Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
kukurikuu
kukurikuu

TECAVÜZ HAKKI

Yorum

TECAVÜZ HAKKI

4

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

1708

Okunma

TECAVÜZ HAKKI

TECAVÜZ HAKKI

TECAVÜZ HAKKI
1976 yılının sıcak bir bahar günü santral, Barış Kuvvetleri Baş Savcılığının aradığını söylediğinde , oldukça heyecanlanarak uzanmıştım manyetolu telefonun siyah ahizesine.
"Ben Kolordu Baş Savcısı Albay (....) , Üsteğmenim, bir Astsubay ve on er ile yarın sabah saat 0800 de askeri cezaevi önünde iki tutukluyu keşif için götürmek üzere hazır olun . Konu ile ilgili teferruatlı emir Merkez Komutanlığı vasıtası ile size tebliğ edilecektir. Keşif bölgesinde yabancı basın olabilir, erlerinizin kılık kıyafeti düzgün ve yapılı erlerden seçmeleri hakkında ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz . Sanıkların gemici arkadaşlarının da keşif bölgesinde olabileceğini hesaplayarak gereken tedbirleri daha dikkatli alınız" ( Kıbrıs Harekatından sonraki ilk yıllar , özellikle ağır cezalara, askeri mahkeme bakmıştır. Ayrıca bu olay yabancı bir devleti de ilgilendiren bir dava olmuştur )

Birinin diğerini ihbar ederek açığa çıkarttığı , o zamanlar Kıbrıs’ ı sarsan bir tecavüz ve cinayet ile ilgili , hiç gitmek istemediğim , hatta nefret ettiğim ama mecbur olduğum bir görevdi bu. Sabah erkenden kalkıp çocukları kontrol ederek emredilen saatte cezaevinin kapısında olmuştuk.

İhya Başçavuş, birbirine çapraz kelepçelenmiş , iki adi yaratığı minibüsün orta koltuğuna orta koltuğuna oturtmuştu. (Çapraz kelepçe , ikisinin de sağ bileklerini birbirine bağlar. Bu durumda iki kişinin değil koşmak ,kaçmak yürüyebilmesi bile imkansızdır)

Ben aracın ön tarafında , onlar ise hemen arkadaki ilk koltukta yan yana oturuyorlardı. Biri 24, diğeri 26 yaşlarında gibiydiler. Zorlu bir hayat geçirdikleri belliydi. Yunan ticari gemilerinde tayfa olarak çalışırlarken, savaşın başlaması üzerine, kaptanları alacaklarını ödeyip, pasaportlarını vererek onları İtalya kıyılarına bırakmıştı. Sonra çeşitli serüvenler yaşayarak Kıbrıs’ a gelmişlerdi. (Yani savaştan iki yıl sonra)

"Bir sigara içebilir miyiz?" diye kibarca soran büyük olanına başımla "Evet” diyebildim. Yüzümdeki kindar duruştan sanırım bir şeyler anlıyorlardı.
"Aslında suçlu değiliz be komutani"
"Bana, bunu anlatmaya çalışma . İşin içinde bir tecavüz ve cinayet varken, nasıl suçlu değilsiniz? Ne hakla kendinize suçsuz diyebiliyorsunuz? Aklım almıyor."
Bu pislikler tenha bir yerde gördükleri 15 yaşındaki bir kıza tecavüz ederek onu işkence ile öldürmüş olan iki sapıktı. Güya iş arıyor, ekmek parası kovalıyorlardı ama duygu ve düşünceleri en vahşi hayvandan daha beterdi.
"Açtık be komutanım . Yürümekten canımız çıkmıştı ve yolun üzerinde kulaklıklarını takmış , pilli radyodan gelen müzikle hafiften dans eden , kıvırtan o fıstığı gördük. Üzerinde kıçının yarısını açıkta bırakan bir de kot şort vardı . Ona yol sorduk ama kız, Türk değildi. Bize verdiği cevaptan bir şey anlamamıştık. Sonra yolu göstermek için bisikletine atlayıp önümüze düşmüştü, süt gibi beyaz bacaklarıyla"

