Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy

FARKLILIĞIN SIRADANLIĞI

Yorum

FARKLILIĞIN SIRADANLIĞI

2

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

563

Okunma

FARKLILIĞIN SIRADANLIĞI

FARKLILIĞIN SIRADANLIĞI

Mubah bir rabıtanın olası seyri olsa olsa. Denklemler ve izdüşümleri farklılık arz etse de bilinmeyen hala aynı. Tabir-i caizse cebir problemlerinin asil ve vakur bilinmeyeni tekabül ettiği o sonsuz rakım. Ta eksi sonsuzdan artı sonsuza uzanan bir boyut. Yeri geldi mi eşlik eden diğer müphem ve gizem dolu bileşkeler arttıkça bilinmeyen sayısının tefekkürü de bir o kadar uçsuz bucaksız.

Değişmiyor rakım sadece izafi bir boyutta peyder pey alçalıp yükseliyor.

Eksen aynı, rakamlar her daim nöbette ve matematik yine payına düşeni ifa etmekte tüm bilim dallarına nispet edercesine. Konjonktürün seyri en az değişken mizaçlar kadar irdelenesi zor ve tahmini akıllara zarar.

Formüller yeri geldi mi o kadar kifayetsiz bir seyir izlemekte ki ağlanacak halimize kahkahalarla gülmekteyiz.

Kıdemli üç beş profesör gelip bir konsorsiyum oluştursa da nabza göre şerbet verse.

Döndük dolaştık ve geldik aynı noktaya.

Mizaçların seyri ve beklentiler nasıl da aşılmaz görünmekte. Bize gereken sabit bir değişken: Belki ruhani bir temayül belki de göze gözükmeyen ve saklı bir bileşke insan ruhuna ait. Bir o kadar anlamsız çoğunun gözünde ve bir o kadar anlaşılmaktan uzak. Kıyıda köşede kalmış antika bir eşyanın açık arttırmadaki sergilediği rekabet kadar sıra dışı ve önemli onca önemsiz mefhum kıyasıya bir rekabet içerisine girmişken.

Varlıklar ya da var sayılan yokluğa tekabül eden tüm o varsayımlar. Yaşanılası sayısız deneyim kiminin umurunda bile olmayan.

Bazen bir sopranonun duymaya alışkın olduğumuz o tiz sesi ve yeri geldi mi bas tonunda mizacı değişen bir nota şöleni: Yeri geldi mi nakaratıyla dillere pelesenk olmuş ve yeri geldi mi hüzünlü bir tonla yaraları saran.

Gizem üzerine gizem kıdemli ve yaşlı dünyanın çoktan sıdkının sıyrıldığı. Neden ya da nasıl diye sorma hakkının bile bulunmadığı nicesi seyrindeyken kimin neyle iştigal ettiğinin.

Ne bir zorunluluk ne bir mükellefiyet izahat etme gibi gereksiz bir tutumu bertaraf etmek adına.

Az komik de değil hani ya da garip ne de olsa herkes haddini bilmeli.

Rakamlardan çıktık yola ve derken eledik eleğimizi tam asacakken duvara yine tökezledik. Neden ya da nasıl sorularını çoktan bertaraf etmişken buyurun çıkın işin içinden. Sonuçta tercihler sadece ve sadece inisiyatifine kalmış iken kişinin kime hangi sebeple hesap verme zorunluluğu olabilir ki? Bu yüzden ne kuram kaldı irdelenmeyen ne de uzman bir adım uzağında durması gereken onca teoriyi ispatlamaya çalışan. Kolaysa çıkın işin içinden.

Yol yordam bilmek de kâfi değil çoğu zaman ya da saygınlığını ve sessizliğini korumak adına az da olsa yoldan çıkmak. Peyder pey kifayetini yitirirken hani az mücadele de vermiyorsunuz.

Hakkaniyet denen mefhum ne yazık ki tarihin tozlu ve küflü sayfalarında hatırlanmayı bekliyor deme cüreti bulamıyorum kendimde her ne kadar kimler ne cürette bulunsa da.

