6
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1122
Okunma

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayip ERDOĞAN;
Bu size ilk seslenişim değil. Söylemek istediklerimi kasede alıp adreslerinize gönderdiğim bile oldu.
Ah başkan ah! Nedir sizin bu dürüst, namuslu, onurlu ve saygın insanlara. Kapısından bir yalan. Evine haksız bir kibrit çöpü girmemiş şerefli ve ahlaklı vatandaşlara (sayenizde kaldıysa tabii) olan düşmanlığınız?
Her kökenden ve her kesimden avuç avuç mavi boncuk dağıtmadığınız insan kalmadı ÜLKEDE. Sonra da sırtınızı döndünüz hepsine birden.
Bedavacılığa, emeksiz kazanca, çıkara, hırsızlığa, soyguna, vurguna SAYISIZ kapılar açtınız. Ve bu kapılardan yediden yetmişe güruhlar geçip gitmekte.
Bu ülkeye canı pahasına yarım asır emek vermiş, iki yıl emekliliğini yaşayamamış, şerefli memurlarla. Yeşil kartlı, mersedesli haysiyetsizleri eşitlediniz hastane kuyruklarında. Elektik, su, vergi ve daha nice akla hayale gelmeyen giderleri, şerefsizlerinn hırsızların yerine bir avuç yurtsever namuslu insanların sırtına yüklediniz hep.
Başta belediyeler, vali ve kaymakamlıklar olmak üzere, her kurum/kuruluş ve yönetimler esas görevlerini bırakıp, el açmayı dilenmeyi kendine iş edinmiş onursuz toplumun yardımına odakladı kendilerini. Hiçbir dünya ülkesinde böylesi içler acısı bir idare şekli, ne de ahlakı böylesine çökmüş bir toplum görülmemiştir.
Belediyelerin uçan kuşa borçları varmış! Siz o kuşların her bir tüyüne sülalenizle birlikte kurban olun. Rabim onların tüyünce sizlere dert bela versin! Ödemediğiniz elektrik ateşiyle yanıp tutuşun bu dünya aleminde. Nasıl ki namuslu insanları ateşlerde yürütüğünüz gibi.
Devletin, dolayısıyla vatandaşın da içinde hakkı olan arazileri yağmalatıp, daha sonra müteahhitte verdirerek siteler elde etmelerini sağladınız. Denizi doldurup ormanları yağmalatıp peşkeş çektirdiniz.
Pahalılık diz boyu. Üstelik parasıyla ölüm satın alıyor bu halk! Her türlü ahlaksızlık meşrulaştı sayenizde. Bu arsız toplum ise seyirci kalmakla yetinmeyip, alkış tuttu bu kötü düzene. Ya, tıpkı DENİZGİLERE ve son olarak gezi olaylarında yine bu bilinçsiz toplum için kendilerini feda eden onca gencecik insanlara, çapulcu! damgası vuranlara ne demeli?!
O olaylar; gerek İstanbul gerekse dalga dalga yayılan yurt sathında ne kötülükleri , yıkımları felaketleri önledi oysa.
Kim olursa olsun insanların adları. sanları, mevki ve konumları beni hiç etkilemez ve saygı duymamı sağlamaz durduk yerde ASLA.
Oysa bazı insanlar vardır ki, anlatmaya doyamazsınız . İsteseniz de anlatamazsınız üstelik. Onlar ne tanımlara ne kalemlere sığar.
Cemal SÜREYA ve Vedat GÜNYOL.
Edebiyatın, bilgeliğin ve insanlığın iki olağan üstü, muhteşem ismi. Adları anıldıkça saygı duruşuna geçerim derinden derine.
Şimdi bir güvercinin uçuşunu bölüşüyoruz
Gökyüzünün o meşhur maviliğinde dediği gibi Cemal Süreya’ nın ben de bir anekdotu paylaşmak isterim sizlerle gökyüzüne süzülerek.
Vedat Günyol’ yaza yaza” kitabından şöyle diyor:
Cemal Süreyya darphane müdürlüğü Yaptığı sırada şimdi adı sanı çoktan unutulmuş bir bakan darphaneyi ziyarete gelmiş, belli ki Cemal Süreya’yı görevden almak için önyargılı davranmakta, darphaneyi ekşimiş bir yüzle dolaşmaktadır. Cemal Süreya’ ya döner ve
-Açılmadık bir kapı kaldı mı? der.
Cemal Süreya:
-Evet! gönül gözü! diye yanıtlar.
Daha sonra Cemal Süreya’nın işçilerle olan dostluğunu doğru bulmadığını söyler.
Ve:
-burası çok pis, diye hoşnutsuzluğunu belli eder. Cemal Süreya’nın yanıtı ünlüdür:
-siz geldikten sonra kirlendi sayın bakan!