5
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
958
Okunma

Kahvaltımı mutfakta yaptığım için, elimi yüzümü yıkadıktan sonra ilk işim çayı ocağa koymak ve daha sonra pencereden dışarı bakmak olur.Bugün yine öyle yaptım.İnceden nazlı nazlı kar yağıyordu.
Kendi haline bırakılmış eskiden bahçe olan, şimdi arsa olarak müteahhidini bekleyen yere bakışlarım indiğinde bir sürü güvercinin çöp bıraktığımız bölgeye yayılıp, kalan artıkları kapış kapış yediklerini
görüp izlemeye başladım. Daha sonra dört ala karga ve kara karga da kahvaltıya katıldı. Güvercinler
yola göre ön tarafta, kargalar ise biraz arkalarında bir şeyler yiyorlardı. Acaba birlikte bir paylaşım yapıyorlar mı diye gözlemledim ki karga yanına gelip onun yiyeceğinden almak isteyen güvercinin yanına yaklaşarak
buradan git diye uyarıyordu. Kargaların arasına katılan birkaç güvercin uyarıya rağmen yine de onların
yiyeceklerine ortaklığı sürdürüyorlardı. Bir de güvercinlerin arasına katılıp onların bölgesinde deyim yerinde otlanan kargalar vardı. Güvercinler bunların aralarında yemesine bir şey demiyordu.
Güvercinleri ve kargaları izlerken bir sürü serçe kondu güvercinlerin arasına.Daha sonra hemen onların yanındaki kuru otların arasına daldılar. Az ilerde bulunan evin önündeki vişne ağacını geçen gün nasıl serçe ağacına dönüştürdükleri geldi aklıma. Evin önündeki yoldan geçerken cıvıltılı serçe sesleri karşılamıştı beni. Öyle hoşuma gitmişti ki bir şiir yazmıştım bu konuda.
Sanıyorum kuşlar küçük bir ses ve kımıltıda korkup uçuyorlar. Yine öyle oldu. Önce serçeler havalandı
sanki. Bir gurup havalanan kuşlar ayrı çatılara uçup kondular.
Bir kaç ay önce balkonumda gördüğüm güvercinleri düşündüm kuşları seyrederken. Bir güvercin neden
nasıl oldu bilmiyorum evimin balkonunun en dip yerinde yani balkon akıntısının olduğu yerde ölmüş.
Önce orada duruyor sandım. Sonra yanına gidip baktım hiç kımıltısız duran kuşa. ölmüştü.Akşamdı.Bu
yüzden götürüp atmadım. Ölü kuşu seyrederken bir güvercin daha geldi ölü güvercinin yanına. Balkon
korkuluğunun üstünde onu seyretti. Yanına giderek orada ölü kuşu seyretti. Kuşlar hep çift çit uçuyor,
bir yere konacaklarsa birlikte konuyorlar. Bu iki güvercini de bir süre seyrettim. Canlı güvercin dedim yoksa ölü güvercini hâlâ canlı mı sanıyor. Belkide öldüğünü bilerek bekliyordur başında. Ertesi sabah
balkona baktığımda güvercin yine oradaydı; ölü güvercinin başında. Hayvan iken hayvan bile eşini bırakmıyor diye düşündüm. Ya insanlar.Eşlerine nasıl davranıyorlar. Bırakmak şurada dursun her türlü
kötü davranışı, dayak ve aç bırakmak, terk etmek dahil her şeyi yapıyorlar. Acaba neden bir kuş kadar olamıyorlar. Kuş beyinli dedikleri eşlerine karşı. Demek ki sorun beynin küçük, büyük olması değil. İçini nelerle dolduğu ile ilgili.
Başımı klavyeden kaldırıp arkama pencereye baktığımda lâpa lâpa kar yağdığını görüyorum. Sahi kuşlar bu soğuk havada nerede dururlar. Evlerin çatısının aralarında mı? <eski evimizin penceresinden
görürdüm. Karşı evin arada bulunan tahta çıkıntısına iki güvercin yuva yapmıştı. Yuva öyle dardı ki ikisi birden sığışamaz diğeri az ilerideki tahtada çırpısız yerde diğerini beklerdi. Yuvanın çırpıları yere dökülürdü bazen tekrar çırpı getirerek onarırlardı bu küçük yuvayı.
Yuvasız kuşlar da vardır, oradan buradan kovalanan. Yuvasız insanlar gibi. Bu güzel kar yağışını seyretmek sıcak yuvası olanlara, yuvalı kuşlara güzel.
16. 02. 2015 / Nazik Gülünay
.