Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy

ÇOK GEÇ...

Yorum

ÇOK GEÇ...

9

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

905

Okunma

Okuduğunuz yazı 14.12.2014 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
ÇOK GEÇ...

ÇOK GEÇ...

‘’Durduk yerde sinirlenmek marifet olsa kimse elime su dökemez.’’ diye geçirdi içinden. Ne vardı ki sabahın kör vakti kalkıp yola düşecek. Ama değerdi de ve söz vermişti bir kez. Diğer yandan korku ve heyecan içindeydi. Nasıl da özlemişti onu ilk gençlik yıllarında duyumsadığı tüm o farklı duyguları yeniden misafir ederken. Zira ilk aşkıydı Jale onun. Ve hani az da vakit geçirmemişlerdi dolu dolu. İki yılı aşkın bir süre geceli gündüzlü beraberlerdi. Evlenmelerine ramak kalmıştı ta ki Erdem’in uzak bir sahil kasabasına tayini çıkana kadar. Durduk yerde aralarına nice engel girmişti. Ha bugün ha yarın derken gitgide uzaklaşmışlardı birbirlerinden. Sayısız eften püften bahane ve her ikisinin de kariyer beklentileri derken üstüne üstük araya giren o mesafe ve hayatlarına giren sayısız yabancı. Bir sürü kadın tanımıştı Erdem ama yine de unutamamıştı Jale’yi. Hep içinde bir yerde saklamıştı ona karşı hissettiklerini.

Seneler sonra yeniden yolu düştü adamın İstanbul’a. İstanbul demek Jale demekti onun gözünde. Ortak bir arkadaşları vasıtasıyla genç kadının da hala İstanbul’da yaşadığını öğrendi. Önceleri cesaret edemese de bir şekilde özlemini gidermeliydi.

‘’Ne var ki bunda’’ demişti demesine ama aynı şehirde oldukları düşüncesi bile tek başına mantıklı bir sebepti bir araya gelmeleri için. Bir şekilde görüşmeliler ve geçen onca yılın hesabını sormalıydı ona.

Acaba evlenmiş miydi yoksa o da Erdem gibi koca bir ömrü bekleyerek mi geçirmişti?

‘’Yeterince vakit kaybettim. Artık topla cesaretini oğlum.’’ deyip bir hışımla kapattı kapıyı ardından. ‘’Çok soğuk.’’ deyip hayıflandı bir yandan ve arabasına yöneldi. Akşamdan beri yağan yağmur iyice şiddetini arttırmıştı.

‘’Bakalım tanıyacak mı beni yıllar sonra?’’ diye de içi içini yiyordu bir yandan.

İki saatlik mesafe vardı buluşacakları yere. Yağmuru da hesaba katarsa gecikeceğini tahmin etti. ‘’Allah vere de fazla trafik olmasa.’’ diyordu demesine de malum İstanbul trafiği bir şekilde alıkoyacaktı onu yolundan. Jale Avrupa yakasında oturuyordu belli ki işine yakın olduğu için tercih etmişti. Erdem oldum olası sevememişti karşı yakayı. Bu yüzden diğer yakada köprüye yakın bir siteye yerleşmişti. Oldukça büyüktü dairesi ve mümkün mertebe az eşya ile donatmıştı eskiden olduğu gibi. Ne de olsa özgürlüğüne ve rahatına fazlasıyla düşkündü ve bu da Jale ile ortak noktalarından biriydi.

‘’Acaba oturduğum evi Jale görse beğenir mi?’’ gibi saçma sapan bir soru geldi aklına. Ne çok soru ne çok düşünce geçiyordu zihninden ve her birinde bir şekilde Jale’yi düşünüyordu.

‘’Oğlum, heveslenme ve bırak artık hayal kurmayı. Alt tarafı seneler sonra oturup konuşacağız. Sırası mı şimdi bunların?’’deyip çimdikledi kolunu.

Jale ne kadar rasyonelse Erdem bir o kadar hayalperest bir adamdı hem de ömrü boyunca.’’Olsam olsam firarperestim ben. Fena mı gerçek dünyanın yalanlarından uzaklaşıyorum yalan ve düş ürünü dünyaların gerçeklerine sığınıp.’’deyip sırıttı belli belirsiz. Gitgide hızını düşürüyordu arabasının. Aklı almazdı trafiğin nasıl günün her saati böylesi yoğun olduğuna. Hele yağmur da yağdı mı cehenneme dönerdi yollar.

‘’Al işte, belli ki bir kaza olmuş. İnanmıyorum. İşin yoksa saatlerce bekle. Kesin geç kalacağım.’’ demeye kalmadı ki bastı frene. İki araba birbirine girmiş ve kelimenin tam anlamıyla hurdaya dönmüştü. Göz gözü görmüyordu adeta.

‘’Allah vere de can kaybı olmasa.’’ Demesi ile yerde yatanları gördü. Üzerleri örtülüydü. İndi arabadan. Can pazarı yaşanıyordu tabir-i caizse. İlerde üsteleri başları kan içinde ağlayanları gördü. Bir yandan genç bir kız feryat figan içinde anne diye ağlıyordu. Gördüğü manzara içler acısıydı. Polis bir yandan yaralılara müdahale ediyor bir yandan da kalabalığı dağıtmaya çalışıyordu. Görünen o ki ambulans henüz gelmemişti.

‘’Lanet olsun. Geç kaldım.’’

Şunun şurasında buluşacakları yere oldukça yaklaşmıştı. Kim bilir belki Jale de yakınlarda bir yerde ulaşmaya çalışıyordu randevusuna. Görünüşe bakılırsa olay mahallinden uzaklaşması ve yolun açılması uzun sürecekti. Bir yandan etrafına bakıp ortalığı kolaçan ediyordu adam.

Ağlayan genç kızın hali içler acısıydı. ‘’Anne, anne.’’ diye haykırırken etrafındakiler teskin etmeye çalışıyordu kızı.

Ne yerde yatan cansız bedenlere ne de yaralılara doğru dürüst müdahale vardı. Sireni acı acı çalan ambulans hızla yardı kalabalığı. Zor attı kendini yana. Jale’yi aramalı ve gecikeceğini haber vermeliydi artık ve tuşladı numarayı.

Açan olmamıştı. Belli ki direksiyonda idi. Bir kez daha arayacaktı ki gelen çağrı ile irkildi sırtı ürperirken. Anlam veremedi bu tepkisine.

‘’Alo, Jale. Müsait değildin sanırım. Nerdesin sen?’’

‘’Buyurun. Jale Hanımın telefonu. Yakını mısınız?’’

‘’Siz de kimsiniz? Neden telefonu siz açtınız? Bir sorun mu var?’’ demesiyle telefondaki tok erkek sesi derin bir iç geçirdi.

‘’Beyefendi, ben polis memuru Ziya C. Çok üzgünüm ama Jale Hanım telefona gelemez.’’

‘’Söyler misiniz, neler oluyor?’’ demesine kalmadı ki önünde duran ve telefon ile konuşan polis memuru başını çevirip ona yöneldi. Ve iki adam göz göze geldi.

‘’Üzgünüm, çok üzgünüm.’’


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Çok geç... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Çok geç... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÇOK GEÇ... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bir tutam hayat
Bir tutam hayat, @birtutamhayat
16.12.2014 09:09:24
Üzücü bir hikaye.
Sabahın köründe,
balkonumun serin havasında,
oturmuş bir bukle kalem dostlarının güzelliklerine yelken açmayı düşlerken,
içimi acıttı bu hikaye sözün doğrusu.
Ama,
hayatımızın da realitesi bu.
İnsan,
bu gün var,
yarın yok.
hayatın kıymetini bilmek gerek.
Çok anlamlı ve harika kaleme alınmış bir hikaye.
Güne taşınarak,
hat ettiği değere ulaşmış zaten.
asude_vuslat
asude_vuslat, @asude-vuslat
15.12.2014 20:57:02
hikaye can alıcı, yaşanmış olabilir bu tür olaylar, siz de filim gibi izlettiniz bize, sonu acı bitti, kavuşamadılar eski sevgililer, yazık oldu!




