Yıl yetmiş altı..
Bir sınav sonrası dönüşü..
Yer, Harem İstanbul..
Birazdan arabamız hareket edecek..
Otobüse binip memlekete döneceğiz..
On sekiz saat sürecek uzuunca bir yolculuğa çıkacağız..
……………………….

Vakit kısıtlı yalnız..
Süre azaldı..
Zaman daraldı..
Birazdan hareket edeceğiz..
Bir şeyler yapmam lazım..
Bende bir telaş..
Oraya buraya göz atıyor,
Sağa sola koşuşturuyorum..
Yer sergisinden aceleyle bir kitap alıyorum..
Adı Bermuda Şeytan Üçgeni..
Dönemin popüler kitabı..
Uzun yolculukta fırsattan istifade okurum diyorum..
O arada kısasını bulamıyor, bir paket uzun samsun alıyorum ki, her molada içerim diyorum..
Akşam dörtte binip bir sonraki gün on birde ineceğiz..
Gece boyunca yolculuk yapacağız..
…………………………….

Ertesi gün saat sekiz yer Sarız Kıskaçlı..
Sabah çorbası ve üzerine çayı..
Pakete bakıyorum içerisinde dokuz adet uzun samsun..
İki saati aşkın yol katedeceğiz daha..
Başlıyorum yakmaya..
Yolculuk bittiğinde paket bitmeli diyorum..
Öyle de yapıyorum..
Arka arkaya tüttürüyor,
Her çektiğimi üflüyor,
Yanımdakini,
Sağımdakini solumdakini duman altı ediyorum..
…………………………….

Şimdi düşünüyorum da bir gece bir günüz yol katettiğimiz ağabey ne sabırlı insanmış..
Ne hoş birisiymiş..
Evliya gibi adammış..
……………………………

Önlerdeyiz..
Hemen kaptanın arkasındayız..
O da nasibini alıyor dumandan ama çıtı çıkmıyor hiç..
Müdahale etmiyor..
Bacak kadar boyunla bu ne iştir demiyor..
…………………………..

Ne yapsalar ne söyleseler tam yeriydi..
Haketmiştim..
O yaşta tam bir anlayışsızlıktı yaptığım..
Bilmeden..
Farkında ve
Şuurunda olmadan..
Tam bir aymazlıktı..




Kemal GÜL
17.02.2015