8
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
873
Okunma
Kilo almaya başlamadan önceki zamanları düşündü kadın. Taptaze bir gelinkenki utangaçlığını
anımsadı. Kocasının aslan kesilen hallerini. Dar zayıf göğsünü kabartarak, nasıl da yürürdü
üstüne üstüne. Kaynanası onu doldurur salardı üstüne.Hani arenada bir boğaya kırmızı parçayı
gösterirler de boğa azar, iyice kızgınlaşır ya, işte öyle olurdu.Ağzından ateşler saçarak hışımla
dalardı odaya.Ağzına geleni kadına sayıp dökerken yumruklarını bir boksör gibi sıkar, saldırırdı
kadına. Kadının ailesinde çok söyleyen, kızan, söylenen ama erkeğin üstüne saldırıp, tekme tokat girişmeyen kadındı. Yani kadının sesi daha gür ve sert çıkardı.Şimdi durum tam tersiydi.
Kadın pasif, erkek güçlüydü.
Ne kadar aptalmışım dedi. Bir de senin sesin çıksın ne olur. Yok, o kavgasız halletmek
istiyordu sorunlarını. Aslında sorun falan da yoktu. Bu sorunlar kaynanası ve eltiler
tarafından üretilirdi.Köydeki ahşap evlerinin alt katında kaynanası, çevredeki evlerde ise
eltileri otururdu. Bir araya gelince hiç işleri yokmuş gibi bu son gelen gelini çekiştirlerdi.
Onların sesini odadaki yer tahtasının aralık yerlerine dayayarak, ya da evin bahçesindeki
seslerinden duyardı.En olmadık şeyleri konuşurlar pire kadar olmayan şeyleri deve yapar
kendi sözlerinden iştahlanarak birbirlerine onaylattırırlardı. Bu yüzden kaç kez üstüne yürümüştü kocası.O zamanlar kocası kızmasın diye hep yumuşak davranmış, alttan almıştı
Demek ki böyle olmamalıymış diye düşündü kadın.Oturduğu köşedeki kırlenti düzeltirken.
Kocası az ilerde bahçede ağaçların dibine uzattığı hortumla ağaçları suluyordu. Oysa daha önceleri, evin işi, çocukların bakımı, bahçe işi, her şey ona bakardı. Bir keresinde oraya
buraya koşmaktan bayram günü ayağı basmaz olmuş bayramı güçlükle yürümeye çalışarak
atlatmıştı. Onun ektiği fasulyeleri nasıl gözüne baka baka çiğnemişti. İçinden elin ayağın
kırılsın dese de yüzüne birşey söyleyememişti.Onun azgın boğa gibi kudurgan bakışlarından
gözlerini kaçırmıştı.
Kocası dayak attığı zaman aynı onun gibi kendinin de ondan aşağı kalmayıp, kocasına
karşılık verdiğini söyleyen arkadaşı onu uyardı. Senin elin armut mu topluyor, sen de onu
dövsene.Önünde kuzu kuzu sopa mı yiyiyorsun. Bu kadının aklına dank etti. Yine de ailesi
hayattaydı o zaman. Ne ayrılabilir, ne de dayaklara o da karşılık verebilirdi.
Kocasının işleri yolunda gitmedi.O zamanki hükümet partili yandaşlara bol keseden kredi verdi. Bu krediden kocası da sözde ev yapıyorum diye kandırarak aldı. Bu paranın nereye gittiği, ne için harcandığı hiç belli olmadı. Ama o zamanlar çevresinde arkadaş çoğalmıştı.
Belli ki para arkadaş,ya da karı kız ortamında tüketilmişti.Borç ödemesiyse aileye düştü. İşte o zaman kadının bu işe el koyduğu zamandır. Güç ondaydı artık. Hemen kocasından
maaşını devraldı. Sen burda dur bakalım Mustafendi dedi. Yedin, içtin geçtin. Şimdi sıra
bende. Sana kalırsak belli ki kara güne kalacağız. Ver bakalım ne maaş alıyorsan. Evi ben idare edeceğim. Malum senin idare edişini gördük.Bu gidişle çoluk çocuk aç kalacağız. Bu
sayede parayla birlikte güç de kadının eline geçti.Adam artık kadının önünde pervane olup
Fadime hanım diye dört dönüyordu. Gerektiği zaman evi süpürüyor, ahır işlerine o bakıyor
bahçeyle ilgileniyor, hemen her işi yapıyordu. Kapının önünü süpürüp, eve mahalle
çeşmesinden su getiriyordu.Hele bir kadının dediğini yapmasın kadın ona yanında taşıdığı
sopayla vuruyordu. Adam hakettim ben bunu diyordu. Karşı çıkarsa karısını daha çok kızdıracağını biliyordu.
Kadın fazla hareket etmemekten gün güne kilo almış,oturduğu yerden yönetir olmuştu evi Bu zamanlar süresinde iki kızını evlendirmiş, son olarak bir oğlu kalmıştı. Allah’ın izniyle
onu da everirse dünyalar onun olurdu. Oğlan babasının durumuna çok üzülüyordu. Yapma
ana be.Babam da insan,bırak zavallıyı bir soluk alsın diyordu.Kadın derin ahlar çekiyor,aah
ah! Bilmezsin bu adamın bana neler yaptığını.Benim yaptıklarım onunkinin yanında az bile derdi.
Birgün kadın evin önünde yine sandalyesine kurulmuş otururken onun sandalyesine takıldı diye yol ortasında dövdü adamı. Yoldan geçen köylüler başlarını sallayıp, dünyanın sonu
geldi dediler adama acıyarak.
Bir kadın sokak ortasında yumruklanıp tekmelenirken kimse yardımına bile gelmedi. Kadını
kocası hem döver, hem severdi.
Adam öldüğünde kadın taziyeleri kabul ederken, üzgündü. Bir yardımcısını kaybetmişti..
04. 12. 2014 / Nazik Gülünay