4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1072
Okunma

Hava kar yağışlı ve soğuk.Niçin bunca yolu belediye otobüsünde sıkış tıkış geçireyim dedim
kendi kendime izin verdim. Dün gitmediğim gibi bugün de resim kursuna gitmeyeceğim.
Türk sanat müziği korosu yarın.Hava böyle giderse ona da gitmem. Telefon numaramızı da
yazdık zaten. Kar yağarsa bizi arayacaklardı.
Bugün evin alt katlarında oturan apartman sakinleri gibi bende mutfakta oturuyorum.
Burası evin en sıcak yeri. Diğerlerine kızıyordum daha köylülüklerinden kurtulamadıkları
için. Sonunda ben de oturma çadırımı buraya açtım. Hem karı sıcak bir ortamdan
seyretmek eski sobalı günlerimizde olduğu gibi, hem de üşüyüp üşütmemek şu soğuk günlerde.
Balkona açılan mutfağın tümü cam penceresinden yağan kara, balkona daha üstündeki biber ve domates bitki artıklarını sökmediğim büyük saksılara esip yağıyor kar. Geçenlerde bir gece yağan kar artıklarını balkonun bir kıyısına toplamıştım. Orayı süpürürken hava esiyor karları dağıtıyordu. Ben de aşağı kattakilerin balkonlarına gider diye karları aşağıya atmamış
bir kıyıya süpürmüştüm. Bakalım şimdi yağan kar o karları eritecek mi? Annemin Kaymak dedesi iki kadınla evliymiş. Demek ki iki kadından bunalmış ki şöyle dermiş kar yağdıkca: Kar kar üstüne yağar karı eritir, iki karı da bir herifi eritir. Hanımları bu sözden alacağı dersi alırlardı sanırım.
Kar hız kesmeden aynı hızla yağıyor.Gökyüzü tümüyle beyaza kesmiş. Az önce pencereden dışarıya bakarken bir ala karga karşıdaki önceleri bahçe olan yerdeki tek tük ağaçtan birinin en tepesine konmuş, sanıyorum yağan karı seyrediyordu. Kargalar, köpekler üşümez mi acaba? İki üç büyük köpekle gezen bir yavru köpek bizim gibi ayakkabılı, çizmeli değil çıplak ayakla karda yiyecek bir şeyler arıyordu. Bende aralarında olmak üzere hayvanlar için sokağa
yiyecek bırakmıyoruz.Kuru kuruya üzülüyoruz, dua ediyoruz namazda veya soğuğu karı gördükce, Yarabbi bu hayvanları ve aç açık olan insanları koru diye. Ve orada bırakıyoruz,hiç bir şey yapmadan. Her şeyi Allah’a havale ediyoruz. Neden Tanrı’nın elleri olmuyoruz.
Az önce pencereden bakarken bir karı koca elleri dolu dolu poşetlerle evlerinden içeri girdiler. Az önce anlattığım köpek yavrusu onların önünde yürüyerek Allah’ın ona bahşedeceği rızkını arıyordu. Benim yüreğim cız etti; bu yazıyı yazmaya oturdum. İlerdeki apartmanın on üç on dört yaşındaki erkek çocuğu güvercin uçuracağı küçük bahçenin karlarını temizliyordu. Beş on güvercin evin çatısının duldasında önlerine dökülen yemi yiyorlardı.
Kar hızını ve boyutunu artırarak yağmaya devam ediyor. Bizim başımıza yağmıyor. Kimlerin başına yağıyor acaba? Kalkıp mutfak kapısından dışarıya bakıyorum.Bir kenardan görünen karlı park ve Karagöl caddesinin üstündeki tepelerde apartmanlar, araya sıkışmış küçük evler kar altında. Hangisinin bacasının dumanı doğru tütüyor acaba? Benim gibi kaçıp ısınacakları bir mutfakları var mı? Kim düşünüyor sokaktaki hayvanları? Yoksa kimsenin kendilerini düşünmekten başkalarını düşünecek durumları var mı? Bilemiyorum!..
10. 01. 2015 / Nazik Gülünay