam hüzne boğulmuşken gülümsettin bizi. İnsan, yeri gelir cenazede bile gülümser! Bu öykün de öyleydi. Çünkü gülümsemek hayatın kendisidir.
Bu öykü benim hoşuma gitti.Çünkü çok hayata dair buldum.
Saygılar sunuyorum.
Not: Nurten hanım mizahı önce ben gördüm derse, haklıdır. Ama kendisinden önce okusaydım da yazım aynı olurdu.
Çok teşekkür ederim...Şu yazdığınız yorum dahi kaleminizin gücüne şahitlik ediyor; siz bu sitede yazmayı gerçekten, çok iyi yapan bir yazarsınız. Sizin varlığınız biz kurlar için çok önemli. Bir daha bizleri sizsiz bırakmamanız dileğimle saygılar sunarım.
Okuduğum her yazınız ile sizin bir yanınızı tanıyabiliyorum. Sayfanıza gelenler umarım sayfadan ayrılırken bir şeyler götürüyordur. Zira yazıya sadece bakmak, körlük gibi eş değerdir.
Sizden öğrenilecek çok şey var. Bu en çokta benim için geçerli.
Her yazınızı hatta her sitemkar cümlelerini seviyorum. Benim için okumak yazmaktan çok daha keyifli.
Sevgili Can, yazmaktan çok okumayı sevmek ortak hobimiz. İktisat eğitimi almış, 28 yıl Devlete muhasebeci olarak hizmet etmiş birinin rakam yazmaktan şiir yazmaya hiç vakti olmaz, bulduğu her fırsatta okuyabilir... Hatırlıyorum, ilk okumamı, daktilosunda yazdıklarını, "al oku bakiim şunu, olmuş mu" diyerek elime tutuşturan babamın yazılarıyla yaptım. Ortaokula başladığımda babadostu Fakir Baykurt(Tahsin amca)'un o tarihte çıkmış ve devamında çıkan tüm kitaplarını okumuştum. Derken İnce Memed 1. çıktı, babam getirince okudum. 2.,3.,4. çıktıkça alıp okudum, o arada yazarın çıkmış diğer kitaplarını da okudum. Daha sonra hayranı o lduğum Aziz Nesin'i tanıdım. Onun 93 tane kitabını edindim okuya okuya...Okumanın keyfini öyle almıştım ki, artık, bir sigara tiryakisi gibi, bırakamıyordum da... Türk olsun, yabancı olsun, bulabildiğim her kitabı okuya okuya emekli oldum. Artık yazmak için de vakit ayırabilecektim. Şu anda 6 tane öykü kitabı taslağı, 2 tane roman taslağı ve 4 kitap oluşturacak kadar şiir birikti elimde, sanırım günü gelince kitaplaşırlar... İşte böyledir bu edebiyat denilen zararsız kanser tümörü, adamın her hücresini sarar da, ilaçsız (okumasız, yazmasız) yaşanmaz hale sokar... Beğenine teşekkürler.Saygıyla
Devamını dün paylaştım... daha doğrusu bu öykü ve dünkü öykü aynı öznelerden kurulu iki ayrı öykü ama bu dünkünden önceki zamana uygun... beğeniniz için teşekkür ederim...saygılar...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.