superbaba
superbaba, @superbaba
15.12.2014 19:13:01
Ecel bu...
Nerede, ne zaman geleceği belli mi olur?
Özellikle yorumlarda suçludan söz edenler gördüğüm için görüşümü yazmak isterim.
Jale Hanım'ın nasıl bir kazaya gittiğini bilmiyorum ama kimse ucunda ölüm olan bir kazayı bilerek yapmaz. Tabi ki intihar eğilimde değilse...
Onların yazgısı buymuş diyelim ve Allah'tan rahmet dileyelim...
Ama bu Jale Hanım'ların başına gelmese daha iyi olurdu...
Rabbim ismi Jale olanları her türlü kaza ve belalardan korusun...
Jale Tozlu'nun eşi Kadir...
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy, @gulum-camlisoy
15.12.2014 11:11:22

SEVGİLİ EDEBİYAT DEFTERİ SEÇKİ KURULUNA VE EDEBİYAT DEFTERİ AİLEME, TÜM DOSTLARIMA EN İÇTEN TEŞEKKÜRLERİMİ VE ŞÜKRANLARIMI SUNARIM. SEVGİLER, SAYGILAR...İYİ Kİ VARSINIZ.
Etkili Yorum
CaNMaYBuLL
CaNMaYBuLL, @maybull
15.12.2014 04:25:06

Suçlu kim ? Kimi suçlamak lazım ?

Araçları icat edeni mi ?
Aracı kullananı mı ?
Diğer araç şoförünü mü ?
Randevu vereni mi ?
Kaderi mi ?


Bütün ölümlerin nedenleri ,her ne olursa olsun kötüdür. Lakin doğmak gibi ölmek gerçeği ve ''bütün canlılar ölümü tadacak'' gerçeği ,içimizdeki acının dinmesine neden.


Fakat bu gerçek karşısında, başta trafik olmak üzere her alanda ve her konuda önlem önlem önlem...Gerisi Allah'a kalmış.




Bütün insanların yaşamaya hakkı var... Ve bütün herkes her canlının yaşama hakkına saygı duymak zorundadır.



Tebrikler




saygılar,sevgiler
nitemtran
nitemtran, @nitemtran
14.12.2014 20:15:28
İnsanı ne zaman neyin beklediğinin belli olmaması hayatın en büyük gücü galiba.
Öylesine sürprizler hazırlıyor ki, insanın aklı hiç almıyor.

Kaleminize sağlık
mesut YİĞİT
mesut YİĞİT, @mesut-yigit
14.12.2014 19:22:41
Altı şey güzeldir, altı insanda olsa daha güzeldir.
1. Adalet güzeldir, amirde olursa daha güzeldir.
2. Cömertlik güzeldir, zenginde olursa daha güzeldir.
3. Vera (İleri takva) güzeldir, alimde olursa daha güzeldir.
4. Sabır güzeldir, fakirde olursa daha güzeldir.
5.Tövbe güzeldir, gençte olursa daha güzeldir.
Haya güzeldir, kadında olursa daha güzeldir.
yüreğinize sağlık.SAYGILARIMLA
canseven
canseven, @canseven
14.12.2014 17:31:45
çok güzel bir paylaşım okudum.sonunu heyecanla bekledim.
kader işte,ne diyelim,önüne geçilmiyor.
yüreğinize sağlık.
Semiray Sezgin
Semiray Sezgin, @semiray-sezgin
14.12.2014 14:05:20
OF ...YİNE DE OF...NE DİYEYİM SANKİ ORADAYDIM.İÇİNE ÖYLE ÇEKTİ Kİ BİLEMEZSİNİZ.HAYAT BÖYLE ...BİR ŞEKİLDE AYRILMAYI NASİP ETMİŞSE OLMUYOR....ÇOK GÜZEL VE YALIN BİR ANLATIMLA YAZAN KALEMİN SAHİBİNİ KUTLARIM EFENDİM.SAYGILARIMLA
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL