7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
4445
Okunma
Merhaba sevgili dostlar,
Her gün sabah akşam 10.20 de kanser öldürücü (XELTABİN 500 mg.) ikişer adet tablet içiyorum. Bu tabletlere el ile dokunmak yasak. Bir kahve fincanın içine çay kaşığı ile tabletleri düşürüp ardından su ile içiyorum. 22 Mayısta başlayan kemoterapi süreci 21 gün ara ile 4 kür olarak belirlendi. Aralarda yapılacak kan sayımı kontrollleri ve muayeneler ile onkoloğum Prof. Dr.Mustafa Özdoğan nezaretinde sürecek.
İlaçları neden geç saatte aldığım ise benim uygulama isteğimden kaynaklı; keza ilaç bedeni aşırı yoruyor. Ben ise ilacın yaptığı tahribatı bedenin tolere edebilmesi için ilacı almadan önce beslenmeme dikkat etmemin önemli olduğunu düşünüyorum. Gece 02.30 da uyanıp kendi yaptığımız ekşi suyu süzülmüş kese yoğurdundan biraz ezip yedim.
Sabahleyin ezan ile uyandım, kuş sesleri sabah erken saatlerde doğal bir terapi süreci.Sabah 07.00 sularında sabah serinliğinde yaklaşık 20 dk. kadar yürüyüş yaptım.Güneşte yürümek kullandığım ilaçlardan dolayı kalıcı cilt lekelerine sebep olabilirmiş. Bu nedenle yürüyüşler sabahleyin ya da akşam serinliğinde olmalı. Vücudu ayakta tutan kas sisteminin sağlam kalabilmesi, iştah dengesini, metabolizmayı da ayar ediyor.
Yürüyüşüm öncelikle Banka otomatına doğru oldu, çünkü bugün emekli maaş günüm. Bakayım dedim hesaplar ne alemde. Zaten hiç harcama yapmasam bile devlet emekli maaşımın üçte birini haciz yoluyla kesiyor. Bu usulsüz hacize karşı dava açacağım. Ancak karşımda adil karar mekanizması bulacağıma hiç inanmıyorum,keza yargıtayca onanmış bir durum var emekli maaşına haciz konulabileceğine dair.
Oysa ben sahibi olduğum Maki Tur Turizm Seyahat ve Otelcilik Limited şirketini 2005 yıl Aralık sonu borçları ile birlikte noter kanalıyla devrettim. Bu satış ticaret sicilinde de onaylandı. Ancak benden şirketi alan kişiler aldıkları şirketin borçlarını ödemedikleri gibi, BANA OLAN ŞAHSİ BORÇLARINDAN DOLAYI DA TAAHHÜTLERİNİ DE YERİNE GETİRMEDİLER. Oysa ben onlara açıkça şunu teklif ettim: ’ Size sunduğum teklif doğrultusunda ya bana aynı koşullarda satın, ya da aynı koşullarda siz alın!’ Almak istediklerini beyan ettiler ve sattım. Ancak şirket el değiştirince son derece kötü yönetildi. Borç yükü daha da yükseldi bu şirketin ve dolayısıyla benim yönetimde olduğum döneme ait olan SSK primleri ve vergi borçlarından dolayı 2008 yılında AKP bir kanun çıkarak, geriye yönelik vergi ve prim borçlarını şirketin yönetici ve ortaklarından tahsil edilmesi doğrultusunda uygulama başlattı. Bu nedenle emekli maaşımın üçte biri beş yıldır AKP hükümeti tarafından kesilmekte. Şimdi burada şöyle bir haksızlık ile karşı karşıya olduğum açıktır.
1) Bir kanun çıktığı tarihten ileriye doğru işletilir, geriye işletilmesi yasal değildir.
2) Ben şirketi borçları ile devretmiş isem, alanlar kötü işletmişler ve taahhütlerini yerine getirmemişler ise, asıl sorumlu onlardır. Mademki o günün yasaları bu satışı yasal olarak onaylamış, satış harçlarını benden kesmiş Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlamış; bunun bir değeri, anlam ve önemi olmalı?! Ben adamların boynuna silah dayayıp da mı satış yaptım?!