İşte tam da bu noktada psikolojinin gizemi çoktan açığa alınmış bulunmakta. Kolaysa izah edin bunca belirsizlik ve haksızlık yaşanırken nasıl oluyor da bireysel tutumlar ve muafiyetler ıskalanmakta tabir-i caizse.

Melek ve şeytan kadar birbirine tezat iki varlık ne göze görünen ne de somut bir varlık arz eden en az ruhlarının koşuşturduğu o bakir gök yüzünde izahı bulunmaksızın. Demek ki bazı olayların nasıl vuku bulunduğuna dair somut bir veri yok elimizde. Bu yüzden de kimsenin hiç kimseye durduk yerde hesap verme zorunluluğu gibi bir yanılsama telaffuz dahi edilmemeli. Her ne kadar merakına, ihtirasına ve şeytana uyan olsa da.

Farklılığın sıradanlığı bu olsa gerek ya da sıradanlığın normal ve kabul edilir addedildiği dillere pelesenk olmuş olsa da.

Nezdinde iken sunulan hayatın sayısız tekrarı var aynı filmin hem de bir ömür boyu kabullenin ya da inkâr edin. Filmin kahramanı her karede aynı replikle çıkarken sahneye gerek fon sürekli değişiyor gerekse figüranlar biteviye işgal etmekte sahneyi hiçbir hakları olmadığı halde.

Esas kız ve esas oğlan ise hep ama hep mustarip. Ve yaşıyorlar paylarına düşen o imkânsız aşkı ve hasreti. Tabii ki ortada gerçek anlamda bir aşk var mı yok mu o da ayrı tartışma konusu ne de olsa aşkın haricinde ne varsa konuya ve senaryoya dâhil edilmiş bulunmakta: Aklınıza ne gelirse üstelik. Yerli yersiz ve gereksiz ne olursa olsun. Pek tabii ki günümüz şartlarını göz önünde bulundurursak ilk sırayı ne yazık ki finansal kaynaklar almakta. Ek olarak nefsinin hakimiyetinde can çekişen tüm ruhları da ekledik mi son baştan belli. Ola ki taraflardan biri romantizm ya da beklentisini zikretti mi biliniz ki film çoktan kopup gitmiş.

İstediğiniz kadar irdeleyin gerek insanları gerekse konu dışı tüm olası detayları. Hatta canhıraş çabalayın da. Görünen köy kılavuz istememekte ne yazık ki. Olası ne varsa dışlamaya ve dışlanmaya mahkûm her ne kadar haklı olsanız da ya da hak gözetseniz de.
İstisnalar bozmasa da kaideyi şu bir gerçek ki, kıyısındasınız bazı şeylerin ve bir o kadar da uzağında.

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Farklılığın sıradanlığı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Farklılığın sıradanlığı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
FARKLILIĞIN SIRADANLIĞI yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
mesut YİĞİT
mesut YİĞİT, @mesut-yigit
3.11.2014 13:50:45
:-) yazılarınızi okuyunca elektrikli battaniye geliyor aklıma.. İnsanlar ve ruhları yansır karakterlerine.. Sanırım Çocukken oynadığımız sıcak , soğuk bulma oyunu gibiler.. Ve her nedense meramımız uyanır eşeleriz.. İnsan çok renkli bir tablo baktıkça ve seyrettikçe türlü renklerini gördüğümüz.. İlginçti;farkındalığın sıradanlığı bu olsa gerek emeğe saygılarımla hocam
Etkili Yorum
canseven
canseven, @canseven
2.11.2014 22:31:47
yazan kaleme saygılar...

yine güzel bir yazı okudum.içinde her şeyi açıklayan.x,y,z...

Farklılığın sıradanlığı bu olsa gerek ya da sıradanlığın normal ve kabul edilir addedildiği dillere pelesenk olmuş olsa da.

© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL