7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1114
Okunma

ŞIH DOKUNUNCA
Eski yıllarda insanlar daha mı insandı, hoşgörü dedikleri erdem daha bol, “Merhaba “ daha mı değerliydi bilemem. Ama bu kadar ayrıştırılmadığımız , kimsenin ötekine bizden değil diye bugünkü kadar ters bakmadığı, daha güzel günlerdi diyebilirim.
Erciş , Patnos ‘tan 44 Km kadar daha güneyde , Van Gölü kıyısında , bölgenin Paris’i diye anılan güzelce bir kaza idi.
Buradaki dostlarım; Yıldırım Baba , Mehmet Bülbül ve Kasap Cemal ile dağlarında , göl kıyısında epey oturmuşluğumuz, Mehmet Bülbülün sesinden kendisine ait bestelerden epey dinleyişimiz olmuştur. Mehmet Bülbül mahalli sanatçı ve ozandır.
“Dam üstüne un serer
Tombul tombul memeler
Memeler baş kaldırmış
Kavuşmuyor düğmeler “
onun eserlerindendir. Yıldırım Baba bir onur meselesi yüzünden canına kıyacak kadar asil bir ruha sahip , insan gibi insan evladıydı.
Çarşıda da , epey dostum olduğunu söyleyebilirim. Kasaplar çarşısı, toptancılar çarşısı ve merkezde de epey dostum vardı. Bir cumartesi günü , sıcak bir öğle vaktinde Manifaturacı Mehmet ‘in dükkanında çay içerek sohbet ediyoruz. Yanımızda birkaç komşu daha var. Konu “Ne olacak halimiz “ konusu. O sıralar İran Devrimi olmuş ve İran’dan çıkan kaçak halılar, ipekler seyyar satıcıların omuzlarında çarşıyı turluyor. Av tüfekleri ile serum ise yüksek fiyattan alıcı bulmakta.
Birden çayını elinden bırakan dışarıya fırlayınca , neye uğradığımı şaşırıp elimde bardak ile kalıyorum. Mehmet ve diğer komşular kapının önünde tek sıra olmuş. Elleri göbeklerinde namaz kılar gibi bağlı ve gözler tam yere bakıyor. Yolun iki tarafı yanyana dizilmiş yüzlerce erkek ile dolu. Yolun ortası boş ve karşıdan üzerinde yeşil cübbesi, beyaz mintanı , beyaz sarığı ve sarığa sarılı olup arkaya atılmış yine yeşil atkısı ile “ Şıh Efendi” geliyor. Arkasında kalabalık bir mürit gurubu ile.
Onlara bakayım derken, Mehmet ve komşusu Kamil Bey’in tam arasında kalıyorum. Çok üzgünüm, üzerimde resmi elbisem, mavi berem ve sol yanımda sallanan bıçağım ile ne “Şıh Efendinin “ , ne de kendi amirlerimin bile önünde eğilemem. ( İki büklüm eğilen omuzu kalabalıkları da gösterdi felek, yazıklar olsun) Keşke dükkandan dışarı çıkmasaydım diye geçiyor içimden.
Şıh, eliyle enteresan hareketler yaparak yola dizilenleri dualar mırıldanarak selamlıyor. Elli, elli beş yaşlarında , sıhhatli ve güzel yüzlü bir adam bu. Beni iki büklüm olmuş bunca zevat arasında fark edip, bakışları ile sorgulamaya başladığını hissediyorum. Direk gibi durarak ona bakan bir subayı seyretmek , onda nasıl bir duygu oluşturabilir diye merak ediyorum.
Bu Şıh’ ın, yakın bir köyde yaşadığını duyuyorum . Epey nüfus sahibi olduğunu , çok derin bilgiler taşıdığını, kurşun değmez olduğunu hatta Hz. Peygamberimizle konuşabildiğini söylüyorlardı. İşte bu insan yanıma doğru gelmekteydi. Biraz huzursuz olduğumu itiraf etmeliyim.
“Merhaba Yüzbaşım. Nasıl sınız ? Saadettesinizdir inşallah “
“Teşekkür ederim efendim”
“Sizinle ilk defa karşılaşıyoruz. Bir ihtiyacınız olursa (….) köyüne kadar haber yollamanızı beklerim. Köyümüzden affedersiniz hayvan çalan iki vatandaşı Patnos’ ta yakaladığınız için ayrıca müteşekkirim.”
“Sağ olun efendim. Sadece sizinle sohbet etmek isterim “
“İnşallah, başım üstüne Yüzbaşım. Tekrar görüşürüz inşallah”
Şıh Efendi bu temenniden sonra eliyle yanağıma dokunarak “Allahaısmarladık “ diyerek yürümeye devam ederek çekip gidiyor.
Daha dükkana geriye dönmeden bir yaşlı adam,
“Şu mübarek yanağınıza dokunmama müsaade var mıdır Gomtanım?” diyerek önce eliyle dokunup , arkasından sımsıkı sarılarak , yanağıma koca bir öpücük konduruyor.
Haydi bakalım , sırayla ve dualarla Şıh’ ın elini sürdüğü yanağıma herkes bir öpücük konduruyor. ( Dokunmanın kutsal yeti , demek ki böyle bir şey) Beni öpenler , dükkandan mutlu ve tatmin olmuş gülümsemelerle çıkıyorlar. Suratım salya ve sümük içinde. Yarım şişe kolonya ile zor temizleyebiliyorum. Vay canına , iyi ki, sadece yanağıma dokundu. Hani başka bir yerime …
İşte böyle , hayatımda bir kere de “Şıh” ile karşılaştım. Zekası gözlerinden fışkıran , yakışıklı bir adamdı. Bu kadar insanı etkilediğine göre , oldukça liderlik vasıflarını da kullanabiliyordu.
Allah Resul’ünü bile , sade bir insan olarak gösterdiğine göre , bizim Şıhlar yaratmamız ne derece doğru olur ,burada tereddütteyim.
E .Yaşar Ovalı 10.01.2015