3) Ben şirketi devrettiğim tarihte olan borç yükü ile aradan yıllar geçtikten sonra bana yüklenmek istenen borç yükü arasındaki farktan beni devlet nasıl yükümlü tutar? Bu süre içinde ben şirketi devretmiş olmakla gelirinden muaf olduğuma göre borcundan da muaf olmam gerekmez mi?!
4) Ben şirketi devrettiğimde bir sayahat acantasının 3 adet şube ve bir adet merkez ofisi ile birlikte en az 150 Milyar TL sadece belge değeri var iken (Yıl 2005) , ilerleyen yıllarda bu değer, resmen çok çok aşağı düşürülüp değer kaybetti ise, bu değer kaybını kim, nasıl karşılayacak?
Benim insiyatifimde kalmış olsa idi şirket şu olurdu bu olurdu, kâr da ederdi zarar da edebilirdi; ancak benim insiyatifimden çıkan bir şirketin borçlarından dolayı devredeni sorumlu tutmak, akıl, mantık, hukuk ve ticaret kuralları ile bağdaşmaz, fakat AKP zihniyeti ile bağdaşmaktadır.
Bu nedenle maaşım açıkça AKP hükümeti tarafından gasp edilmektedir! Zamanla bir çözüm gelecek mi bilemiyorum, ancak devlet bir tarihte beni hapise tıktı, 25 ay 4 gün tutuklu kaldım, tahliye edildikten sonra da 10 yıl öğretmenlik görevimden uzakta tutuldum, buna mukabil bana aklanmamdan dolayı tutukluluk tazminatı ödemedi! Velhasıl körün tuttuğunu hallettiği bir düzende yaşamak insanı KANSER YAPAR MI YAPAR?!
Maaştan söz ediyordum smile ifade simgesi Maaşım - 483 TL gösteriyordu, son sağlık kontrollerinde yapılan, ilaç kesintileri sağlık masraflarından dolayı da içeri girmişim. Maaştan para almak bir kenara, eksi bakiyeyi tamamladım ki bankadan faiz yükü binmesin!
Eve gelince bugün önce bir nane limon çayı içtim.Sonra domatesleri rendeleyip içine az oranda saf zeytinyağı ve limon karıştırıp, kahvaltı öncesi yedim. Bu hem içimin yangınını aldı, hem de bağırsakları hareketlendirdi ve ilk gün verilen ağır kemoterapi dozunun zeh’rini sanırım bugün böylece esaslıca atmış oldum.
Daha sonra kahvaltımı yaptım, bir adet yumurta akı, yufka ekmek, maydonoz, taze soğan ve keçi tulumundan oluşan bir dürüm yapıp, yanında yeşil zeytin ile kahvaltı faslını tamamlamış oldum. Özellikle ağzım hafif ekşilice bir şeyler istedi. Bir bardak suya limon suyu sıkıp içtim. Aslında hasta beden her zaman ne istediğini kendisi belli ediyor. Bu nedenle bedenimin istekleri doğrultusunda en iyi biçimde beslenmeye gayret ediyorum. Bol su tüketimi, gerekli günde en az üç litre. Bunun iki litresini su olarak alırsam, bir litresini de çay, meyve suyu, ayran gibi gıdalardan mutlaka almam gerekli. Saat 12.30 olunca biraz meyve yedim. Öğle yemeğine henüz zamanım var. Çünkü ara öğünler ile ana öğünler, mide ameliyat sonrası küçüldüğü için günde 6 kez gibi azar azar yemekle ayara giriyor.
Bu süreci çok değerli dostlarımın sayesinde başarılı atlatacağıma kuşkum yok, kilomda iki gündür yarım kilo artış var. Şimdi de karşınızdayım.
Bakalım sizler nasılsınız? Umarım sağlığınız yerindedir. Her şeyin başı sağlık.
Pazar sabahı ( Bugün) sağlam olsaydım dağlara gidebilirdim. Mayısı ayı sonları dağlarda bahar tüm coşkusuyla cıvıl cıvıl rengârenktir. Şimdilik bu hevesimi artık Sonbahar aylarına ertelemiş bulunuyorum.
Güzel günlerde görüşmek dileğiyle tüm dostlara ve özellikle dağlarda yürüyenlere candan selamlar sevgiler...
Şaban AKTAŞ
24.05.2015