(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Evvela bu mağazanın adresini isterim ))) Bu çocuk gibi kaç defa ceketle kalmışım bilseniz. O kadar zevkli ve bahtiyarlık hissettirir ki bana ,gariban bir insana yardım etmek. Çocuklar da görerek bize benzedi. Bir yerde deprem olmuştu.oradaki insanlara battaniye ve giyecek göndermek istediler. Fazla olanı gönderin,yeni ve kullanılabilir olsun dedim sadece. Eve geldiğimde yeni botlarımız ,yeni deri montumun,yeni battaniyelerin ,yeni iki kazağımız Afganistan'a gittiğini öğrendim. Botlarım da deri mont ile aynı renkteydi. Bak hala aklımda.. Bu dünyada "iyilik" var gerisi boş. Merhametin ,sevginin,hoşgörünün olmadığı yerde... Selam ve saygı ile.
Tamam, bu moralle birkaç öykü daha yazarım artık...Siz gerçekten çok değerli bir arkadaşsınız benim için, her zaman tatlı dilinizle ufkumuzu açıyorsunuz.Minnettarım size...Saygılar
Edebiyat Defterine ne zaman girsem, okuduğum özel isimlerden bir kaçı. Bunu yazarken bir yandan da düşünüyorum, sahi kalem ne kadar önemli. Yani yazmanın önemi ne kadar büyük.
Altı üstü bir palto diye başlıkla başlıyor işe yazar. Sonra cimri bir amcaya geçiyor konu. Bir bakıyorum Eskişehir'de soğuk bir kış geliyor gözümün önüne ve üşüyorum...
Tam kendisine palto alındı diye sevinirken; yoldan zavallı mı zavallı bir adam geçiyor.
Tühhh...
Adamın yaptığına bak: Şimdi bu kimin aklına gelir ki?
Hani bu başlık "PALTO' idi ?
Tebrik ederim Kemnur. Kaleminiz her daim güneş görsün.
Şimdi çok merak ediyorum... İnsanı adam eden para mı, vicdan mı ?
Bir başkası bu soruyu sorsa bana ,içimden sayardım belki ona. Lakin para vicdanın aynası olmuş. Paltonun içinden dökülen cümleler, vicdanları askılara asmış.
Para para para...! İnsan para için var edildiği sürece , insan ölü olarak doğacak.
Pezevenklerin beyefendi muamelesi gördüğünü gördükçe kendi kabuğum içindeki yaşantımı çok seviyorum...ama ve lakin babam öldüğünde cenazesinde on kişi, amcam öldüğünde on bin kişi vardı...oysa amcamı zengin eden temel sermayeyi veren babamdı... yani, toplumların yaptığı değerlendirme sizinkiyle örtüşüyor ne yazık ki... parası olan adam, vicdanı olan enayi...siyasetçiler de bu toplum psikolojisini galiba iyi bilen arsız sınıfından çıkıyor...SAYGIYLA
Çok güldüm hikayeye. Gerçekten nefis kaleme alınmış. Ama, Amca'nın akıbeti, daha doğrusu ekonomik durumunun nasıl seyir ettiği konusu muallakta kaldı galiba. Aça, fukaraya yardım da ettiklerine göre, öyle yalan flan söylememişlerdir herhalde.
Bu paltoya da üzülmedim değil hani. Keşke kapabilseydi onu üçkağıtçı adamın elinden. Gerçekten yazık olmuş. Hem hediye eden amcaya, hem iyilik yapayım diye düşünen kahramanımıza, hem de kesesi ziyana uğrayan babaya. Bir karlı bizler, okuyucular çıktık galiba.
Zengin insanlar neden böyle oluyor. Benim de dayım böyle. Karşılaşınca can ciğer kuzu sarması ama anneme annem haber salarak gelir ziyaretine. Zengindir ama anneannemden bize düşen arsanın nerdeyse üstüne yatacak. Ağzımızı açacak olsak sözü ağzımıza tıkarlar.
Neye palto gerçekten güzel bir öyküydü. Demek ki donsa da kimseye acımamak gerekiyor. Acitasyon yapıp, elindekini dolandırıyorlar..
İYİ NİYElTTEN MARAZ DOĞUYOR...Biraz kuralcı olmak gerekiyor amma, biz onu da beceremeyiz maalesef... Canciğer arkadaşım kırk lira alacağı oluştu bir alışverişimizden, oysa o arkadaşımın bir yıl önce kredi. kartına ricası üzerine 200 lira yatırmıştım ve bir yıl boyunca ayıp olur diye ima bile edememiştim. Kırk lirayı pat diye isteyince çok ağrıma gitti ve ben onu 300 lira alacağımdan mahsup ettim, deyiverdim. Tam bir komedi, ben o ikiyüz lirayı borç olarak istemedim senden, ettiğin yardımın hesabını mı tutuyordun, filan diyerek gene beni utandırdı. Kendisinden özür diledim mecburen. )dur yav, bu anekdotun öyküsünü de yazayım) Velhasılı iyi ki kuralcı olamıyorum da bu kadar sevecenim, hoşgörülüyüm...SAYGIYLA
Çok hoş bir anı ve sizde çok güzel kaleme almışsınız tebrik ederim.
