3
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
778
Okunma
Çok partili yaşama geçtiğimiz 1940’tan bu yana, nerdeyse yarım yüzyıldır kendisiyle sürekli olarak hala uğraştığımız insan kimdir deseler, galiba verilecek tek isim vardır: Aziz Nesin
Bilindiği gibi, 1946 yılında Sabahattin Ali ile birlikte çıkardıkları, yayın dünyamızın olay gazetesi Marko Paşa’nın gördüğü büyük ilgiden ürken CHP iktidarı, hemen Aziz Nesin’i, yazdığı bir yazıdan dolayı turtuklatmıştır. Tabii gazeteyi de kapatmıştır. Ama gazete, bu kez Malum Paşa adıyla çıkarılmıştır. Oda kapatılınca , gazetenin adı Merhum Paşa olmuştur. Daha sonra da, kapatıldıkça gazetenin adı ardı ardına Bizim Paşa, Hür Markopaşa, Bizim Markopaşa, Ali Paşa, olmuştur hemen. Ama ne var ki,1950’lere gelindiğinde Aziz Nesin’e yazılarından dolayı verilen hapis cezalarının toplamı da beş buçuk yılı bulmuştur.
Demokrat Parti döneminde de, 6-7 Eylül olaylarının tahrikçisi olmakla suçlanarak tutuklanmış ve hapse atılmıştır.
Öyle ki, tarihimizin en özgürlükçü ve demokrat dönemi diye bildiğimiz 27 Mayıs 1960’ta Cemal Güresel Paşa’nın ilk zılgıtını yiyen kişi de Aziz Nesin’dir.
Oysa, öte yandan da, dünyanın ünlü ansiklopedilerinde Türkiyew denilince, Mustafa Kemal ve Nazım Hikmet ile birlikte adı anılan birkaç kişiden biridir.
Kitaplarının sayısı yaşını çoktan geçmiş ve çoğu, sözcüğün anlamıyla yetmiş iki dile çevrilmiştir gerçekten de.
Adı ülkede daha yaşarken Nasrettin Hoca ile özdeşleştirilmiştir nerdeyse. Yani, tıpkı Nasrettin Hoca örneğindeki gibi, adına öyküler yakıştırılmıştır.
En fanatik düşmanları bile, gördükleri bir toplumsal aksaklık karşısında biraz öfkelenince, hemen Aziz Nesin’in adını anmaktadırlar bilindiği gibi. Ve, ’Tam Aziz Nesinlik olay’ demektedirler.
Aziz Nesin hakkında salt Türk büyüklerini küçük düşürdüğü için de dava açılmamıştır. İngiltere Kraliçesi Elizabeth, Mısır Kralı Faruk ve İran Şahı Rıza Pehlevi’de, bir yazısında kendilerini küçük düşürdüğü suçlamasıyla Aziz Nesin’i dava etmişlerdir hep birlikte. Ve Aziz Nesin, bu yazılarından dolayı 6 ay hapis cezasına çarptırılmış, üç ay Kral Faruk için, üç ay da İran Şahı için hapis yatmıştır.
Yazar, son yıllarında öykü yazmayı azaltmış, şiir yazmaya ağırlık vermişti. Aziz Nesin’in şiirleri de yazıları gibi ses getiren nitelikteydi. Atatürk’ün kurduğu Partinin ana felsefesinden uzaklaşmış olması onu çok üzüyordu.Cumhuriyet Halk Partisi’nde altı ok unutulmuş devrimler savunulmaz olmuştu çünkü...
Aziz Nesin, Atatürk’e hitabında bu üzüntüsünü şöyle dile getiriyordu:
Atam, hala yaşıyorsak:
edepsizlik sayesinde!
Altı oku soruyorsan,
politika dehlizinde!
Hele partin senden sonra,
devrimlerin tavizinde!
Vasfedeyim halimizi,
kalemime ver izin de!
Yobazlarla gericiler,
onlar bizden daha zinde!
’Atam, Atam...’ derler ama,
bir adınız var sizin de…
Halkçılıkla devletçilik:
anlatamam, çok hazin de...
Çoktan beri sahteciler,
ağır çeker her vezinde!
Tek umut var, o da yalnız,
Amerikan dövizinde!
Sorma Ata’m, halimizi,
hal mi kaldı anlatacak...
İşte geldik dizindeyiz!
Yata yata çok yorulduk,
tatil yaptık, izindeyiz!
Sanayide henüz daha,
Cafer için lazım diye,
Amerikan bezindeyiz!
Geçeceğiz avrupa’yı
ama şimdi izindeyiz!
Hocamız var, hacımız var,
uçan kuşa borcumuz var,
el oğlunun ağzındayız!
Ama bizi zor bulurlar,
bahar, yaz, kış izindeyiz!
Evet, doğru söylemişsin:
’Türk milleti çalışkandır! ’
Biz de senin tezindeyiz!
Dinlenmekten yorulduk da,
onun için izindeyiz!
Zinde kuvvet diye söz var,
kimse bilmez adresini,
ah izindeyiz, vah izindeyiz!
Bugün değil, bu yıl değil,
çoktan beri izindeyiz!
İlerledik Ata’m öyle,
şimdi görsen tanımazsın:
Amerikan tarzındayız!
Arasan da bulamazsın,
otuz yıldır izindeyiz!