İSTANBULDA KAYBOLDUM Sene 1950 şehir İstanbul, semt Kurtuluş Kuzen ile yoğur almaya giderken, Pangaltı’ ya Kayboldum , sordu bir madam ağlıyorken ben Dedim Alaattin’i kaybettim Tuttu elimden, oturttu kapının önüne Sonra geldi bir polis amca, götürdü beni karakola Geçiyorken sokağımızın başından Çığlık attım, işte bizim ev polis amca Dinlemedi bile beni, görevdeydi polis Amca, O an Buz gibi kahverengi deri koltuklarla ilk orada tanıştım Ne de soğuktular, ürperdim Koltuğa kucaklanıp oturtuldum, elime de verdiler bir simit Bende boy nerde, öyle koltuğa tırmanacak Korkudan mecalde yoktu zaten Kucaklayıp oturttular Sorular, sorular, Sıra adrese gelince, tek adres var bende Alaattinler de, Sarı çizmeli Mehmet ağa yani Sonra göründü, sarı çizmeli değildi ama Mehmet amca Görünce onu, bir çığlık daha, Mehmet amca….. Çok iyi hatırlıyorum, boyum sadece, dizine kadardı benim Sarıldım bacağa, çıktım kucağa, götürdü beni anneme Kiracımızdı, Polis Mehmet amca, eşi vardı adı Aslı Yoktu çocukları, masalarının üzerinde hep olurdu çikolataları Ara sıra verirdi, bize de Nur içinde yatsınlar, anılarımda yerlerini aldılar Bir daha da kaybolmadım, taşlar döktüm yollara Uyanmayı öğretti bana İstanbul. EMİNNUR GÜLER ACAR |