Neticede insan yaşamından hüzünlü anları işleyen bir yazı olsa da itiraf edeyim ki amcanızın o tüccar tavrı ve babanızın iyi niyetli hali yazınıza gülümseten bir espri kazandırmış. Nefis anlatımınızla o anları gözümün önünde canlandırınca Sami hocamın mizah yazılarına güldüğüm gibi güldüm, eee nede olsa mizah yeteneği güçlü iki kadim dostun yazıları da kalite anlamında okuyucuya aynı oranda keyif veriyor tabi. Sizlerden öğreneceğimiz çok şeyler var.
Her ne kadar iyi niyetiniz suiistimale uğramışsa da sırtınızdaki paltoyu çıkarıp üşüyen birine veren o yüce gönlünüzü saygıyla selamlıyorum.
Bu arada özel değilse amcanız ve ailesi o sıkıntılarını aşıp halen zenginliklerini koruyorlar mı?
İçeriği farklı olsa da sizinle paylaşmak istediğim palto ile ilgili bir anım var izninizle paylaşmak istiyorum
Otuz yaşlarımdayken çalıştığım şirkete idari kadroda olan mesai arkadaşlarımla yaptığımız toplantı sonrasında şirkettin minibüsünü kullanacak bir şoför işe alma kararı aldık. Bir tanıdık vasıtasıyla irtibata geçtiğimiz elli beş yaşlarında isminin Celal olduğunu öğrendiğimiz bir abimiz işe başladı.
Yaşına göre çok çalışkan biri, dürüst yalanı yok falan Kendisinden çok memnunuz fakat bir olumsuz tarafı var ki oda başta âcizane şahsım olmak üzere şirketin idari kadrosundaki arkadaşlarıma karşı oldukça yağcı bir insan. Bu durumdan çok rahatsız oluyordum. Ama adamın kişiliğine de tam oturtamıyorum bir tuhaflık var. Öyle ki arabamın kapısını açmaya kalkmalar sekreter kardeşimizden çay söylemesini rica ediyorum. O anda ordaysa koşup çaycı ablamızdan önce çayı alıp odama getirmeler, falan bu ve bunun gibi benzeri onlarca şık olmayan davranış biçimleri aslında yapım itibariyle yanlış bulduğum bir şeyi net bir şekil de söylerim ama bu şahıssa karşı, ima yollu bir iki küçük ikazdan başka bir şey söyleyemiyorum.
Günlerden bir gün şirketten dışarı çıkmak üzere odamdaki dolabımdan paltomu almak için hareket ettiğim anda o an hangi nedenle odamdaydı hatırlamıyorum ama bir hamleyle dolap askısındaki paltomu alıp tutmaya kalkması bardağı taşıran son damla oldu hışımla elindeki paltomu çekip aldım gel otur Celal abi seninle şöyle bir konuşalım dedim. Rahatsızlığımı açıkça söyledim o da böyle davranmasının sebebini açık yüreklilikle anlattı. Korkuyorum dedi Anlattıklarının kısa özeti şuydu; varlıklı bir ailenin tek oğluymuş babası cebine bolca para koyuyormuş. Kırk yaşlarına kadar ne evlenmiş, ne bir meslek edinmiş, nede bir tahsil yapmış. Gün gelmiş babasının işleri bozulup paralar suyunu çekince. Birde üstüne kısa aralıklarla anne ve babası da rahmetli olunca sudan çıkmış balığa dönmüş. Sokaklarda kalmış parklarda çok aç yatığı günler olmuş. Yaşı da ilerlemiş olduğu için ha dediğinde işte bulamamış bulduğu işlerde de karın tokluğuna çalışmış çalıştığı yerlerde ya doğru düzgün parasın alamamış yâda çalıştığı yerler merdiven altı firmalar olduğu için kısa zamanda kapanınca yeniden aç kalıyormuş onun içinde çalıştığım şirkette bulduğu işi kaybetmekten çok korktuğunu söylemişti.
O gün şunu çok iyi anladım ki bazen hayat insanlara kişiliğine oturmayan davranışlarda bulunmaya da mecbur bıraka biliyor. Dolayısıyla bazen insanları tanımak kolay olmaya biliyor.
Neyse ki uzun yıllar mesai arkadaşı olduk fakat yakalandığı amansız hastalık sonucunda rahmetli oldu
Palto deyince böyle bir anım aklıma geldi sizinle paylaşmak istedim.
Amca ve çocukları en az yirmi yıldır görmediğim, 2.nesil ise tanımadığım insanlar. Sanırım bol paralı bir yaşamları var...Allah'a şükürler olsun, devlet baba 27 yıllık memuriyetime bir emekli maaşı bağladı, hanım da emekli öğretmem, ikimizin maaşıyla minnetsiz geçinip gidiyoruz. Üç evladım da okuyup hayatlarını kurdular, onlardan da bir kaygım yok...Yani sepet koluna herkes yoluna. Kibirleriyle ve riyakarlıklarıyla yaşayanlar istedikleri kadar zengin olsunlar, benim dostum olamazlar...SAYGIYLA
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.