Canavar , böyle anlatıyordu günahını. Bu hayvanları , pardon canavarları şöyle ikiye ayırabilirsiniz ;
Büyük olan, yani artık kıza yaptıkları işkenceye dayanamayarak kızı tabanca ile vuran "İyi kalpli tecavüzcü canavar", diğerine de "Kötü kalpli tecavüzcü canavar " diyelim. Kızı vuran iyi kalpli tecavüzcü canavar vicdan sahibiymiş de, bu yüzden gelip teslim olmuş ve bir aydır kayıp olan kızı kendilerinin öldürdüğünü söylemiş. Bu ihbar yüzünden kötü kalpli tecavüzcü canavarı da yakalamışlar. İşte bu hayatımda bir daha görmek istemediğim en acı iğrençliği ve bunu hak etmeyen güzelliği bir arada içimden kusmak gelerek gördüm.

İyi kalpli tecavüzcü canavar , vatan millet sevgisinin içine ederek kendisini savunmaya devam ediyordu.
"Ya komutani, bizim kadınların ırzına geçen , öldüren , yakan Yunan’lıya, Rum’ a kimse bir şey demiyor da, bir gev ur kızı için neredeyse bizi linç edecekler. Hele şu savcı albay neredeyse astıracak bizi."
Kız bisiklet üzerinde o seksi şortu ve bembeyaz bacakları ile pedal çevirerek onlara yer gösterirken ,iki sapık adeta boşalma noktasına gelmişler. Sonra olacaklardan habersiz ,onlara yardım etmeye çalışan kızı bisikletten düşürüp, ağaçlı bir bölgeye götürerek vahşice tecavüz etmişler.İyi kalpli tecavüzcü canavar üç kere , kötü kalpli tecavüzcü canavar dört kere yapmış . Kızın kızlık zarını patlatma görevi ise diğeri daha önce başka bir kıza yaparak deneyim kazandığı için, genç olan kötü kalpli tecavüzcü canavar tarafından yapılmış . Kızı nasıl bağırttığını anlatırken dayanamayıp susturmuştum sapık herifi.

Tecavüzler bitip de, kız hala ağlamaya bağırmaya devam edince , biraz işkence yapmışlarmış ama kız bunu hak etmişmiş . Çünkü Türk’lere hakaret ediyormuş. Ne zor konuşmalar , bir daha dinlemek, duymak bile istemeyeceğim.

Nihayet keşif yapılacak bölgeye geliyoruz . Gazeteciler, kızın ailesi, vatandaşlar ve basın orada. İki pisliğin etrafını İnzibat erleri ile sarıp, polislerle de geniş emniyet bölgesi yaratıyoruz. Kıza ilk rastladıkları yer burası. Sonra tecavüz ettikleri , işkence yaptıkları bölgeye gidiyoruz. Yolu polisler kestiği için peşimizden kimse gelemiyor.

Yoldan ayrılıp kısmen ağaçlı bir bölgeye giriyoruz. Çok tenha bir bölge burası. Kızın çığlıklarının duyulmaması çok normal. Nihayet yirmi dakikalık yürüyüş bitiyor. Bir çukurun önünde duruyoruz. Dayanılmaz bir koku var. Savcı ellerini çözdürüyor. Bir çavuş tecavüzcülere,
"Kaçmak ister misiniz? Sizi birer kör kurşunla kurtarabilirim" demekte.

Kızın cesedi bir mukavva kutuya sıkıştırılmış. Kıza bakmak bile cesaret ister Bir asker kusmaya başladı bile . Cesedi çıkartıp üzerine çarşaf örtüyoruz. Savcı Albay çok serinkanlı. Ben ve İhya Başçavuş’tan başkasının geri çekilmesini istiyor. Önce kızın yüz bölümünü açıyoruz. Çürüme başlamış, korkunç bir halde ve bakmak çok zor. Ağzımı kolonyalı mendil ile kapatıyorum.
Kızın kolları yok. Hayır hayır kolları kırılarak omuzlarına rulo yapılmış.
Savcı soruyor;
"Bunu nasıl yaptınız, anlatın lan"
Kötü kalpli tecavüzcü canavar ;
"Önce jiletle parmaklarının etlerini geriye doğru kestim .Kemikleri ortaya çıktı. Bu kemiklere ince bir sopayı güzelce bağlayarak geriye doğru kıvırdım. Omzuna doğru önce bilek kemiklerini bisikletin pompasıyla, daha kalın olanları ise taşla kırarak ruloyu sara sara omzuna kadar yuvarladım. Bunları yaparken kız canlıydı ve çığlıklar atıyordu. Bu yüzden gömleğini ve donunu ağzına tıkarak sesini kestim. "
Savcı; "Ya senin marifetin ne? " diye iyi kalpli tecavüzcü canavara soruyor.
"Valla sayın savcım , ben de tecavüz ettim ama bu işkenceye dayanamayıp benim vicdanım sızlayınca , göğsüne üç el ateş ederek onun acısına son verdim. "
Gördünüz mü ne iyi kalpli sapıklar var, acıya son vererek ve kendilerini ihbar ederek vicdanen rahata kavuşan. Kızı alemünyum bir tabuta koyarak Adli Tıb ’a yolladılar. Dönüşte bizler gördüklerimiz karşısında oldukça şaşkındık ama onlar konuşmaya devam ediyorlardı.
"Ya komutanım, bize ne ceza verirler dersiniz? Her bir şeyi olduğu gibi dürüstçe anlattık. Bizim yerimizde kim olsa aynı şeyi yapmaz mıydı? Kız acayip tahrik etti bizi . Yine de polis falan demese , Türk’e hakaret etmese belki de öldürmezdik"
Artık İhya Başçavuş dayanamadı.
"Ulan vicdansız herifler , siz kendinize nasıl hak veriyor, kendinizi nasıl ve neye dayanarak haklı görüyorsunuz? Sizi asmak çok yanlış bir şey olur. Sizin hayalarınızı kesip ikinize de fincan içinde yutturmak, belki de en iyisi bence"

O kolları canlı canlı kırılarak rulo yapılan ve parmakları jiletle doğranarak kemikleri açılan kızın hayali gözümün önünden hiç çıkmadı . Ne açlık bu ? Ne eğitimsizlik ve ne bencillik. Bunların anası, bacısı yok idi ise , vicdanlar, Allahları, insanlıkları da yok mu acaba?

Bu sapıklara ne oldu mu diyorsunuz? İkisinin de akli dengeleri yerinde çıkmadı. Birine 12 yıl diğerine 14.5 yıl verdiler. Sanırım şimdilerde bu yazımı okuyarak beni arayabilirler. Gelin çocuklar, size o masum yavruya hak ettiği şeyi yaptığınız için Boğazda bir yemek ısmarlayayım. Tam denizin kenarında. Belki ayağınız falan kayar da , cehenneme kadar gidersiniz.

E.Yaşar Ovali 17.02.2015

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Tecavüz hakkı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Tecavüz hakkı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
TECAVÜZ HAKKI yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Erdinn
Erdinn, @erdinn
18.1.2016 16:22:07
Toplumu oluşturan fertlerin hepsinin eğitim, kültür ve doymuşluk oranları farklı olduğundan sonuçlar da farklı yansıyor.

Zaman zaman hepimiz göz zevkimizi okşayan nesnelere bakmışızdır. Bu bazen bikinili bir kadın, bazen bir erkek ve bazen de bir kelebek olmuştur. Ancak hiç bir gerekçe tecavüzü ve canice bir cinayetin haklı bir sebebi olamaz. Tepkiler, karşı tarafı rahatsız etmeyecek ölçüde olmalıdır. Aksi; ahlaki, insani ve vicdani değildir. Hiç bir şekilde insan onuruyla da bağdaşmaz.
beren yılmaz
beren yılmaz, @berenyilmaz
18.1.2016 15:53:31
çok içler açsı bir öykü ve öyküler Özgecan ' ve daha niceleri ;
insan oğlu ' kendine ve nefsine zulmettiği sürece ve ne yazık ki ' toplumda aç '
ve bir o kadar hasta ' ruhlu edepsiz var ki çok özür dilerim ama edep sadece bir
tenden yada bir üzül dan ibaret olmasa gerek ; tabi ki ' günaha sebep yine günahkar
nefsimiz ve etkenler ..paylaştığınız resim ' en güzel kanıtı ' bir bayan olarak gözlerimin
takılması bile ' beyleri anlayacak duruma getiriyor .
fakat insanlar bu kadar ucuz dürtülerin peşine gitmemelidir diye düşünüyorum ;
toplum olarak .çok tedavi edilecek yanlarımız var ne yaz ki.


emeğinize sağılık sevgilerim ile.
sami biberoğulları
sami biberoğulları, @samibiberogullari
19.2.2015 23:06:23
Değerli abim.

Bu yazıyı dün okudum aslında ama gecenin ilerleyen saatleriydi o bakımdan yorum yarına kalsın dedim.Sonra da başka meşgaleler derken yine bu saate kaldı.

Tecavüz elbette bir hak değildir. Hele hele de tecavüzden sonra bir de cinayet olduğunda iyice iğrençleşiyor olay.Hiç bir canlı hatta cansız ( Cansız diyorum artık su damacanası bile tecavüze uğruyor) Tecavüzü hakketmez. Bu bir gerçek. Ama bir başka gerçek daha var ki işte bunu nedense kabul etmiyoruz, edemiyoruz. Yahut da tecavüz, taciz, şiddet uygulayanlara karşı yapılan protestolarda imama uyuyor, çoğunlukla öfkeli kalabalığın hışmına uğramamak için, bazen de tecavüze uğrayanın kendisi ve ailesini rencide etmemek adına susuyoruz, demin dediğim gibi kalabalığa uyuyoruz.

Can abim kim ne derse desin -Asla ve asla Özgecan için konuşmuyorum- yukarıdaki resimdeki bir kız ya da kadın tecavüze davetiye çıkarır bu ülkede. Çünkü bu ülke insanlarında bir cinsel açlık vardır. Çünkü bu ülke insanı nefsini köreltmek işin ördeğe bile tecavüz eder.

İnsan hangi ülkede yaşadığını hiç bir zaman unutmamalıdır ki aslında bu tecavüz konusu sadece Türkiye'nin sorunu değildir. Yani öyle zannedildiği gibi gelişmiş ülkelerde tecavüz denilen olay hiç olmuyor değildir.

Yukarıdaki resimdeki bir kızı birden bire karşısında görüp de fiilen olmasa da hayalen tecavüz etmeyen bir tek erkek çıkarsa ben erkeklik organımı keserim: İşte mesele de budur. Ben frene dokunmasını bilirim ama maalesef bazılarının freni tutmuyor ve o bir iki dakikalık lanet olası zevk için gencecik bir hayatı karartıyor.

Selam ve sevgilerimle.

Şükran AY
Şükran AY, @sukranay
18.2.2015 07:11:57


Etkilenmemek imkansızdı.Resmen yaşattınız.Keşif mahallindeydim resmen...benim de midem bulandı :(

Artık dayanamıyorum vallahi...kaç gündür tükendim iyice :( gözümün önüne getiriyorum o anneyi, babayı

yarabbi bir çocuk nasıl büyüyor, nasıl nasıl...insan oluyor, nasıl yetişiyor..ondan da geçtik nasıl vicdandır nasıl yapabiliyorsunuz... Allah bin belanızı versin


En acı olanı bunların serbest olarak aramızda yaşamaya devam ediyor olma ihtimalı :(


Harikulade bir yazıydı.Teşekkürler emeğiniz için .Saygılarımla.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL