5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
767
Okunma
Ve tanrı kadını yarattı… Erkeği balçık çamurdan var eden yüce yaradan kadını da erkeğin sol kaburgasından ruh vermek suretiyle meydana getirmiştir.(bu bilgi Tevrat’ta geçmektedir.)duygusallığı ile ön plana çıkan kadın, güç olarak erkekten daha zayıf, beden fiziği olarak daha zarif, kararsız, ve en önemlisi genetik olarak erkeğe bağımlı adeta anne ve bebek ilişkilerine benzeyen bir işleyişle birbirlerinin ayrılmaz parçaları gibi güçlü bağlarla beslenmişlerdir.
Kadınların güç orantısında erkeklere eşit konumda olmaması beraberinde bir erkek egemenliği ve ezici bir üstünlüğü de getirmiştir. özellikle günümüze kadar süre gelen bu ezici üstünlük süreç içinde, kimin atası belli olmadıkları (atasözleri)ile perçinleşerek devam emiştir.’’kızını dövmeyen dizini döver, kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeme edebiyatı, özellikle bana göre bir uydurmadan ibaret olan ‘’dayak cennetten çımadır.’’sözü belki de şiddete eğilimli erkekler için önemli destek unsuru olmuştur.
Hadi birlikte dayağın nasıl cennetten çıktığını hayal edelim..Havva annemiz ,yasak meyveden yedikten sonra adem babamızla birlikte cennetten kovulup yeryüzünün ayrı ayrı coğrafyalarına atıldılar. Yıllarca birbirlerini arayıp bulduklarında, belki de hem çektiği onca yorgunluğun veya çektiği özlemin neticesinde Adem babamız, ilk gördüğü yerde ‘’vay sen nasıl yasak meyveden yersin.’’deyip bir güzel dövmüştür. Yada dayak adında bir ağaç vardır.onun bir dalını kopararak beraberinde dünyaya getirip gediği her yere tohumlarını ekmiştir…
Kadının yaradılış tarihçesini incelersek en eski çağlardan günümüze kadar kadınların hep ikinci planda kaldıklarını, tanrıça sıfatına erişse bile bir cinsel meta veya şehvet objesi olmaktan ileri gidemediklerini görebiliyoruz… yaklaşık 5 milyar 800 milyon yıldır süren dünya hayatında toplumun egemenliğini elinde bulunduran krallar, hükümdarlar, sultanların hep erkek olması ve çıkan kanunları kendi insiyatifine uygun olarak çıkarması bu ezilmişliğin ve eşitsizliğin baş rol oynamasında pay sahibi olmuşlardır. Tarih boyunca iktidara mucizevi bir şekilde geçen kadınların sayısı bir elin parmaklarını geçemeyecek kadar az olduğu için bu sürece katkıda bulunamamışlardır.
Tarih boyunca milletlere gönderilen peygamberlerin de hep erkek olmasının da mutlaka bu zorlu sürece etkisi olduğunu düşünüyorum…İslamiyet’in doğuşundan önce kadınların nasıl bir değere sahip oldukları gayet açıktır…Kadın istenmeyen kendisinden utanılan, bir eşya kadar bile değeri olmayan, kölelerin bile daha aşağısında varlıklardı..İslamiyet’in getirmiş olduğu bazı kolaylıklar ve insani değerlere sığmayan davranışları kaldırması bile tam olarak bir eşitlik yaratmamıştır.Ama kısa süreç ele alındığında o günün şartlarına göre çok büyük bir adım ve önemli bir misyondur.Ama günümüzde kadına uygulanan şiddet şekil ve uslüp değiştirerek daha güçlü bir hal almıştır.
Kadına yönelik şiddet olaylarına işyerinde, sokakta, okulda, gözaltında, savaşta rastlanmaktadır. Ama ne yazık ki kadınlar, en korunduğu yer diye düşünülen aile içinde de, hatta daha yaygın bir şekilde şiddete uğramaktadırlar.
