4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
616
Okunma

Şu sanal alem gerçekten başlı başına bir alem…Bunu facebook denen aleme girdiğimde anladım daha çok da.
İç yüzlerini bildiğiniz insanların buralarda kendilerini sergileme şeklini gördükçe-okudukça tüyleriniz diken diken oluyor! Ağzınız kapanmamak üzere açık kalıyor! Kendilerinden söz ettirmek için öyle şeylerin reklamını yapıyorlar ki inanmak olanaksız!
Yakından tanımayanlar. Oldukça iyi niyetli olanlar. Biraz da arif olmayanlar bunlara kanıyor inanıyor ve beğeni üstüne beğeni yolluyor. Kutluyor. İnsan olduklarını zannediyor.
Böyle bir durumda ben size gerçek bir insandan gizli bir kahramandan söz etmeyi bir borç bildim kendime.
“Şebinkarahisar Ceviz Festivali Şenlikleri” ne aldığım davetten iki gün önce bu ülkede duyarlı birey olmanın bedeli olarak daha çok stresten kaynaklanan ani bir rahatsızlıkla kapıya gelen ambülansla Numune Hastanesi’nin Acil Servis’ine götürüldüğümde fiziksel acının yanı sıra devlete ve gelen görevlilere yük olduğumu düşünmenin mahcubiyetini de yaşadığımı fark ettim düzene olan tüm isyanıma karşın.
Beni festivale davet eden kişi; Şebinkarahisar köylerinden biri olan Anna’ da (bu isme bayıldım) doğmuş yetişmiş. Farklı kültürlerin yatağı ve tarihi zenginliklerin beşiği olan tüm değerleri aynı zamanlarda yaşamış ve özümsemiş. Bunları akıl süzgecinden geçirmekle kalmamış. Sımsıcak yaralı yüreğinde harmanlayıp, yakında çıkaracağı kitabında toplamış en özgün en has biçimiyle üstelik. Ayrıca nefis bir şairdir o.
Toprağına ve yöresine tutkun gerçek bir köy aydını olarak bu değerleri yaşadığı kentlere de taşıyan bu harika dost insan olan Anna’lı Fatma Sultan YILDIRIM’dan başkası değildi.
Aynı zamanda Şebder Kültür ve Dayanışma Derneği’nin yönetim kurulundaki 7 kadından ve yerini hak edenlerden biridir.
Fatma Hanım’ın: “O bana eşinin en değerli armağanı” dediği çok eski dostu sırdaşı Leyla Hanım’ın, 7 yıl önce yitirdiği sevgili eşinin memleketi olan Şebinkarahisar’ın Hasanşıh köyüne kocasının yakınlarını ziyaret etmek amacıyla yollara düşmesi imrenilesi bir vefa örneği olarak beni çok duygulandırmıştı.
O Fatma YILDIRIM ki; oturduğu evden başlayıp başbakanlık hatta cumhur başkanlığı binasına kadar taşımıştır toplumun yürek yakan sorunlarını. Uğradığı akıl almaz mağduriyetleri. Bozuk düzenin arşa yükselen bayrağını..!
Eylemsiz pankartsız geçen ne bir günü. Ne de cesurca haykırmadığı hiçbir konu kalmamıştır hayatı boyu. Sendika başkanlığından tutun da kendi başına yürüttüğü sosyal toplumsal görevlerde başı çekmiştir. Aldığı onca tehditlere rağmen.
İnsanlığın ilgi alanına giren konular. Olan biten her şey onun takibi altındadır bedeli ne olursa olsun.
En ön saflarda savaşır. Yılmadan. Reklamsız. Bu nedenle pek kimse tanımaz onu. O gerçek bir kahramandır çünkü.