14
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1580
Okunma

-E e Perihan Teyze, anlat anlat.
Sen merak etme, elimdeki cihaz anlattıklarını hem kaydeder, hem resmini çeker, sonra da bir güzel dedikosunu yapar. Hadi gel önce güzel bir fotoğraf çekelim tamam mı? Dedi kadın.
Ekrana doğru bak. Selfiii...
Hem yaşlı, hem de gözü yaşlı teyzeyi neşelendirmeye çalışır gibiydi genç kadın... Yaşlı kadının evini göz gezdiriyordu bir yandan da. Eski ama tertemiz, mis kokulu perdeler asılıydı camlarında. Beş çocuğu olduğunu, bir kaç gün önce ameliyattan çıktığını fakat hepsinin devlet dairelerinde çalıştıkları izin alamadıkları için kendisine okul dönüşü torunlarının baktığını söylüyordu.
-Hiç işte kızım. Aynen dediğim gibi, adamlar akıllılar cancağızım ipek deyip kandırdılar bizim Emin’i.
-İyi de Perihan Teyze, yani Emin amca zevkliymiş yani ha. Bula bula onca ipin içinde sen git de ipek ipi seç. Tüh...
-He valla kızım, o ne bilsin be güzel kızım o ipin ipek çıkacağını yahu. Bilse yeni bi halı alırdı bana, değil mi?
-Dur ya, yine başlama ağlamaya. Al şu mendili sil gözünün yaşını.
-Ya zaten Emin’de gitti, adam ben gidecem diye üzülüp dururken kendi gitti durduk yerde.
-Olacağı varmış Perihan Teyze, kendi ömründen ömür kattı da gitti senin boynuna yeni atkı gibi, kim bilebilir ki? Üzme kendini.
-Nasıl üzmem ki, onun sayesinde gün gördüm ben. Hayatı tanıdım. Çoluk çocuk bildim. Allah nurlar içinde aydınlatsın onu...
*
Derken kadının konuşma kaydını yaptığı cep telefonunun şarjı bitmişti. Konuşmanın devamını artık kağıt kalemle yazmak zorunda kaldı. Yaşlı kadın hâlâ ağlıyordu...
Üzerindeki pembe alt üst pijama takımının üstüne giydiği mor sabahlığı ile yattığı yatak camın önündeydi. Öğretmen kızının sabah yapmış olduğu tavuk suyu çorbayı bile içmediği belliydi. Kalp hastalığının çoğunlukla kilolu insanlarda göründüğünü bilirdi, oysa ki Perihan Teyze neredeyse bir deri, bir kemik gibiydi. Yaşlı kadının ellerine baktığı zaman, genç kadın kendi boğazında bir şeylerin düğümlendiğini hisseder gibi oldu. Kalemi eline aldı ama yazıyor muydu bilmiyordu.
-Devam edelim mi Perihan Teyze?
-Edelim.
-Konu nasıl başladı?
-Emin dayanamıyordu, ya diyordu "sen ölürsen. Ben ne yaparım tek başıma." Diye.
-Çocuklarınız var ya.
-Olmaz. Biz kimseye sığamayız kızım. Evlat yardır, ana baba dardır, olmaz kızım. Taktı ya bir kez aklına, gidip gelip söylüyor, ağlıyor. "Perihan, ya sana bir şey olursa ben ne yaparım." Bana bir şey olmaz Emin, altı üstü bir kalp ameliyatı. Ben beş çocuk doğurdum, beş damar mı değişemem ki? Ben öyle deyince başını duvarlara vuruyor.
-Demeseydin keşke be Perihan Teyze. Vurmuşsun adamı.
-Yahu ben ne bileyim ki böyle üzülecek, Allahıma demezdim.
Sonra bir gün Emin evde yalnızdı.
Kapımızın önünden geçen halı kenarı tamircilerinin sesini duymuş. Benim çok sevdiğim bir halım vardı, aklına gelmiş onu tamir ettirmek. Aklı sıra bana sürpiz yapacak ha. Çağırmış sormuş kaça tamir edersiniz diye. "Ucuz" olduğunu, yeter ki kendisinin rengini beğenmesini söylemişler.
Yaşlı başlı insanlarız biz kızım, onlar da biliyor bizleri kandırmak kolay tabi. Emin bakmış bakmış, içlerinden bir renk seçmiş. "Bu olsun demiş. On dakika sonra yapmış getirmişler. Bizimki sevinmiş, sormuş borcum ne diye. Söyledikleri fiyatla Eminin dili tutulmuş. "Sen deli misin oğlum, dediğin fiyatla ben kaç tane halı alırdım. Neden sana iki kenarını yaptırdım o zaman.
-Ne demiş çakallar?
-Edepsiz, edepsizliği ile gezer a kızım. "Bey amca, senin seçtiğin ip var ya ipek." Demiş. Yani kenarı kendisinden kıymetli. Ortasına bas ama kenarına basmadan yürü. Tamam mı bey amca?
Eminin gırtlağına sarılmış. "Paramı ver de gideyim hadi." Demiş.
Böylece bir serseri yüzünden Emin, ameliyatım için ayırdığımız paranın bir kısmını harcamak zorunda kalmış oldu. Bu yaştaki enayiliğimizi çocuklara söylemeye utandık. O sıralar, yaptığı hatanın üzüntüsünden suçlu gibi kendisini lavaboya kilitler, için için ağlardı, bilirdim ama neden gözlerinin kızardığını sormazdım.
Bir süre sonra o hastaneyi beğenmedim deyip, başka hastanede ameliyat oldum.
Kendime geldiğim zaman, çocukların gözleri kıpkırmızıydı. Bana üzülüp ağlıyorlar sanıyordum...
Çocuklar eve dönerken sana ne yemek hazırlayalım dedikleri zaman bile, babanıza sorun demiştim.
Hiç aklıma gelmemişti eve döndüğüm zaman Emin’i göremeyeceğim. Ben ise ne kadar mutluydum onu yalnız bırakmadığım için.
Merak ediyorum kızım, o adamlar başka halı kenarı yaparken bizi nasıl ayırdıkları hiç akıllarına geldi mi acaba? Çöpe atar dersin içinden değil mi? Atmam, Emin’in son hatırası o bana, ortasına basıp yürürüm ömrüm yettikçe... Kenarındaki ipek dedikleri ip, hiç eskimesin.
Davi. öyküsatıcısı. 05. 12. 2014