Hakaret, tehdit, dayak, aşağılama, cinsel taciz, tecavüz, yaralama hatta öldürme biçimindeki bu gibi eylemler, genellikle erkeklerin kadınlar üzerinde egemenlik sağlaması amacıyla uyguladıkları güç gösterisidir
Kadınların, kendi yakınları tarafından dayak, tecavüz, işkence, öldürme gibi fiillere maruz bırakılmaları yakın zamana kadar özel yaşam ve aile mahremiyeti içinde algılandığı için insan hakları mücadelesinin dışında kalmıştır.
Hayatları boyunca bir kadının hür iradesine saygı duymayan ,sınırlarını bilmeyen birinin ben kadınları anlayamıyorum demesi doğaldır..size şimdi kadını iki tanımını vereceğim.
Şair dilinden kadın:
Kimi der ki, kadın uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki, kadın yeşil bir harman yerinde dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayâlimdir, boynumda taşıdığım vebâlimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran, kimi çocuk doğuran.
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek ne ayâl ne vebâl.
O benim kollarım, bacaklarım, başımdır.
Yavrum, annem, karım kız kardeşim, Hayat arkadaşımdır.
Nazım Hikmet
Din adamı dilinden:
Kadın sekiz sıfatlıdır:
1.Giyim kuşam hevesinden maymun.
2.Fakir düşmeye razı olmadığından köpek.
3.Kocasına ve diğer insanlara kibrinden yılan.
4.Gece gündüz koğuculuk yaptığından akrep.
5.Evden eşya sattığından fare.
6.Erkeklere hile kurduğundan tilki.
7.Kocasına itaat ettiğinden dolayı koyundur.
İmamı Gazali
Buyrun iki tanımı siz karşılaştırın…
Özellikle toplumuzda kadına uygulanan şiddet çok büyük boyutlardadır..ekonomik olarak erkeğin egemenliği altında yaşayan kadınlar yaşamları boyunca şiddete hakarete maruz kaldığı gibi her türlü haklarından yoksun olarak yaşamlarını sürdürmektedirler..özellikle kırsal kesimlerde bir köle gibi çalıştırılan ve sadece üremek için kendisine sunulan kısıtlı yaşam kaynaklarıyla hayatını sürdüren kadınlar büyük metropollerde ise çoğunlukta cinsel bir meta olmaktan ileriye gidemiyorlar…özellikle aile içi şiddetin çok yoğun olarak yaşandığı toplumuzda kadının evlendikten sonra gidecek yerinin olmaması veya biten evliliğin sorumlusun sadece kendisinin olup ayıplanan hor görülen ezilen olması dolayısıyla kadınlar şiddete maruz kalsalar da bunu paylaşmaktan korkarlar…
Çevremizde konuştuğumuz veya bilgilerine başvurduğumuz hemen tüm din adamları kadının erkeğe bir armağan olarak gönderildiğini, erkeğin bunu dilediği kabul edebileceğini söylüyorlar... Evet armağan güzel bir şeydir. …ama kendisine sunulan bu hediyeyi içine sindiremeyen buruşturup atanlar bir erkekse kadının bir armağan olarak sunulma zamanı bitmiştir… Bunun hem erkeğe hem de kadına bir haksızlık olduğunu düşünüyorum…
Kadınların dünya hayatı boyunca hiçbir zaman erkeklerle eşit bir ortamda olamayacaklarını tahmin edebiliyorum..Bu gayet açık…Tarih boyunca aleyhlerine işleyen süreç bunu değiştirmeye yetmemiştir..Ama asıl üzüntüm cennette gidecek erkeklere küçük göğüslü yüzleri aynanın yansımasından daha berrak güzellikte huriler vaad edilirken..kim bilir belki de kadınlar orada da umduklarını bulamayacaklar ...Tercih hakları yine buradaki gibi erkek egemenliğinde mi olacak..bunu bilemiyoruz..zamanda yolculuk henüz yapılamadı…
faik danışman